Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

24Oca/150

Vefatının 91. Yıldönümünde, Hırsızlığa, Yolsuzluğa Bulaşmamış Bir Dürüstlük ve Milli Kültür Âbidesi ALİ EMİRİ EFENDİ

10171903_610678819077748_7596619307132929660_n

ALİ EMİRİ EFENDİ ( 01 Ocak 1857 – 23 Ocak 1924 )

01 Ocak 1857 tarihinde Diyarbakır’da doğdu. 

Araştırmacı,Tarihçi ve Şair. Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lûgat-it Türk isimli eserini Türk Dünyası’na kazandıran kişi. İstanbul - Fatih’teki Millet Kütüphanesi’nin kurucusu.

Ali Emiri Efendi, Diyarbakır’ın köklü ve aydın bir ailesine mensup olup tüccar Seyyid Mehmet Şerif Efendi’nin oğludur. İlköğrenimine Diyarbakır’da Sülûkiyye Medresesinde başlayan Ali Emiri Efendi, daha sonra çeşitli medreselerde öğrenimini sürdürür. Kısa zamanda Arapça ve Farsça’sını ilerletir. Onyaşlarında iken, eski yapılar üzerindeki yazıları okuyup anlıyor, ‘Hat Sanatı’yla çok güzel levhalar yazıyordu.

Ali Emiri Efendi, durmadan ve büyük bir iştahla devamlı surette kitap okuyordu. Bundan dolayı da daha gençlik yıllarında Doğu Edebiyatı’na ait birçok kitabı okumuş, yüzlerce şiir ezberlemişti.

Ali Emiri Efendi, kitap okumakla kalmadı, kendisi de hem şiir hem de kitap yazdı. Kitap toplamaya da aşırı derecede tutkundu. Araştırma heyecanıyla uzak yakın demeden, Tarih, Edebiyat, Biyografi ve Bibliyografi sahalarındaki kıymetli kitap, kitabe ve vesikaların peşinde koşmaktan büyük bir zevk alıyordu. Hatta onun bazı kitapları elde etmek için Yemen gibi uzak diyarlara kendi imkânlarıyla gittiği veya tayinini çıkarttığı da oluyordu.

Çalışma hayatı memuriyette geçer. Kâtip, Defterdar ve Maliye Müfettişi olarak Diyarbakır, Elâzığ, Erzurum, Adana, Selanik - (Yunanistan) - Yanya, Leskovik - (Arnavutluk) - İşkodra, Trablusşam, Halep ve Yemen gibi Osmanlı Devleti’nin çeşitli vilâyetlerinde otuz yıl kadar memuriyet görevinde bulunur. Çok sevdiği kitaplarla daha fazla meşgul olabilmek için 1908’de kendi isteği ile emekli olup İstanbul’a yerleşir.

Ali Emiri Efendi, 1916 yılında, büyük bir özveriyle bir araya topladığı eserlerle İstanbul - Fatih’teki Feyzullah Efendi Medresesi’nde bir kütüphane kurar. Bütün ısrarlara rağmen bu kütüphaneye kendi isminin değil de “Millet Kütüphanesi“ isminin verilmesini sağlar. “Ben bu kitapları Milletim için topladım ve Milletime vakfediyorum“ diyerek yaklaşık 4.500’ü el yazması, 12 Bin kadarı matbu toplam 16.500 kitabını bu Millet Kütüphanesi’ne bağışlar.

Bekâr yaşamış olan Ali Emiri Efendi, İslâm’a, Osmanlı Hanedanı ile Kültür ve Medeniyetine ve Türk Milleti’ne büyük bir sevgi ve saygı duyardı.

Milletinin kültür mirasının korunmasında böylesine çok büyük hassasiyetler gösteren, her türlü maddi menfaatleri hiç düşünmeden elinin tersiyle iten, mevki - makam beklentisi içinde olmayan Ali Emiri Efendi’nin hasta ve maddi sıkıntılar içinde olduğunu öğrenen Atatürk, Kütüphane giderleri için kendisine bir miktar para gönderir.

Ali Emiri Efendi, kısa süren bir hastalıktan sonra, 23 Ocak 1924’te İstanbul - Fransız hastanesinde vefat eder ve cenaze masrafı bu paradan karşılanır. Mezarı, İstanbul Fatih Türbesi avlusundadır.

Divanü Lûgat-it Türk

Büyük Türk Dil Bilgini Türkistan - Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lûgat-it Türk isimli eseri, 1915’e kadar adı bilinen, fakat kendisi meçhul bir eserdi. Diğer bir deyişle, o zamana kadar, eserin sadece adı vardı, fakat kendisi ortada yoktu. Ali Emiri Efendi, 1072-1074 yıllarında Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılan bu ‘Türkçe Sözlük - Türk Ansiklopedisi’ mahiyetindeki muhteşem eseri, 1915’te Beyazıt - Sahaflarda Divanü Lûgat-it Türk olduğu bilinmeden satılırken fark etmiş ve Dünya’da bir başka nüshası olmayan bu orijinal eseri satın alarak Türk kültür hayatına kazandırmıştır.

Ziya Gökalp’ın ve o dönemde Dâhiliye Nazırı olan Talat Paşa’nın kitabın yayınlanmasına yönelik ilginç ve önemli katkıları olmuştur.

Divanü Lûgat-it Türk için en veciz değerlendirmelerden birini yine Ali Emiri Efendi yapar: “Bu kitap değil, Türkistan ülkesidir. Türkistan değil, bütün cihandır. Türklük, Türk Dili bu kitap sayesinde başka revnak (Parlaklık) kazanacak… Türk Dili’nde şimdiye kadar bunun gibi bir kitap yazılmamıştır…”

Macar İlimler Akademisi, Divanü Lûgat-it Türk’ü satın almak için Ali Emiri Efendi’ye 10 bin altın lira teklif eder, Ali Emiri Efendi hiç tereddüt etmeden bu teklifi reddeder. Buna benzer ve daha cazip bir satın alma teklifi de Fransa’dan gelir. Fransızlar Ali Emiri Efendi’ye bütün kitapları için 30 Bin İngiliz lirası ödemeyi, ayrıca onun adına Paris’te bir kütüphane açarak bu kitapları oraya nakletmeyi, kendisini de yüksek bir maaşla buraya Kütüphane Müdürü olarak atamayı, kendisine özel aşçı ve hizmetkârlar tahsis etmeyi teklif ederler. Ali Emiri Efendi “Bu kitaplar milletimin bana verdiği maaşlarla alınmıştır. O yüzden de milletime aittir. Size satamam” diyerek bu teklifi de reddeder.

Ali Emiri Efendi, maddi ve manevi her şeyini milletine harcamış, Türk Milletinin ancak kültür yoluyla, ilmi elde etmesiyle, mazisine sahip çıkmasıyla, Milliyetine ve İslâm Dinine sımsıkı sarılmasıyla gelişip kalkınacağına inanmış bir insandı.

Ali Emiri Efendi'nin (50) Elli’ye yakın telif eseri bulunmaktadır.

Eserlerinden bazıları: Cevâhirü’l Mülûk (Hükümdarların Cevherleri), Ezhâr-ı Hakikat (Hakikat Çiçekleri), Osmanlı Vilayât-ı Şarkiyyesi (Osmanlı Doğu Vilâyetleri), Mir'ât-ül Fevâid (Faydaların Aynası), Abâül Akvam (Kavimlerin Ataları), Osmanlı Şairleri Tezkiresi, Osmanlı Şehirleri, Yemen Hatırası, Tarih ve Edebiyat Mecmuası v.s.

xxx Sevgili Başkanım, arkadaşım Edip Tekkol’a vafa ve hazırlığı için teşekkür ederim. ALİ EMİRİ EFENDİ’yede Allah’tan rahmet dilerim.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Kategori: Mesaj Yorum gönder.
Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.