Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

16Oca/150

MUSTAFA KEMAL VE ‘16 OCAK 1923’ – Galip ATAMAN

vdbgd

MUSTAFA KEMAL VE ‘16 OCAK 1923’ – Galip ATAMAN Mavi Kocaeli Gazetesi

Bugün, 16 Ocak 2015. Mustafa Kemal’in İstanbul gazeteleri başyazarlarıyla İzmit’te düzenlediği basın toplantısının 92. yıldönümü.

Neden böyle bir toplantı düzenlediği, kimlerin katıldığı, nelerin konuşulduğu, hangi mesajların verilmek istendiği sorularının cevabına almak için Mustafa Kemal’in kaleminden İstiklal Savaşının kazanılış, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş, devrimlerin yapılış öyküsünün anlatıldığı “nutuk”u okumak lazım.

O günleri özetleyen “1919 yılı Mayıs’ın 19’uncu günü Samsun’a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görüntü şöyledir; Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu grup, 1. Dünya Savaşında yenilmiş. Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük savaşın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. Millet ve memleketi I. Dünya Savaşına sürükleyenler kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşanın başkanlığındaki hükümet aciz, haysiyetsiz ve korkak…” cümlelerini okumadan “16 Ocak 1923 İzmit Basın Toplantısı”nın önemini anlayamayız.

16 OCAK BASIN ONUR GÜNÜ

92 yıl önce bugünlerde, İstiklal Savaşı kazanılmış ama barış imzalanmamıştı, saltanat kaldırılmış ama rejimin adı konmamıştı.

Mustafa Kemal milli egemenlik, yeni hükümetin şekli ve niteliği, başkenti, irtica ve diğer konularda yanlış yapmamak için toplumun bilinçlenmesinde etkili olduğunu bildiği gazetecilerle bir araya gelmek istiyordu.

Organizasyonu yapmak üzere Ankara Hükümetinin İstanbul’daki temsilcisi Dr. Adnan Beyi (Adıvar) görevlendirir.

Milli mücadeleye destek veren İstanbul gazeteleri başyazarları Velid Ebüzziye (Tevhid-i Efkar), Ahmet Emin Yalman Vakit), Falih Rıfkı Atay (Akşam), Suphi Nuri İleri (İleri), Yakup Kadri Karaosmanoğlu (İkdam), İsmail Müştak Mayakon (Tanin) ile 16 Ocak 1923’te İzmit ’te Kasr-ı Hümayun’da toplanılır.

Toplantıya Adnan Adıvar’ın eşi Halide Edip Adıvar, Kızılay Başkanı Hamdi Bey ve İleri gazetesi İzmit muhabiri Hakkı Kılıçoğlu da katılır.

TBMM’nden 4 görevli toplantıda konuşulacakları kaydetmek üzere İzmit’e gelir.

Mustafa Kemal, bugün “16 Ocak Basın Onur Günü” törenlerinin yapıldığı Kasr-ı Hümayun’un giriş katındaki masanın etrafında toplanan gazetecilerin elini sıkar, hal hatır sorar ve toplantıyı başlatır.

16 Ocak saat 21.30’da başlayan toplantı 17 Ocak saat 03.00’te sona erer.

Mustafa Kemal düşüncelerini aktarmaktan, gazetecilerin sorularını cevaplandırmaktan mutlu görünen Mustafa Kemal veda etmeden önce,

“Barış olma ihtimali var. Olmamak ihtimalini de dikkate almalıyız. Tedbirlerimiz vardır. Çünkü çok canımız yandı, çok aldatıldık. Bugün bile aldatılmış bir haldeyiz. Mudanya Antlaşmasının hükümlerine karşı hareketler olduğunu görüyoruz” der.

İşte Mustafa Kemal’in 92 yıl önce İstanbul gazetelerinin başyazarlarıyla yaptığı toplantı yıllarca unutuldu, hiç gündeme getirilmedi.

1989 yılında Metin Karan’ın başkanlığını yaptığı Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti, Mustafa Kemal’in “16 Ocak Basın Toplantısını” hatırlar ve “Basın Onur Günü” olarak kutlama kararı alır.

O tarihten bu yana her 16 Ocak’ta Kocaelili gazeteciler olarak Kasr-ı Hümayun’da bir araya geliyor, bu önemli ve anlamlı günü kutlamaya çalışıyoruz.

2 ay önce oluşturulan Çetin Gürol başkanlığındaki Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti bu sene “16 Ocak Basın Onur Gününü” ulusal düzeyde kutlamak üzere risk aldı.

Sevgili Çetin ve arkadaşları İstanbul televizyon ve gazetelerinin ustalarını, siyasetin renkli isimlerini İzmit’e getirerek kısa sürede zoru ve olmazı başardı.

Hatay’da yapılması kararlaştırılan Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) toplantısını İzmit’e aldırarak “16 Ocak Basın Onur Gününü” 67 ilin Gazeteciler Cemiyet Başkanları ile kutlamayı sağladı.

Genç gazetecileri motive etmek, desteklemek amacıyla uzun bir aradan sonra amatörce de olsa “yarışma” düzenledi.

Önceki başkanların destek vermediği, gazete patron ve genel yayın müdürlerinin ilgi göstermediği “16 Ocak Basın Onur Gününü” ulusal düzeyde kutlamayı başaran, bir çok “ilk”lere imza atan Çetin Gürol ve yönetimindeki arkadaşları yürekten kutluyorum.

“16 Ocak Basın Onur Günü”ne İzmit dışındaki gazetecilerin katılımının sağlanmasında her türlü desteği veren ve önümüzdeki yıllarda ulusal düzeyde daha geniş kapsamlı kutlanması için her türlü desteğe hazır olduğunu açıklayan Vali Hasan Basri Güzeloğlu’na içten teşekkür ediyorum.

MUSTAFA KEMAL VE BASIN

Mustafa Kemal, yaşamının her döneminde basına değer vermiş, sahip çıkmış, mesajlarını güvendiği gazeteciler aracılığıyla kamuoyuna duyurmuştur.

“Basın milletin müşterek sesidir… Basın, başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir” diyen Mustafa Kemal 1 Kasım 1918’de “Minber”, 11 Eylül 1919’da sona eren Sivas Kongresi ardından “İrade-i Milliye”, 10 Ocak 1920’de  “Hakimiyet-i Milliye” (1934 yılında “Ulus” adıyla çıkmaya devam etti) adıyla 3 ayrı gazete çıkardı.

Hedefe kilitlenen ok kadar sivri, bir vuruşta düşmanın kellesini vücudundan ayıran kılıç kadar keskin bir kaleme ve üsluba sahip Mustafa Kemal, bugünkü devleti yönetenlerin aksine, “Yazacaksın, yazdıracaksın, fikir kavgaları yapacaksın, üstelik para da kazanacaksın” diyerek doğruları, gerçekleri yazan, özeleştiri yapan gazetecileri hep yüreklendirmiştir.

MUSTAFA KEMAL VE İZMİT

Mustafa Kemal’in 57 yıllık yaşamında 19 Mayıs 1919, 23 Nisan 1920, 29 Ekim 1923 gibi önemli kilometre taşlarından biri de 16 Ocak 1923’tür.

İstiklal savaşını başlattığı Samsun, Kongreleri yaptığı Amasya, Erzurum, Sivas, Büyük Millet Meclisini topladığı Ankara gibi ilk ve son tek basın toplantısını yaptığı İzmit de İstiklal Savaşı sürecinin önemli duraklarındandır.

Pek bilinmese de, bilenler tarafından önemsenmese de İzmit’in Mustafa Kemal’in yaşamında yeri ayrıdır.

Mustafa Kemal, yaklaşık 50 defa geçtiği İzmit’te konakladı, İzmitlilerle sohbet etti, gazetecilere ev sahipliği yaptı, son yolculuğuna uğurlandı.

18 Haziran 1922’de Fransız yazar Claude Farrare ve 16 Ocak 1923’te İstanbullu gazetecilerle Kasr-ı Hümayun’da bir araya geldi.

Sultan II. Mahmud tarafından av köşkü olarak yaptırılan, Sultan Abdülaziz zamanında yenilenen İstanbul dışında Anadolu’daki bu tek sarayda istirahat etti, padişahların yattığı karyolada 2 gece yattı.

19 Ocak 1923’te İzmitlilerle yaklaşık 6 saat sohbet ettikten sonra özetle şunları söyledi,“Osmanlı padişahları milletin şerefiyle, onuruyla ve bütün varlığıyla ilgili olan birçok kaynağı, bir hukuku bağış olarak yabancılara vermekte tereddüt etmemişlerdir… Efendiler, egemenliğimiz için tehlike yoktur ve olamaz… Efendiler, bizim hükümetimiz despot bir hükümet değildir. Bir mutlaki veya meşruti hükümet de değildir. Bizim hükümetimiz Fransa veya Amerika Cumhuriyetlerine de benzemez. Bizim hükümetimiz bir halk hükümetidir. Yeni Türkiye devletinde, saltanat millettedir.”

19 Kasım 1938’de Ankara’ya trenle son yolculuğuna İzmit’ten uğurlandı.

MUSTAFA KEMAL’İN KALEMİNDEN

16 Ocak 1923’te İstanbul gazetelerinin başyazarları ile İzmit’te bir araya gelen Mustafa Kemal o toplantı ve konuşmalarla ilgili “Nutuk”a şunları yazar, “Efendiler, saltanatın kaldırılması ve hilafet makamının yetkisiz kalışı üzerine halk ile yakından temasa geçmek, halkın içinde bulunduğu psikolojiyi, düşünce ve eğilimlerini bir daha incelemek önem kazanıyordu. Bunun dışında meclis son yılına girmiş bulunuyordu. Yeni seçim nedeniyle Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni siyasi bir parti durumuna getirmeye karar vermiştim. Barış gerçekleşince, cemiyet teşkilatımızın siyasi bir partiye dönüşmesini gerekli buluyordum. Bu konuda da doğrudan doğruya halk ile görüşüp konuşmayı yararlı sayıyordum. İşte bu amaçla, batı Anadolu’da bir gezi yapmak üzere 14 Ocak 1923 tarihinde Ankara’dan hareket ettim. Eskişehir’den başlayarak İZMİT, Bursa, İzmir ve Balıkesir’de halkı uygun yerlerde toplayarak uzun sohbetlerde bulundum. Halkın bana diledikleri gibi sorular sormasını istedim. Sorulan sorulara cevap olmak üzere altı saat, yedi saat süren konferanslar verdim…”

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.