Dr. Ali Vasfi Kurt Çınarlı Camiinde..
Dr. Ali Vasfi Kurt teravih öncesi İzmit Çınarlı Camiinde vaaz etti.
Günde iki camii de görev alarak cematı bilgilendiren Dr. Ali Vasfi Kurt bu akşam da teravih öncesi Mahallemizin Camisi olan Çınarlı Camiinde doyumsuz sohbetini yaptı. Teravih sonrası Çınar altında çay içme fırsatı bulduğum Dr. Ali Vasfi Kurt Hocama sağlık içinde çalışmalarını sürdürmesini diliyorum
Ahsen Okyar, teravih sonrası Dr. Ali Vasfi Kurt Hoca ile birlikte
Dr. Ali Vasfi KURT kimdir?
(d. 1960, İzmit), Türk yazar, vaiz. 1982'de İstanbul Yüksek İslam Enstütüsü'nden mezun oldu. Henüz basılmamış olan "Risale-i Ahadiyye, Metni ve Tercümelerinin Yazmaları ve Risâle-i Tevhid Tercümesi" adlı çalışmayı mezuniyet tezi olarak hazırladı.
Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilgiler Enstütüsü'nde "Ebu'l-Feth el-Ezdi ve Kitâbu'l-Mahzûn fi 'ilm'l-Hadis" adlı yüksek lisans tezini 1987'de tamamladı.
"Endülüs'te Hadis ve İbn Arabi" başlıklı olarak 1998'de yayımlanmış olan tezi 1997'de Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'nde kabul edildi.
1988'den beri Diyanet İşleri'nde vaiz olarak görev yapan Ali Vasfi Kurt, Mes'ud Bâlyâni'nin "Mutlak Birlik" ve İbn Arabi'nin "Zunun-u Mîsri" adlı eserlerini Türkçeye kazandırmıştır.
Soru; Zinnuni Mısrî hakkında bilgi verir misiniz? Ona neden Hz. Yunus'un lakabı olan Zinnun denilmiştir?
Cevap; Dr. Ali Vasfi KURT
Muhyiddin-i Arabî’nin, Zünnûn-ı Mısrî’nin hayatını anlatan “el-Kevkebu’d-Durrî fî Menâkıbı Zinnûn el-Mısrî” isimli bir kitabı vardır. Zünnûn-ı Mısrî’nin menkıbelerinden ve sözlerinden seçilerek hazırlanan bu eser, Dr. Ali Vasfi Kurt Topkapı Sarayı Kütüphanesi ve Leiden Üniversitesi Kütüphanesi'nde bulunan yazmaları esas alarak yayına hazırlamış ve "Bir Sûfi'nin Portresi- Zünnûn-ı Mısrî" adıyla yayınlamıştır.
Değerli kardeşimiz;
Zünnûn-i Mısri, Mısır’da yetişen büyük velilerdendir. İsmi Sevban bin İbrahim, künyesi Ebü’l Feyz, lakabı Zünnün, nisbesi Mısri’dir. H.155 / M.772 tarihinde doğdu. H.245 / M.859 tarihinde Mısır’da vefat etti. Ashab-ı kiramdan Amr bin As Hz. yanına defnedildi. Maliki mezhebinin imamı Malik bin Enes’in talebesidir.
Zünnûn, hak yolu âşıklarından ehl-i hadis, seyyah, sûfilerin piri sayılacak derecede yolculuk yapmış, sözleriyle, menkıbeleriyle tasavvuf dünyasında gizemli bir şahsiyettir.
“Zünnûn” ismi, “balık sâhibi adam” anlamında olup, Kur’an’da ismi geçmekte olan Hz. Yunus Peygamberin (as) adıdır ve bir lakaptır.
Zünnûn lakabının Ebu’l-Feyz Sevban Mısri’ye verilmesi ise, bir deniz yolculuğu sırasında, bindiği gemide bir tüccara ait mücevher dolu bir kesenin kayıp olmasıyla ilgili olay nedeniyledir. Gemide bulunanlar, sen aldın diyerek ona iftira edip, hakarete ve işkence yapmaya başlarlar. Suçsuz olduğundan, dua ederek kurtulmak ister. Allaha sığınıp dua edince, hemen suyun yüzüne, ağızlarında birer mücevher bulunan binlerce balık çıkar. O balıkların ağzındaki mücevherlerden bir tane alıp gemidekilere verir. Bu durumu gören asıl hırsız keseyi getirip teslim eder. Bunun üzerine Zünnün-i Mısri işkenceden kurtulur. Bu sebeple ismine, balık sahibi, balıkçı manasında “Zünnûn” (Zinnûn, Zennûn) denilmiştir.
Birçok kimsenin dünya ve ahiret saadetine kavuşmasına vesile olan Zünnun hazretleri, bir Hak aşığı, darda kalanların dostu, dehşet içinde olanların tesellisi ve hasrette kalanların arzusuydu.
Onun ibretli sözlerinden bazıları şöyledir:
Fesadın altı sebebi vardır:
- Ahiret işindeki niyetin zayıflığı.
- Bedenin şeytana esir olmasıdır.
- Ecelin yakın olmasına rağmen uzun emelin galip gelmesi.
– Kulun rızasını Allahın rızasından önde tutmak, heva ve hevese uyup sünneti terk etmek.
- Öne geçenlerin iyiliklerini söylemeyip kusurlarını araştırmak.
"Üç şeyin üç şeyle birlikte bulunmamasına üzülür ve şöyle derdi:”İlim var amel yok. Amel var ihlâs yok. İhlâs var teslimiyet yok.”
Bozulan kalbi düzeltmek için ne yapmak lazımdır? diye sorduklarında: “Beş şey yapılmalıdır. Helal ve az yemek, Kur’an-ı kerim okumak, Salihlerle sohbet, gece ibadet etmek, seher vaktinde ağlamak” cevabını verir.
Kalbini en güzel koruyan kimdir? diye sorduklarında:”Diline en çok hakim olan.” der.
“İnsanı arzularından kurtaran dost ikidir. Gözü ve kulağı muhafaza etmektir.”
“Kalbin hasta olmasının alameti dörttür. Birincisi; ibadetten tat, haz almaz. İkincisi; Allahtan korkmaz. Üçüncüsü; eşyaya, mahlûkata ibret gözüyle bakmaz. Dördüncüsü; dinlediği ilim ve nasihatten istifade etmez.”
“Öyle birisiyle dostluk kur ki, senin değişmenle değişmesin.”
“Her azanın tövbesi vardır. Kalp ve gönlün tövbesi, şehveti terk etmektir. Gözün tövbesi, harama bakmamaktır. Dilin tövbesi, fena söz söylemekten, gıybet etmekten çekinmektir. Kulağın tövbesi, kötü sözleri dinlememektir. Ayağın tövbesi, haram yerlere gitmekten kendini korumaktır.”
"Kul hangi sebeple Cennet'e girer?" diye sorulunca; “Beş şey ile: Eğrilik bulunmayan bir doğruluk, gevşeklik bulunmayan bir gayret, gizli âşikâr Allahü teâlâyı anmak (murâkabe etmek), yol hazırlığı yapıp, ölüme hazırlanarak, ölümü beklemek, hesaba çekilmeden önce kendini hesâba çekmek” buyurdu.
Kaynak:
Evliyalara Ansiklopedisi, 12/385, İhlâs G.Holding a.ş.
Hilyet-ül-Evliyâ, 9/333.
Tezkiret-ül-Evliyâ, s. 23.
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi, 3/337.
Bir Sufi’nin Portresi – İbn Arabi – Gelenek Yayınları.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.