Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

28Şub/130

“Türkiye hıyar mı ki?” ve “Dinsel Milliyetçilik” – Cazim GÜRBÜZ

“Türkiye hıyar mı ki?” ve “Dinsel Milliyetçilik” - Cazim GÜRBÜZ

“Ne yazık o ulusa ki parçalara bölünmüş, her parçası kendini bir ulus sanır” Halil Cibran…

Cibran, Lübnanlı bir bilge. ABD ve Avrupa’da kaldı uzun yıllar, oralarda isim yaptı, oralarda yayımlandı eserlerinin çoğu. Ülkesiyle bağını koparmadı ama hep ilgilendi. Yukarıdaki sözü, ülkesindeki etnik ve dinsel çatışmalar nedeniyle duyduğu ıstıraptan dolayı söyledi.

Lübnan bu acıları defalarca yaşayıp yerle bir olan ülke. Neyse ki bir bütün olarak kalmayı başardı.

Başaramayanlar da var, Yugoslavya gibi… Parçalandı. Bu parçalanmanın öyküsünü ve acısını yaşayan bir kalemden dinlemek gerek.

Teoman Alili’nin “Yugoslavya Dersleri” adlı kitabından bir bölümü okuyalım birlikte:
“Şimdi size parçalanmanın ne demek olduğunu madde madde anlatayım dostlar; çünkü ben parçalandım.

Yugoslavya parçalandığında sülalemle birlikte gariplikler yaşadım ve parçalandım. Annem Makedon babam Türk… Annem Hıristiyan babam Müslüman… İşte bu yüzden Yugoslavya parçalandığında ben de parçalandım.

Ben bir Türk’üm; Türkiye’de doğdum, Türkiye’de eğitim aldım ve doğal olarak en kıymetli parçamı, beynimi anavatanıma, Türkiye’me adadım. Bu kitabı yazarken bedenime Türkiye yasak, ama beynim Anavatanda, anavatanla…

Kitabı okumanız kolaylaşsın diye parçalanma sonrası yaşanan süreci birkaç madde halinde dikkatinize sunmak istiyorum.

Parçalanırsan ne olur?

-Irk olursun, artık millet değilsindir. Tartışır durursun Arnavutların kökeni mi daha eski, Slavların ki mi diye? Elbette asla cevabını bulamazsın.

-Köprü koyarlar arana, ama köprüyü koymadan önce duvarlar örülür. Büyük kalın duvarlar… Görmeyesin diye ayrıldıklarını bir daha.

-Eskiden tuttuğun takımı tutmazsın mesela. Çünkü öbür tarafta kalmıştır o takım. Maazallah öbür tarafın takımını tutarsan ırkına ihanetle suçlanırsın.

-Yemeklerini bile izlemeye alırlar. Mesela öbür tarafta kalanlardan birinin lokantasına gidersen, yandı gülüm keten helva. Hurma yesen, domuz derler yediğine.

-Taksiye bindiğinde dikiz aynasından bakarsın. İşaret ararsın, şoför hangi taraftan diye…

-Tokat yersin otobüste mesela durup dururken. Kin biriktirirsin, nasıl olsa kendi tarafına gideceksindir ve orada karşı taraftakilerin birine de sen de tokat atacaksındır.

-Gâvurdur her iki taraf için diğer taraf.

-Bayramları kutlarken karıştırırsın. Hangi bayram kimin diye sorarsın. O yüzden herkes kendi bayramını kutlar. Yani aslında delisindir artık, herkesin kendi bayramı vardır çünkü.

-En önemlisi dostlar; parçalanmaya karşı çıkarsan seni ırkçılıkla suçlarlar. Oysa ırkçılığı, mikro milliyetçilikle parçalayanlar yaratırlar.”

SHP-HEP ittifakı sonucu milletvekili seçilip Bakan da olan biri “Türkiye bölünür” diye kaygılananlara bir TV kanalında Kürt aksanıyla şöyle demişti: “Türkiye hıyar mıdır ki, parçalayasın?”

Türkiye hıyar değil elbette, değil de, bu ülkede çok hıyar var, bu hıyarlar, ülkenin parçalanmakta olduğunu göremiyorlar, hâlâ Tayyip Erdoğan’ın sözlerinde keramet arıyorlar.

Ne dedi Hazret geçenlerde “Her türlü milliyetçilik ayaklarımın altındadır. Etnik, bölgesel, dinsel milliyetçiliklere karşıyız”.

Kırk beş yıldır milliyetçiliğin mücadelesini yapıyorum, bu birikimimi geçen yıl 533 sayfalık bir kitaba dönüştürdüm (Kartal Gözüyle Milliyetçilik).

Buna dayanarak söylüyorum, Başbakan milliyetçiliğin cahili, hem de zır cahili. Yahu, bölgesel milliyetçilik olmaz, ona “bölgecilik” derler.

“Dinsel Milliyetçilik” ise tamamen başbakanın icadı, aslı astarı yok, böyle bir milliyetçilik türü yok.

Başbakan belki “Dinciliği” kastediyordur ya, onu da bildiğini sanmıyorum.

Yaşar Nuri Öztürk’ün “Dincilik” adlı bir kitabı var, benim kitabımla birlikte alıp okusunlar kendileri ve yandaşları.

Kocaeli Gazetesi

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.