Şu saatte orada olmak ister misin
Kitap sahibi yazarlar arasına bir polisiye romanla giren gazeteci ve ses sanatçısı Bilâl Sami Gökdemir ile İbrahim ALTAY konuştu.
Edebiyatta icad bitmez. Elimde bir roman var. Adı: Şu Saatte Orada Mıydın?! Yazarı, Bilal Sami Gökdemir isimli genç bir romancı. Türü, polisiye.
Yazarın bu ilk kitabının üzerinde 'son baskı' yazıyor. Neden?
İlk sayfayı açıp baktığınızda kitabın Sultan 2. Abdülhamit'e ithaf edildiğini görüyorsunuz. Neden?
Daha çok tiyatro eserlerinde adettir ama girişte kitapta yer alan karakterler birer birer tanıtılmış. Dedektif Murat Poyraz dışında bütün karakterler yabancı. Neden?
Olay bütün adalara benzeyen ama aynı zamanda hepsinden farklı olan bir adada geçiyor. Neden?
Kitabın son sayfası boydan boya yırtılmış. Yazarının söylediğine göre bu işlem matbaada elle yapılmış ve böyle olmasının bir sebebi var.
- Bilâl Sami Gökdemir kimdir?
- İzmit doğumlu bir Başak burcuyum. Öğretmen bir baba ve ev hanımı bir annenin dört çocuğunun en büyüğüyüm. Küçük yaşlardan beri birçok radyo ve televizyon kanalında çeşitli programlar yaptım. Yine bazı dergi ve gazetelerde yazılarım, haberlerim ve röportajlarım yayınlandı.
Ankara Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde eğitim gördükten sonra Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü'nü bitirdim. Bunun yanı sıra küçüklüğümden beri şiir yazsam da genelde okumayı tercih ediyorum. Bu sebeple birçok ilde şiir dinletileri düzenledik, düzenlemeye de devam ediyoruz. Bir kitap babasıyım.
- Yazar neden yazar olmuştur?
- Bence 'Neden yazmak?' sorusunu cevaplamak, 'Neden yemek yemek?' sorusunu cevaplamak kadar zor aslında... Sanırım insanın en etkili ifade şekli yazmak... Mesela altın, her zaman altındır; değerlidir. Ama onun değerini ifade etmek için bile yazı kullanılır. Kendimi en iyi yazarak ifade edebildiğim için, diyebilirim.
- İlk kitabınız neden bir polisiye roman olmuştur?
- Aslında benim eskiden beri üzerinde durduğum olduğum bir mizah kitabı çalışmam var. Polisiye romanları çok okurum ama iki sene önce gittiğim bir yaz tatiline kadar aklımda polisiye roman yazmak hiç yoktu. O yaz tatilinde, yine elimde Agatha Christie'nin bir kitabı varken; bir anda tatil için gittiğimiz adanın ne kadar ıssız ve cinayete elverişli olduğu geldi aklıma. 'Burada bir cinayet işlense, kim kimi öldürürdü?' diye düşünürken, bu kitabı bir buçuk sene sonra elimde buldum.
- Olayların adada geçme sebebi de bu anlaşılan...
- Kitabı yazma fikri, tatil için gittiğim adada filizlendiğinden bunun etkisi altında kalmış olabilirim. Aslında Issie Adası diye bir yer yok tabi ama ben o adanın ismini Issie Adası koydum.
- Kitabı Sultan 2. Abdülhamit'e ithaf etmenizin özel bir nedeni var mı?
- Kitabı tamamen bitirmiştim. Ancak, iki olay arasında bir bağlantı kurmam gerekiyordu. Bu bağlantı yerine 'Buraya rüya gelecek,' notu düşüp, diğer bölüme geçmiştim. Bu süreç bir buçuk ay kadar sürdü. Sürekli 'Nasıl yazsam da olayları bağlasam?' diye düşünürken, artık umudumu kesme noktasına gelmiştim. Bu bağlantıyı yazmayıp, okurun hayal gücüne bırakmayı tercih ettiğim gece, Sultan 2. Abdülhamit rüyamı teşrif etti ve o gördüğüm rüya, aslında iki olayın bağlantısıydı. Bu rüyayı da romanda, dedektif Murat Poyraz'a anlattırdım.
MURAT POYRAZ'IN NAM SALMASINI İSTEDİM
- Türkçe isimli tek kahraman da o.
- Romanda yaşanan olaylar ve karakterlerin kişilik yapıları Türkleri yansıtmıyordu. Yabancı karakterlerin daha gerçekçi olacağını düşündüğüm için, dedektif hariç tamamı yabancı...
- Peki, Türkiye'de dedektiflik kurumu sizin bu anlattığınız gibi mi?
- Aslında Türkiye'de dedektif büroları olsa da diğer ülkelerdeki kadar tercih edilmiyorlar. Dolayısıyla dedektifin ismi de diğer karakterler gibi yabancı olabilirdi. Ancak ben ileride bu kitabın ya da bu serinin tutacağına inandım hep. Belki biraz ütopya gibi olacak ama başka dillere çevrileceğini düşündüm. Dolayısıyla Sir Arthur Conan Doyle'un Sherlock Holmes'u ya da Agatha Christie'nin Hercule Poirot'u gibi bir Türk karakterin yani Murat Poyraz'ın nam salmasını istedim.
- Kitabın son sayfası neden yırtık?
- Son sayfanın neden yırtık olduğunu, okuyucu kitabın sonuna geldiğinde anlayabiliyor ancak. Bunu başta söylemem, kitabın heyecanını öldürebilir. Ama şu kadarını söyleyebilirim: Bu son yırtık sayfa, okuyucuyu kitabın kurgusunun içine sokuyor ve okuyucuyu karakterlerden birinin ruh haline büründürüyor.
- Kitabın girişinde sizin romanınızın yayınevinin son kitabı olduğu belirtilmiş. Neden?
-Şu Saatte Orada Mıydın?!'ın gerek son sayfasıyla, gerek vermek istediği mesajla, gerekse de içeriğiyle sıradan bir kitap olmasını istemedik. Genelde kitapların üzerinde birinci baskı, ikinci baskı gibi baskı numaraları yazar. Biz de numara belirtmeden, 'şimdiye kadar basılanların sonuncusu' anlamında 'son baskı' yazmayı tercih ettik.
- Bundan sonra bir roman daha yazacak mısınız? O da polisiye mi olacak?
- Şu an yazmakta olduğum bir kitap daha var. O da polisiye... Ama 'Hep polisiye yazacağım,' diyemiyorum. Mesela çok farklı bir aşk kitabı yazmak da istiyorum. Ama yazmış olmak için değil. Bunun için de ilhamın gelmesini bekleyeceğim. Aslına bakarsanız, Şu Saatte Orada Mıydın?! kitaplarımın içinde tek basılmış olanı. Henüz basılmamış olanları da var; ancak ben onların sırasının gelmesini bekliyorum.
www.sabah.com.tr/Kitap/2012/11/16/su-saatte-orada-olmak-ister-misin
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.