Bilgeç Genel Başkanı Cevdet Sezer’in daveti
Kandıralı hemşehrim Genel Merkezi Kocaeli’de bulunan ilk eğitim iş kolu memur sendikası Bilgeç’in Genel Başkanı Cevdet Sezer genel kurul davetiyesi göndermiş..
Yıllardır müthiş bir mücadelenin içersinde.. Koşuşturmalarımız arasında bir araya gelemediğimiz sevgili Genel Başkan Cevdet Sezer’e başarılar dilerim..
Röportaj: BİLGEÇ Genel Başkanı Cevdet SEZER
http://www.kocaelihaber.com.tr/images/soft/clock.png" align=left
Kocaeli Haber Gazetesi Sendika Genel Başkanı ile röportaj yaptı. Sendika Genel Başkanı kapılarını Kocaeli Haber gazetesine açtı. Röportajı Türkiye’nin ve Kocaeli’nin en önemli gazetecilerinden Esra ÖREN yaptı. İşte 07 Ağustos 2011, Pazar günü yayınlanan o röportaj.
Esra Ören: Sayın Genel Başkan bize kendinizden ve sendikanızdan bahsedebilir misiniz?
Sezer: Sendikamız 2010 yılı mart ayında Türkiye’nin çeşitli illerinden yaklaşık 30 kişilik bir memur ekibiyle kurulma kararı alındı. Bu süreçte isim belirleme işlemlerimizde gerçekleşti, Dilovası İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde Şef olarak görev yapan Sn Ahmet YILDIZ ve ben birlikte kısa adı BİLGEÇ olan açılımının; Bilinçli ve Gelişimci Eğitim Çalışanları Sendikası olduğu sendikamız yapılan toplantılar sonucu ve tüm evraklarımız hazırlanması sonrası; 27 Mayıs 2010 tarihinde şef, tesis müdürü, sayman, memur, hizmetli, şoför, aşçı, bekçi, kaloriferci, teknisyen, tekniker, hemşire, bilgisayar işletmeni, v.h.k.i., 4/C kapsamında çalışan eğitim çalışanları hak ve hukuklarını savunmak, birlik ve beraberliği sağlamak için resmen kuruldu. Sendikamız kurulduktan sonra ilk işimiz belirttiğim kadrolara ait eğitim çalışanlarının sorunlarını araştırmak oldu. Genel Sekreterimiz Sn Erol Atalar ve Genel Mevzuat İşleri Başkanımız Hayrettin Bütün’ün çalışmaları ile eğitim çalışanlarının 150’ye yakın en temel sorunlarını tespit ettik. Kuruluşumuz ile ilgili işlemlerimizi tamamladık ve 4688 sayılı kanun hükümleri gereği 21-22 Ağustos 2010 tarihinde 1. genel kurulumuzu yaptık ve arkadaşlarımız bize güvenerek beni ve ekibimi 3 yıllığına BİLGEÇ yönetimine seçti. 25 Ağustos 2010 tarihinde mazbatamızı aldık ve uzun soluklu görevimize başladık.
Şahsımı tanımaya gelince; Adım Cevdet SEZER, basının ve Kocaeli halkının yakından tanıdığı biriyim. Uzun yıllar çeşitli radyolarda görev yaptım. Dergi ve gazetelerde haber müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptım. Birçok değerli insana danışmanlıkta yapmış bulunuyorum. Kocaeli basını, siyaseti ve halkı beni yekinen tanır. Türker bey sizinle de bir dönem güzel çalışmalar yapmıştık biliyorsunuz. 2002 yılından buyana Milli Eğitim Bakanlığı’nda hizmetli olarak görev yapıyorum. 2010 yılı Haziran ayında görevde yükselerek memurluğa terfi ettim. Şuanda İzmit Kuruçeşme’de bulunan İzmit Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesinde memur olarak görev yapmaktayım. Yaptığımız çalışmalara baktığımızda görev adamı olduğumu görüyorum. Mücadeleyi ve çalışmayı çok seven biriyim. Bu bağlamda ekibimle beraber güzel işler başaracağımızdan şüphem yok.
Esra Ören: Şuana kadar kaç ilde şubeniz bulunmakta?
Sezer: Yaklaşık 40 ilde üyemiz bulunmakta, 20 ilde il temsilciliklerimiz, onlarca ilçe temsilciliğimiz bulunmakta. Özellikle Kocaeli, Adana, Samsun, Sakarya, Manisa, Kayseri illerinde çok sayıda üyemiz bulunmakta. Kayseri temsilcimizi halen atamadık. Yakın tarihte Kayseri’ye giderek gerekli alt yapıyı tamamlayacağız. Teşkilat Başkanımız bu konuda özenle çalışmakta. İl temsilcilerimizin belirlenmesinde teşkilat başkanımızın üstün çalışmaları sayesinde başarılı bir ekip kurmuş bulunuyoruz. Çok sayıda ilde arkadaşlarımız organize olmaya çalışıyorlar. İnanıyorum ki bu yılın sonunda 70 civarında ilde teşkilatımız tamamlanmış olur.
Esra Ören: Kısa süre önce kuruldunuz, bu süre içerisinde yakalayabildiğiniz başarılarınız var mı?
Sezer : Sayın Demirci, Kamu sendikacılığının başlangıcı bana göre 1969-70 yıllarda eğitim çalışanlarının haklı mücadelesiyle Cumhuriyet tarihimizde ivme kazanmış ve 1992-98 yılları arasındaki uzun soluklu yarışla resmi olarak sonuca ulaşmıştır. 1992 yılların başında dernekleşme ve illegal olarak sendikalaşma şeklinde büyüyen ve ciddi eylemlerle önemli sonuçlar alınmıştır. İllegal süreçte bu konuda cesaretli, amacı hak kazanımı olan şahısların öncülüğünde yapılmıştır. Rant yoktur. Doğal olarak hak kazanımı da 1992-2000 yılları arasında üst seviyededir. 2001 yılında 4688 sayılı kamu sendikaları kanunun yayınlanması ile illegal sendikacılık legal sendikacılığa dönüşmüş ve legal sendikacılık işlemeye başlayınca kamu sendikacılığı kurtlar sofrasına dönüşmüş ve açgözlüler kamu sendikacılığında bir yere gelmeye başlamıştır. Açıkçası önüne gelen sendika kurmuştur. Biz milliyetçiyiz demişler sendika kurmuşlar, biz dinciyiz demişler sendika kurmuşlar, biz solcuyuz demişler sendika kurmuşlar. Sendikacılık sendikacılıktan çıkmış siyasi kavgaların ve rantın dönüştüğü bir yer haline gelmiştir. Bu nedenden dolayı 1992-1998 yılları arasında kazanılanlar dışında kamu sendikalarının siyaset yapmak dışında hiçbir şey yapmadıklarını ve hiçbirşey kazanmadıklarını görebiliriz.
Hatta öyle durumlara geldi ki geçtiğimiz günlerde Türkiye Kamu-Sen, Memur-Sen ve KESK temsilcilerinin imzaladıkları bir metin ile kamu sendikacılığı bu üçünün tekelinde yürütülmesi hükümetten talep edilmiştir. Yani onlara göre maddi ve manevi rant kapısı olan sendika ağalığı ve rantı bölünmemelidir. Bu saydığım sendikaların genel başkanalrı ve yöneticileri Türkiye kamu sendikacılığının yüz karası durumundadırlar. Bu duruma en ağır tepkiyi koyan sendikayız.
BİLGEÇ’le bu değişti. 27 Mayıs 2010 tarihinden sonra yapmış olduğumuz mevzuat ve hukuki mücadele ile memur, hizmetli ve diğer eğitim çalışanları için 2 adet hak kazanımı yapılmıştır. Bunların dışında 2 konuda başarılı sonuç elde edilmiştir. Yani diğer öğretmen sendikalarına baktığımızda 10 yıldır elle tutulur, gözle görülür hiçbir çalışmaları yokken biz sadece 7-8 aylık bir dönemde 4-5 konuda sonuca ulaşmış durumdayız.
7-8 aylık dönemde eğitim çalışanlarının kamburu olan görevde yükselme ve unvan değişikliği yönetmeliğindeki öğretmen odaklı işleyişi yıkmak için Danıştay’a dava açmış bulunuyoruz. MEB’de bu konuyla ilgili açılmış ilk davadır. Eyer bu davayı kazanabilirsek MEB’deki öğretmen hegemonyası yıkılacak, MEB’in asıl işleyişini sağlayanların memur, hizmetli, şef v.b. çalışanların olduğunu daha net görmeye başlayacağız.
Çalışmalarımız çok fazla; norm kadro çalışmamız, giyim yardımı, yemek yardımı, 4-C’li arkadaşlarımızın ciddi hak kayıpları ve görev tanımları, Şeflerimizin denge tazminatları ve ek ders sorunu, kalorifercilerimizin sosyal yardım hakları v.b. bir çok konuda adım atılmış sonuç yakın görünmektedir. Bu şekilde 150’ye yakın konu üzerinde çalışmaktayız. 2 yıllık planımız ve programımız hazırdır. Bu şekilde programlı çalışan tek sendikayız.
Biz eğitim iş kolunda öğretmenler dışında ki eğitim çalışanlarını bir araya getirmeye çalışırken, bir çok ilden okul müdürleri, öğretmenler, şube müdürleri, il ve ilçe milli eğitim müdürleri tarafımızla iletişime geçerek onlarca kez çalışmalarımızı tebrik etmektedirler. Biz şuanda Türkiye’de fark edilen sendika durumundayız.
Esra Ören: Kocaeli’de ki yapılanmanız ne durumda?
Sezer: Bu konuyu öncelikle Kocaeli İl Temsilcimiz Sayın Mehmet Karadaş ile almanızı tavsiye edeyim. Onun dışında genel bir açıklama yapmak gerekirse; Kocaeli’de Çayırova, Başiskele ve Kandıra dışında tüm ilçelerde üyelerimiz ve temsilcilerimiz çalışır durumda. Yüzlerce üyemiz var. Dilovası ve Derince ilçelerinde yetkili sendikayız. Darıca ilçesi’de de her an olabiliriz. Çok değerli arkadaşlarla çalışıyoruz, müthiş atılımlar mevcut, Kocaeli’de kısa sürede şubemizi açacağımızı zannediyorum.
Esra Ören: Dilovası ve Darıca’da yetkiliyiz dediniz. Gebze, Darıca ve Dilovası’ndaki durumunuzla ilgili biraz daha bilgi verebilir misiniz?
Sezer: Kocaeli’nin teşkilatlanması konusunda İl Temsilcimiz özveri ile çalışıyor. Kendisi Dilovası İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde görev yapmaktadır. Dilovası İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde üyemiz olmayan sadece 1 arkadaşımız var. Bu arkadaşımızda kendi kişisel sorunları nedeniyle üye olmadığını beyan etmiş. Ancak biz onun yanındayız. Ayrıca Genel Teşkilatlandırma Başkanımız Ahmet YILDIZ’da Dilovası İlçe Milli Eğitim Müdürlünde şef olarak görev yapmakta. Dilovası’nda üye potansiyelimizin tamamı şuanda üyemiz. Darıca’da sürekli büyüyoruz. İlçe Başkanımız Satılmış KORKUT çok güzel çalışmalar yapmakta. Gebze’de yeni yeni büyüyoruz. İl temsilcimizin çalışkan olması ve genel merkezimizin Kocaeli’de olmasının yardımıyla Kocaeli’de çok etkili durumdayız.
Esra Ören: Sn Genel Başkan Logonuz çok farklı, alışılmışın dışına çıkılmış, anlamı var mıdır, tasarımcısı kimdir?
Sezer: Türker bey, Logomuz için 2 ay kadar uğraştık desek yeridir. Tasarımı Kartepe Belediyesi, Başiskele Belediyesi ve çeşitli kurumlara logo ve arma tasarımı yapan ödüllü sanatçı Ertan YILMAZ’dır. Kendisi bizim hayalimizdekileri dinledi ve sonuç bu oldu. Logomuzun her yeri anlam taşımaktadır. Anlamı şöyledir: “Ortada bulunan Türkiye haritası tüm Türkiye'yi, üstünde bulunan kitap ve MEB meşalesi Türkiye'de ki bilinçli eğitim çalışanlarını, meşaleyi tutan el sembolü ise tek söz ve ortak çıkarları simgelemektedir. Sağ tarafta bulunan dalgalı kısım "kanat" olup, ortada bulunan alanı kanatları altına almış ve çevrelemiştir. Meleğin kantları gibi eğitim camiasını kanatları altına alan, kuş gibi özgür, daima ileriye giden, gelişimci eğitim çalışanlarını simgelemektedir. Kanat figürü ile Türkiye Eğitim Çalışanlarını kanatları altına alan BİLGEÇ, MEB sarmaşığı veya başağı ile de tüm eğitim camiasını temsil ettiğini göstermektedir. Ayrıca bütünü ile bakıldığında bir göz görüntüsü veren logomuz eğitim çalışanlarının gözü, kulağı imajı vermektedir. Bu imajla; görülmeyeni görecek, duyulmayanı duyacak ve duyuracak anlam ifade etmektedir.”
Esra Ören: Sayın Genel Başkan, kurulduğunuzdan buyana en çok karşılaştığınız soru veya konular nelerdir, biraz paylaşabilir misiniz?
Sezer: Türker bey, en çok sorulan soru üye sayınız kaç ve az üye ile ne yapabilirsiniz. Bakınız bu sorunun sorulmasını sağlattıran etken, öğretmen sendikalarının eğitim çalışanlarını kandırmak için kullandıkları bir taktik sözüdür. Bu söz; “siz üye olun, üye sayımız artsın, yetkili sendika olalım, istediklerinizi kazanacağız”… demeleridir. Buna binaen eğitim çalışanları da yetkili sendikaya üye olarak haklarının aranacaklarını hayal etmeleridir. Ancak bu hayalden öte gitmemektedir. Ve yanlış bir tespittir. Geçmiş yıllara baktığımızda şuan kendilerini büyük gören sendikaların tamamı yetkiyi almış olmalarına rağmen etkisiz kalmışlar hiçbir iş yapamamışlardır. Yetki yarışı üye sayısı ile değil çalışma ile olur. Biz yetkimizi 4688 sayılı kanunun bize verdiği yetki ile 27 Mayıs 2010 tarihinde aldık. Şuanda Türkiye’de Yetkili Ve Etkili Tek Sendika BİLGEÇ’tir.
Bakınız, ben yıllardır kamu sendikacılığı ile uğraşıyorum, çeşitli sendikalarda il düzeyinde görevler aldım. Bir sendikanın il başkanlığını yaptım. Bir sendikanın genel merkez yönetiminde de yer aldım. Bu süreç zarfında öğrendiğim en temel konu şudur: “kamu sendikacılığında hak kazanmak ve mücadele etmek üye sayısı ile orantılı değil”. Bakınız BİLGEÇ kuruluktan sadece 10 gün sonra yaptığımız çalışma ile hizmetli arkadaşlarımızın genel ve yerel seçimlerde 3 gündelik alması yönünde hak kazandık. Bu hakkı kazandığımızda üye sayımız sadece 10 kişiydi. Aradan 2-3 ay sonra görme engelli arkadaşlarımız için bir hak kazandık ve bunu başardığımızda üye sayımız sadece 100-120 kişiydi. Görevde yükselme ve unvan değişikliği yönetmeliğine Danıştay’a dava açtık o sıralar 150-200 civarı üyemiz vardı. Bu örneklerle benim tezim doğrulanmış olmaktadır. Kamu sendikacılığında hak almak, mücadele etmek; “mevzuatı, hukuku çok iyi bilmekle alakalı, mevzuata hukuka hakim olan kamu sendikacılığında kazanan taraf olur”. Türker bey, öğretmenlerimiz kendi alanlarında uzmanlaşmış kişiler, bunların görev yeri sınıftır. Biz eğitim çalışanları ise MEB ve devlet mevzuatına çok hakim kesimiz. İnanın şuanda hükümetle masaya oturan öğretmen sendikalarının yöneticilerinin bir çoğu fotokopi makinesini kullanmasını bilmeyen insanlardır. Eğitim çalışanları böyle beceriksiz insanların ellerindedir. Ne beklentimiz olabilir bunlardan. Hakkın aranacağı, mücadelenin edileceği yer BİLGEÇ’tir. Bütün eğitim çalışanlarını bu haklı mücadelemizde yanımıza davet ediyorum.
Esra Ören: Eğitim Çalışanlarına bizim aracılığımız ile söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Sezer: Yıllardır unutulmuş, üvey evlat muamelesi görmüş, hakları yenilmiş eğitim çalışanlarının arkasında duran bir sendika artık bulunmaktadır bunun adı da BİLGEÇ’tir.
Eğitim Çalışanları öğretmen sendikalarından on yıllardır hiçbir hak kazanamamışlardır. On yıllardır bir broşürde bile adlarını görememişlerdir. Öğretmen sendikalarının bastırdığı çarşaf çarşaf dergiler ve gazetelerinde zurnanın son deliği bile olamamışlardır. BİLGEÇ olarak çok kısa sürede eğitim çalışanlarının hak ve hukukları noktasında önemli adımlar atmış, önemli kazanımlar elde etmiş bulunuyoruz ve bunun arkası gelmeye devam edecektir. Çalışmalarımız ve mücadelemiz ile ilgili ayrıntılı bilgiye www.bilgec.org.tr adresinden her an, her dakika ulaşabilirler.
Eğitim çalışanları artık yalnız değildir. On yıllardır itilmişliğin, görmezden gelinmişliğin acısını çıkartma zamanıdır. Eğitim çalışanlarını kendi evlerinde kendi kadro arkadaşlarının yanında birleşmeye davet ediyorum. Tüm eğitim çalışanlarına sevgi saygılarımı iletiyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.