ÜRKEK DÜRÜSTLÜK – Av. Ruhittin SÖNMEZ
ÜRKEK DÜRÜSTLÜK – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş siyasi hayatına “dürüst ve güvenilir” bir kişilik olarak başlamıştı. Ancak bu imajı Reza Zarrab’a verdiği ödül esnasında çekilmiş fotoğraf karesi ile ikinci bir darbe yedi.
Birinci darbeyi Has Parti Genel Başkanı iken “Harun gibi geldiler, Karun gibi oldular” diye meydanlarda tenkit ettiği AKP saflarına katıldığı zaman almıştı.
Çünkü Numan Kurtulmuş o dönemde şunları söylüyordu: “12 Eylül’ün Siyasi rejimini devam ettiriyorlar. 12 Eylül’ün Siyasi Partiler Yasası duruyor, Seçim Yasası duruyor, Sendikalar Yasası duruyor, Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Yasası duruyor, 12 Eylül’ün Seçim Sistemi duruyor. Kenan Evren de, Başbakan (Tayyip Erdoğan) da aynı şeyi söylüyor.”
Numan Kurtulmuş bu eleştirileri yaptıktan sonra AKP’ye Genel Başkan Yardımcısı olarak geçti. Hükümette Başbakan Yardımcısı oldu.
Peki, bu tenkit ettiği konularda veya Karunlaşanlardan hesap sorulması için bir teşebbüste bulundu mu? En azından kamuoyu oluşturmak için benzer görüşlerini konuştuğunu duyduk mu? Hayır.
Numan Kurtulmuş, akçalı işlere bulaşmamış, rüşvet, iltimas gibi konularda “temiz” kalmış bir siyasetçi olarak biliniyor. Bu normalde bir politikacıda olmazsa olmaz ilk şarttır. Fakat günümüzde çok önemli bir meziyet kabul ediliyor. O, bu “meziyete” sahip bir politikacıdır.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Bir oldubittiyle karşılaştık. Önceden bu isme ödül vereceğimi biliyor olsa idim o karenin içinde yer almazdım ve bu karenin ortaya çıkmış olması en çok bana rahatsızlık vermiştir” diyerek kendini savundu.
Ödül verilen Reza Zerrab "kara para aklama ve altın kaçakçılığı" işleri için Bakanlara verdiği rüşvetlere dair kasetler ile gündeme gelen İranlı işadamı. Reza Zerrab’ın aklanması ve 4 Bakanın yargıdan kaçırılması için Tayyip Erdoğan ve hükümet elinden gelen her imkânı kullanmıştı.
Numan Kurtulmuş bu konuda hükümetin bir mensubu ve partinin genel başkan yardımcısı olarak yapılan yanlışlıklara ortak olmadı mı?
Maalesef oldu.
***
ÖNEMLİ OLMAK, DEĞERLİ OLMAK
Prof. Dr. Numan Kurtulmuş siyaset hayatına başlamadan İTO Ticaret Üniversitesi İletişim Fak. Öğr. Üyesi olarak, 16 Aralık 2005 de, Kocaeli Aydınlar Ocağı’mızda “Fırsatlar, İmkânlar ve Tehditler Üçgeninde 21. yy. Türkiye’si” başlıklı bir konferans vermişti. O’nu dinleyen bizlerde “Türk siyaseti bir değer kazanıyor” ümidi oluşturmuştu.
Has Parti Genel Başkanı olarak AKP’ye iltihak etmesinden bir ay önce de Kocaeli Aydınlar Ocağı’nda bir konferans vermek istediğini parti yetkilileri ile bana iletmişti. Ben de Ocak Başkanı olarak çok memnun olacağımızı söylemiştim. Uygun tarih belirlemeye çalışırken Kurtulmuş, AKP’ye geçti ve program yapılamadı.
Numan Bey benim için önemli ve değerli bir bilim ve siyaset adamı idi. SP ve Has Parti Genel Başkanı, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Başbakan Yardımcısı olarak önemli bir politikacı oldu.
Ancak dürüstlük ve güvenilirliğinin aşınmış olması beni üzmekte.
Değerli olmak için önemli olmanın yanında, dürüstlük ve güvenilirliğinden şüphe duyulmayan bir şahsiyet olmak gerekir.
***
NİHAT ERGÜN DE
AKP'li eski bakan Nihat Ergün de akçalı işlere bulaşmamış, iltimastan rüşvetten uzak kalmış, seçmenin bireysel talepleriyle ilgilenmemiş, ihale takipçiliği yapma gibi netameli işlere bulaşmamış, devlet adamı kumaşı olan bir politikacıdır.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji eski Bakanı Nihat Ergün, Reza Zerrab’a ödül verilmesi konusunda, çarpıcı açıklamalarda bulundu:
"O fotoğrafta ciddi problem var. Ben olsam Reza Zarrab'a ödül vermezdim. Öyle bir karenin içinde bulunmazdım" dedi.
Dahası "Bakanların basın müşavirleri olur. Katıldığı programlarda kimlerin olacağını bilirler. Önceden bizlere bilgi verirler” diyen Ergün, fotoğraftaki iki bakanın (Numan Kurtulmuş’un ve Nihat Zeybekçi’nin) Zerrab’a ödül vereceğinden haberi olması gerektiğini anlattı.
CNN Türk'te konuşan eski Bakan Ergün, hukuken durum ne olursa olsun siyasi ve ahlaki olarak olayın problemli olduğunu, 17 Aralık yolsuzluk soruşturmalarında adı geçen 4 eski bakanın AK Parti'ye zarar verdiğini söyledi.
Ergün, “30 Mart Yerel Seçimleri ve 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimlerinde insanlara komisyon kurulup hesap sorulacağının sözünün verildiğini, ama bu hesabın görülmediğini” anlattı.
30 Mart Yerel Seçimleri akşamı 4 eski bakanın, Erdoğan'ın balkon konuşmasında yer almasının da AK Parti'ye büyük zarar verdiğini dile getirdi.
Numan Kurtulmuş’un ve Nihat Ergün’ün açıklamaları Zerrab’ın “yargılanmasının” adil olmadığına, 4 Bakanın Yüce Divan’dan kaçırılmasının vicdanlara sığmadığına inandıklarını göstermekte.
***
DÜRÜST OLMAYA YETER Mİ?
Numan Kurtulmuş ve Nihat Ergün’ün bu çıkışları, yapılan yanlışları savunan politikacılarla kıyaslanamayacak kadar değerli.
Fakat “siyasi ve ahlaki açıdan problemli olan” bir karede bulunmaktan kaçınmak veya bundan en azından utanmak dürüst politikacı olmak için yeterli mi?
Bu konuyu tartıştığım bir arkadaşım sordu: Eski Bakan Nihat Ergün halen bakan olsaydı, partisinin hataları konusunda aynı özeleştiriyi yapabilir miydi?
Veya Numan Kurtulmuş, Zerrab’la aynı karede bulunmaktan utandığı kadar, Zerrab’ı ve rüşvet aldığı iddia edilen Bakanları ve sıfırlama kasetlerinde ismi geçenlerin yargıdan kaçırılmasına verdikleri katkıdan da utanmakta mıdır?
Birilerinin kurtulması için, görevli hâkim ve savcıların davalardan uzaklaştırılması, HSYK yapısının, hukuk düzeninin alt üst edilmesi, Sulh Ceza Hâkimliklerinin ihdasına katkı vermek iyi bir şey midir?
“Dicle kenarında bir koyun kaybolsa” onun mesuliyetinin kendisinde olduğunu bilmesi gereken makam sahipleri yapılan kötülüklerden utanmakla yetinemezler.
Yapılan kötülükleri eliyle ve diliyle düzeltme imkânı olanların kalben buğz etmesi (sevmemesi, nefret etmesi) yeterli değildir.
Gerçek dürüstlük, inandığınız değerleri çürütenlere karşı, eylemli bir karşı duruştur.
Hazreti Ömer’in muhteşem sözü ile bitirelim: “İnandığınız gibi yaşamıyorsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız!”
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.