Dr. Şefik Postalcıoğlu’nun ardından / Prof. Dr. Şükrü HATUN
'>http://www.kocaelitabip.org.tr/templates/rt_solarsentinel_j15/images/printButton.png"><IMG alt=e-Posta
Kocaeli’ye geldikten sonra ilk dahil olduğum sosyal aktivite biraz da Ankara’daki yaşamımızın devamı olarak 1996’da yapılan Tabip Odası seçimleriydi. Dr.Şefik Postalcıoğlu’nu ilk kez o zaman genel kurulda ordan oraya koşturan, ortalığı toparlayan birisi olarak tanımıştım. O genel kurulda ve daha sonraki bütün tabip odası seçimlerinde Dr. Şefik Postalcıoğlu ile “rakip” grupların temsilcileri olarak karşı karşıya geldik ama bir kez olsun birbirimize saygı sınırları dışında davrandığımızı hatırlamıyorum.
Aslında ikimiz de Hacettepe Tıp Fakültesi mezunuyduk ve 1980 öncesi birbirine “düşman” olmuş siyasi grupların içinde olmuştuk ama onun bana ve bize olan davranışlarında bütün bunları geride bırakmış, insanları gerçek yaşamdaki yaptıkları ile değerlendiren “ Şükrü hoca benim için insanlık önemli” diyen bir felsefeye ulaşmış birisini görmüştüm.
Büyük depremin hemen öncesinde ise Dr. Can Çabukaş’ın başkanlığında aynı yönetim kurulunda çalışmış ve felaket günlerinde gerçek bir kardeşlik ortamı yaşamamızda onun katkılarını görmüştük. O yıllardan sonra benim ona “ Şefik abi”, onun bana “ Şükrü hoca” dediği günler başlamıştı ve bu sözcüklerde ifadesini bulan samimiyetimizi hep koruduk. Benim arkadaşlarım ve tabip odasında beraber olduğum insanlar onun “gayretkeşliği”nden zaman zaman rahatsız olurlardı ama ben her zaman onun tabip odası faaliyetlerine güç verdiğini düşündüm.
Belki bunun bir örneği olarak söylenebilir; geçen yıl yapılan Tabip odası seçimlerinde kendi listelerinden yalnızca o “Büyük Kongre Delegesi” seçilmişti ve son olarak onu bu yıl Temmuz başında yapılanTTB Kongresi’nde görmüştüm. Kongre ortamında onun görüşünde olmayan insanların hakim olmasına rağmen her zamanki çelebiliği ve neşesi ile kongre çalışmalarına katılmaya devam etti. Benim, bizim için Dr. Şefik Postalcıoğlu dürüst ve iyi bir rakipti ve onsuz Kocaeli Tabip Odası’nın eksik olacağını düşünüyorum.
Son olarak onun bu devirde eksik olan bir hasleti, “kıymet bilme” hasletini taşıyan bir insan olduğunu, bu özelliği nedeniyle de Kocaeli Üniversitesi ve Tıp Fakültesi’nin varlığından duyduğu kıvancı ve bizlerin bu şehirdeki çalışmalarına olan teşekkürünü “iyi ki varsınız” sözü ile ifade ettiğini söylemek isterim. Şefik abi beş yıl önce geçirdiği ağır kalp krizinden mucize eseri kurtulmuştu ve o günü doğum günü olarak kutladığını biliyoruz.
Bu kez kader ona gülmedi; bizi ve bu şehri şen kahkahasından ve “Anadolu insanı iyiliği”den yoksun bırakarak ayrıldı. Geride kalanlara sabır ve başsağlığı dilerken ona “Nur içinde yat Şefik abi” demek istiyorum.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.