Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

22May/130

KÖYDEN İNDİLER ŞEHİRE; HER AKŞAM ÇIKTILAR GERİYE… / Doç. Dr. Ahmet Haluk DURSUN

indirKÖYDEN İNDİLER ŞEHİRE; HER AKŞAM ÇIKTILAR GERİYE… / Doç. Dr. Ahmet Haluk DURSUN

Hereke’nin mahalli tarihinin en ilginç ve kayda değer taraflarından birisi bana göre Sümerbank Fabrikası’na çalışmaya köyden gelen
işçilerin durumudur.

Fabrika-ı Hümayun’un müdürleri, yöneticileri, memurları,
ustaları başta İstanbul olmak üzere şehirlerden getirilip Yalı’da (Aşağı
Hereke, deniz kıyısı anlamı taşır) lojmanlara oturtulduğu halde, vasıfsız
işçiler çevre köylerden toparlanmıştır.

Hereke’nin etrafında bulunan Tavşancıl, Çerkeşli, Kalburcu gibi yerlerden gelenlerin arasında en önemli grup Yukarı Herekeliler’dir.

Bunların şu an bizim geldiğimiz hayat standardı noktasında inanılmaz gibi gelen bir yaşam mücadelesi söz konusudur ve beni çok etkilemiştir.

Deniz kıyısındaki fabrikaya gelmek için bu köylülerin önce şehre inmeleri ve sonra tekrar her gün geriye dönmeleri gerekmektedir.

Biranlamda bu ‘büyük yürüyüş’ emekçinin, alın terinin ve rızık mücadelesinin ne kadar çarpıcı bir örneğidir. Yağmur altında, çamura batmış yollarda, kar yağarken ve buzlu yollar üstünde gündelik
yürüyüşler… Sabahları gidiş işin kolay tarafı, bayır aşağı kendini
kaptıracaksın. Arabanın vitesi boşa alıp inmesi gibi bir şey. Ama dönüş; bütün gün fabrikada çalıştıktan sonra, yorgun argın koskoca bir dağı aşıp eve dönüş…

Hadi ayakkabıyı geçtik, ne ayak dayanır buna ne tırnak…

Akşam fabrika çıkışında köylüler, askeri birlik gibi bir kıta oluştururlar. Ellerinde fenerler, mum ışığında sanki bir fener alayı yapar gibi köylerine, evlerine doğru yola koyulurlar.

İşte bu yukarı çıkış, Ferhat’ın
dağları delmesi gibi emekçinin dağlar aşması bana göre bir belgesel konusudur.

En azından bu büyük yürüyüşçülerin torunları, bir gün deneme olarak bunu tatbik etmeli, bu duyguyu tekrar yaşamalıdır. (Ben yaşadım.)

Fabrikadan paydos edenlerin takip ettikleri yol da ilginçtir.

Bugünkü Yukarı Hereke’ye çıkan yoldan gidilmez. Orası çok sonradan açılan araç yoludur. Çarşıdaki eski köy yolu takip edilerek, bağ yoluna geçilir. Dere içlerinden Adam Taşı mevkiine çıkılır. Oradan İkizler Çeşmesi’ne ulaşılır.

Çeşme başında bir mola verilir, nefeslenilir ve arkasından Köse Deresi
üzerinden köy mezarlığı yoluyla Yukarı Hereke’ye ulaşılır.

Hereke’de memurlar, lojmanlarına işten çıkıp 3- 5 dakikada
ulaşıp, Lokal’de deniz kıyısında gün batışına karşı akşam beş çaylarını
içerken; Hereke’nin bayırlarını, tepelerini aşarak, evine ekmek götürmek gayretinde olanlara hayran olmamak mümkün mü?

Bu hayata tutunma aşkını, azmini ve çilesini bir nebze anlayabilmek için hiç olmazsa sahilden başını yukarı
kaldırarak “Vay be!.. Helal olsun
onlara!..”
demek gerekmez mi?

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.