Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

6Eyl/150

NUH İle Hz. NUH – Av. Mustafa ÖZKURT

NUH İle Hz. NUH - Av. Mustafa ÖZKURT

“Kırık Kalemden Damlalar”

Gelişen bilimin verilerine göre ana ve babalarımızın genlerini taşımaktayız. İyi veya kötü bütün bedensel özellikler gen haritasında yer alır ve nesilden, nesle taşınır. Bu bilgiler kalıtım yoluyla bir bireyin ne olacağı değil,ne olabileceğini hakkında tahmin yapmamızı sağlar. Benzerlik ve farklılıkları kalıtım ve çevre oluşturur.

Yapılan araştırmalarda kalıtımın insan yapısı üzerinde %65, çevre etkileşimin ise %35 olduğu tahmin edilmektedir. Kişiliği oluşturanda bu %35 farazi kısım olup ruhsal varlığımızın oluşmasında önemli bir yer işgal eder.

Bütün insanlar İslam ahlakı üzerine doğmalarının hikmeti de budur.

Şu soru ister, istemez akla takılmaktadır. Çevresinde, sevilen ve sayılan iyi huylu ve karakter sahibi olan insanların nasıl yaramaz ve ahlaksız çocukları olmaktadır. Her şeyi genlerle izah etmemiz ne derece doğrudur.

Kendi halinde, çevresindeki insan ve hayvanlara şefkat ve merhamet gösteren ve onu tanıyanların hepsinin benim gibi bu ortak kanaati taşıdığımız Allah rahmet etsin bir dostum ve müvekkilim vardı. Yetişkin iki kız ve iki erkek çocuğu vardı. Fransa’da işçi olarak çalışmaya gitmiş ve oradan emekli olunca Eyüp ilçesine yerleşmiş mali yönden hali vakti yerinde bir kimseydi.

Ancak bu arkadaşın 26-27 yaşlarındaki küçük oğlunun bir benzeri sülalesinde bile yoktu. Bu çocuk ahlak ve karakter itibariyle hiç birine benzemiyordu. Bu insan için kötü demek bile basit bir tanım olurdu. İçkici, kumarcı, esrarkeş olması bir yana mahalledeki kedi ve köpekleri döver ve hatta öldürdüğü söylenirdi. İnsanlara ve komşularına yaptığı kötülükler sayılamayacak kadardı.

En nihayet gasp amaçlı komşunu olan bakkalın yeni evli tek erkek çocuğunu silahla vurarak öldürdü ve cezaevine girdi. Çıktığında da fazla yaşamadı hastaydı öldü. Oysa ana, babası diğer çocuklarına olduğu gibi Ona da aynı terbiyeyi vermişti.

Bu durumun sırf genlerle izahı mümkün değildir. İnsanlığın ikinci babası sayılan Hz. Nuh (a.s) çocukları Ham, Sam ,Yasef ve Kanan’ı aynı terbiye ile yetiştiremeye çalışmıştır.

Hz. Nuh’un asi oğlu Kenan sadece Nuh’un oğlu olmaya karar vermiş ve belirli sonunu sağlamıştır. O nedenle salih bir ana ve babanın, asi çocuğu olabilir. Bu durum bizleri şaşırtmamalı ve ana ve babayı suçlamamak gerekir.

Hz. İbrahim’in babası Azer kâfir olarak yaşadı ve Azer olarak öldü. Oğlu İbrahim ise Hz. İbrahim olarak yaşadı ve öldü.

Her birey ayrı bir dünya olup, kendisine en uygun seciyeye sahip olarak o yolu seçer. Temelde insanlar ana ve babalarına nispetle saygınlık kazanamadıkları gibi, bunu kaybetmezlerde.

Saygınlık kişinin bizatihi kendi kişiliğiyle ilgili olup, makam ve mevki ile de saygınlık kazanılamaz. Mevki ve makamın getirdiği sadece o makama duyulan yücelik atfındandır. Oradaki şahsa değildir. Devlet başkanlığı, Hükümet Başkanlığı, Valilik, Parti Genel Başkanlığı, Profesörlük ve benzeri mevkiler ulvi birer makamdır. Ancak orada hasbelkader bulunanın saygın bir kişi olduğu her zaman söylenemez. Tarih bunun örneklerle doludur.

Olumsuz davranışı olan, değer yargılarından uzak Nuh’un oğlu Kenan’ı babası Hz. Nuh’a izafeten saygın bir kişi olduğunu söylemek Allah’ın bize kendisinden verdiği akla ihanettir.

Hiç kimseyi ana ve babasından dolayı ne yüceltmeli ve ne de alçaltmalıyız.

Yücelik ve alçaklık tamamen şahısın kendisiyle ilgilidir. Nuh’un oğlu ile Hz. Nuh’un oğlu olmak arasındaki fark işte buradadır.

Selamla. Sağlıcakla kalın.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.