Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

15Şub/140

Havuz Sistemi ve Asrı Saadetten Bir Sayfa! – Ali Bulaç

Süleymoğulları kabîlesine zekat tahsildarı (âmil) olarak gönderilen İbn Lutbiyye, vazifesini bitirip Medine’ye döndüğünde hesabını Resulullah’a verirken şöyle der: “Ey Allah’ın Resulü! Şu sizin zekât mallarınız, bunlar da bana verilen hediyelerdir.”

Hz. Peygamber (sas) hayretle sorar: “Tuhaf şey! Sen doğru adamsan söyle bakalım, ananın babanın evinde otursaydın bu mallar sana hediye edilir miydi? Bunu bir dene bakalım!” Sonra âmillerin hediye almalarını kesinlikle yasaklar. (Buhârî, el-Hiyel, 15). 

Belli ki İbn Lutbiyye zekat toplama görevlisi olduğu için hediye (bağış) almıştır, evinde otursaydı kimse ona bağışta bulunmazdı. Bu olay için “alınan para devletin kasasını soymuyorsa yolsuzluk değildir” veya “rüşvetten farklıdır” denemez.

Sonuçları itibarıyla kamu görevlisinin yönlendirdiği, hatta yönettiği “bağış” kamunun zararınadır. Bir bağış yapan bunun onlarca katını çıkarır, bu da ülkede yaşayan herkesin cebinden çıkar.

İnternete düşen konuşmalardan da anlıyoruz ki zoraki bağışçı “Bu milletin bilmem neyine koyarım.” der. Dahası havuz sistemi ile partiler kurulur, haksız rekabet yapılır, sivil cemaat ve dernekler kamuya bağlanır. Bunun sakıncalarını 27 Ocak tarihli yazımda sıralamıştım.

Sonuç itibarıyla “temiz ve helal suyun üç şartı (rengi, tadı ve kokusu) ile kaynağı” itibarıyla bu havuza akan su temiz sayılmaz. Sistemin İslam’la ve İslamcı siyasetle de uzaktan yakından ilgisi yoktur. 

 Ali Bulaç

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.