Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

6Şub/130

İRAN’DA REJİMİN İZLERİ – Av. Ruhittin Sönmez -5

İRAN’DA REJİMİN İZLERİ – Av. Ruhittin Sönmez

İran çok köklü bir tarih ve medeniyete sahip, 1639 dan beri değişmeyen 454 km uzunluğunda sınırımız olan komşumuz. Üstelik nüfusunun yarısı Türk.

Hepimizin çok az bilgi sahibi olduğu bir ülke İran. Türkiye’de bir kesim 2023 e kadar İran benzeri bir rejime dönüşeceğimize dair endişe ve korku içinde. Buna rağmen, ne tarihi, ne kültür ve sanatı ve ne de mevcut rejimin işleyişi, ülkenin ekonomik ve siyasi durumu hakkında yeterli bilgimiz var. Bu ülkeyi aydınlarımız bile mesela bir Fransa, Almanya veya ABD kadar tanımamakta.

İran’da rejim 1979 devrimini müteakip “Şii mezhebinin görüşlerini esas alan” bir İslam Cumhuriyeti. İran’ın son 40 yıllık siyasi macerasından çok öğreneceklerimiz var. Ayrıca bu ülke ile düşman olmanın riskleri çok; işbirliği imkânlarını değerlendirmemiz halinde kazanacaklarımız inanılmaz büyüklükte olabilir.

Biraz bilgilendirebilmek için, çok verimli ve güzel hatıralarla döndüğümüz üç günlük İran gezimizde edindiğim intibalarımı kısa anekdotlarla paylaşmaya çalışacağım.

*****

İran topraklarına girdiğimiz İsfahan Havaalanından itibaren ilk göze çarpan Ayetullah Humeyni ve Ayetullah Hamaney’in sarıklı, cüppeli ve sakallı fotoğrafları. Humeyni’nin daha ciddi bakışına karşılık Hamaney’in gülümseyen bakışlarını İran’da resmi ve resmi olmayan birçok mekânda (hatta türbe / Cami içinde bile) görmek mümkün. Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın portresini ise hiç görmedik.

*****

Özellikle İran kadınlarının örtüsü hakkında ön yargılı ve yanlış bir kanaatimiz olduğunu fark ediyoruz. İran’da kadınların örtünmesi kanuni bir mecburiyet. Ancak kadınların sadece yaklaşık dörtte biri çarşaflı. Bu çarşaflı olanların bile yarısında saçların önden bir kısmı (Anadolu kadınları gibi) açık. Kadınların dörtte üçü başlarına mecburiyetten örtüldüğü hissi veren atkı, şal benzeri örtüler örtmüşler. Bu örtüler saçların bazılarında dörtte bir, bazılarında dörtte üçünü açıkta kalacak şekilde kullanılmakta. Ancak boyun ve göğüs herkeste kapalı.

Kadınlar hayatın içinde İran’da. Sokaklarda, çarşı pazarda dolaşan insanların çoğu kadın. İşyeri işleten iş kadınları ile resmi ve özel kuruluşlarda çalışan kadın sayısı da hayli çok. Kadınlar Suudi Arabistan’dan farklı olarak çekingen değil. Erkeklerle konuşurken rahat ve gözlerini kaçırmıyorlar.

Kadınların kıyafeti genellikle altta pantolon (özellikle gençlerde kot pantolon çok yaygın), üstte gömlek, kazak, elbise gibi kıyafetin üstüne diz kapağının beş parmak üstüne kadar örtecek şekilde pardösü, kaban gibi kıyafetler yaygın.

Kanuni mecburiyet saçların gözükmeyecek şekilde örtülmesi, üst kıyafetin diz kapağına kadar örtmesi şeklinde olmasına rağmen, uygulamada esnetilmiş.

AHLAK POLİSİ: Bize rehberlik yapan Maide isimli üniversiteli bir kız öğrenci ile birlikte kalabalık caddede yürürken, yan tarafta çarşaflı, tam tesettürlü bir kadın ile yanında bulunan bir erkek, Maide’yi çağırdı. Daha sonra “ahlak polisi” olduğunu öğrendiğimiz genç hanım, Maide’ye bir şeyler söyledi. Maide’nin rengi biraz değişti, hemen kabanının açık olan ön kısmını örterek ilikledi. Meğer ahlak polisi kadın “böyle gezmekten utanmıyor musun? Neden önün açık geziyorsun? Derhal önünü kapat” demiş. Türkiye şartlarında oldukça kapalı olan bu kıyafetin ikaz edilmiş olması bizi şaşırttı.

Çarşafının üstünde taşıdığı özel bir armadan “ahlak polisi” olduğu anlaşılan bunun gibi kadın görevlilerin çeşitli yerlerde gözetim yapmakta olduğunu fark ettik.

Restoran ve nargile kafe tarzı mekânlarda kadın- erkek karışık yemek yeniyor, kadınlar da nargile içiyor. Kadınlar bu mekânlarda başlarını biraz daha açık tutabiliyor, yanındaki erkekle sarılarak oturabiliyor. Ahlak polisleri “rüşvet aldıkları için” bu mekânlara pek müdahale etmiyormuş.

*****

İran’da 6 adet resmi TV kanalı var. Haberler besmele ve salâvatla başlıyor. Hemen arkasından “Hazreti Ayetullah Hamaney” in mesela kabir ziyaretini anlatan bir haber, takiben de Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’la alakalı bir açış haberi devam ediyor.

Uydu yayını yasakmış. Hatta cezasının idam olduğu söylendi. Buna rağmen milyonlarca insan uydu yayını izlemekteymiş. İnternette de birçok yasak söz konusu. Mesela Google ve Faceboook yasak. Hatta Türkiye gazetelerinin internet sitelerine de erişemedik. Facebook yasak ve bir yıl hapis cezası söz konusu olmasına rağmen İran’da 22 milyon Facebook kullanıcısı varmış.

*****

İran’da Ahmedinejad döneminde halkın yararına hiç yatırım yapılmadığından şikâyet ediliyor. 1979 da liberal, sol ve dini grupların işbirliğiyle Şah Rıza Pehlevi’ye karşı gerçekleştirilen Devrimden sonraki ilk üç yılda ve Rafsanjani döneminde (1989-1997) ciddi yatırımlar yapılmış. Ahmedinejad döneminde ise füze yatırımlarına ve uzay çalışmalarına kaynaklar aktarıldığı için halkın hayatını kolaylaştırıcı hiç yatırım yapılmadığından şikâyet edilmekte.

Türkiye’ye yerleştirilen Patriot’ları vurabilecek füzeler yapılmış, Ay’a bir maymun gönderilerek sağ salim dönüşü sağlanmış, nükleer alanında başarı neticeler alınmış. Buna karşılık ABD’nin öncülüğünde Birleşmiş Milletler tarafından uygulanan ambargo sebebiyle ilaç ve gıda sıkıntısı çekilmekte. Bir tavukçu dükkânının önünde 70-80 kişilik bir kuyruk olduğunu gördük. Ambargodan sonra benzin fiyatları dört katına çıkmış, ancak litresi 60 kuruş olan fiyat bize göre hala çok çok ucuz.

Parası da hızla devalüe olan İran’da bol sıfırlı Riyal dolaşımda. Ancak para değer kaybetmeye başlayınca halk bir sıfırını atarak okumaya başlamış ve buna “Tümen” adını vermişler. Mesela 100.000 Riyale 10.000 Tümen denilmekte. Bu ise bizim paramızla yaklaşık 5 TL etmekte.

Devalüasyon sebebiyle İran’da her şey (otel, yemek, ulaşım vd) bizim için çok ucuz. Orta kalitede bir otelde gecelik 12 TL’ye kalabiliyorsunuz. Bizim 30- 40 TL ye yiyebildiğimiz bir yemek için 7-8 TL karşılığı yeterli oluyor.

İran intibalarım devam edecek…

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.