Prof. Dr. Turan Yazgan Hocamız Hakka Yürüdü – Prof. Dr. Atilla Çetin
Prof. Dr. Turan Yazgan Hocamız Hakka Yürüdü - Prof. Dr. Atilla Çetin - Tarihçi
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan hocamız, Kasım 2012’nin son haftasında rahmeti rahmana kavuştu. Türk Dünyası böylece yetim kaldı. Türk Dünyasının ve Türk Milletinin başı sağ olsun.
Ömrünü Türk Dünyası ideali için tüketen, yüksek ideal sahibi Türk uluslarının birleşmesi, kalkınması, ilerlemesi yolunda harcayan bir gerçek Alperendi. Tıpkı İsmail Gaspıralı gibi yüksek idealler ve duygular içinde yaşadı.
Eğitim ve kültür birliğine çok mesai sarf etti. Asil, idealist, coşkulu, vatansever bir Türk evladı idi.
1979’da Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın gelişimini, yüksek ideallerini gerçekleştirmesini yakinen takip ettim ve gördüm. Ruhu şad olsun. Hastalığı döneminde bile Vakfının ve ideallerinin daima peşindeydi ve ısrarla takipçisiydi.
“Prof. Dr. Atilla Çetin üstadımız, Hayatı, Anıları ve Eserleri İzmit- 2005” adlı kitabımı daha önce göndermiş ve Tanıdığım erdemli insanlar bölümünde hocamızdan sitayişle ve gururla bahsetmiştim. Telefon ederek kitaba teşekkür etmişti.
Mayıs 2012’nin başında kız kardeşim ile Vakfa gitmiştim. Büyük salonda kendisini kardeşim ile ziyaret ettik. Epeydir görüşmemiştik. Sevindi. O gün salonda Saadet hanım ve birkaç zevat daha vardı.
Bu ziyaretimde bana “ Sen anne duası aldın, bende anne duası aldım, annem benden memnundu” dedi.
“Annem Ferhunde ve Kandıra Folkloru” adlı yazımı Türk Dünyası Tarih Dergisinde yayımlanmak üzere kendisine sundum. Yayına dizilmesi için havale yazısını yazarken kardeşim, hocamın ve benim fotoğrafımı çekti. Nereden bilirdim son hatıra fotoğrafı olacakmış. Bu iki fotoğrafı da yazımla birlikte sunuyorum.
Hayatım Kitabımda Turan Yazgan Hocamızı “ Tanıdığım erdemli insanlar arasında” şöyle anlatmışım; “Prof. Dr. Turan Yazgan’ı, 1979’da tanıdım. Milli duyguları çok yüksek, vatanına ve milletine son derece bağlı, erdemli bir insan olarak azmiyle, gayretiyle, çalışkanlığıyla, kurduğu vakıfla, Türk Dünyasını ve Orta Asya’yı kucakladı, yeniden ilmen fethetti. Kurduğu okullar, düzenlediği toplantılar, yayınladığı dergi ve kitaplarla bir nesil yetiştirdi. Hocamız modern çağın bir Alpereni, elinde ilim mızrağı ile Orta Asya’yı Türk illerini, diyarlarını tek başına feth etmeye, kucaklamaya çıkmış bir süvari gibi görürüm. O’nun başardıklarını bir devlet gerçekleştirebilir ancak. Türk Kültürünü her yönüyle kucakladı, araştırdı, nice yeni araştırmacılar yetiştirdi.” (age, s.45)
1979 yılından itibaren Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi’nde ve Ocak 1987’den itibaren aylık Türk Dünyası Tarih Dergisi’nde birçok araştırmalarım ve tarihi makalelerim yayınlandı.
2012’de Türk Dünyası Tarih Dergisi’nin 200. Sayısı ve 25. Yılı görkemli bir şekilde kutlandı. “11. Meşrutiyet Döneminde Arşivlerimize Ait Belgeler”, kitabım Vakıf yayınları arasında 1985’de yayınlandı.
Ankaravi Mehmet Efendi Medresesinde yerleşmiş olan Vakfın orta bahçesindeki cins cins çiçekler ve üstte gökyüzü her zaman insana huzur ve mutluluk verirdi. Çalışanlar daima güler yüzlü, kibar ve naziktiler. Başta Turan Hocamız olmak üzere hepsinde Türk’ün asil misafirperverliğini görürdük. Vakfın kapısı bütün dünya insanlarına açıktı. Yapılan sohbetler çok yüksek seviyede idi. Orada nice ünlü insanı ve büyük alimleri tanıdım. Sohbet ve düşüncelerinden istifade ettim.
Romanyalı ünlü Türkolog ve alim Gagavuz asıllı Prof. Mihail Guboğlu, genç yaşta kaybettiğimiz ünlü iktisatçı ve Türk Dünyasının sevdalısı Prof. Dr. Mehmet Eröz hocamız, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Kırım’ın mert ve yiğit evladı Türk Dünyasının yıldızı Mustafa Cemiloğlu, Prof. Dr. Faruk Sümer hocamızla, İdealist insan Necdet Sevinç, Prof. Dr. Ayhan Songar ile çok karşılaştım. Yüksek seviyeli tarih sohbetlerinden istifade ettim. Azerbaycan’dan , Kazakistan’dan, Kırgızistan’dan, Özbekistan’dan , Türkmenistan’dan gelmiş nice değerli ilim insanları, devlet adamları ve yüce sanatkarlar. .
Turan hocamızın Türk illerinde büyük saygısı ve itibarı vardı. Büyük insanların kendisine ne kadar hürmet ve muhabbet duyduklarını yakinen gördüm ve şahit oldum. Bu kendisinin haklı gururu idi.
Türk gelenek ve göreneklerine son derece bağlı idi. Ramazan aylarında Vakfın bahçesinde güzel iftarlar verirdi. Bayram ve Kandil akşamlarında gereken özen ve itina yerine getirilirdi.
Bir bayramda annem ve kız kardeşim ile bayramlaşmaya gitmiştim. Annem, bana ve kız kardeşime daima söylediği gibi “Doğru olun, dürüst olun, Allah doğruların yardımcısıdır. Doğru olan eğilebilir fakat kırılmaz.” Diyordu. Turan Hocamız bu öğüdü duydu. Birçok üniversite hocasının da bulunduğu hazır olanlara “Bir Türk annesinin öğüdünü dikkatle dinleyin” diyerek annemi takdir ve tahsin(1) etti. Bayramlaşmaya gelenlere annemin öğüdünü hatırlattı.
Türk Müziğine hizmet eden değerli birçok sanatkar vakfa gelirdi. Dr. Nevzat Atlığ, Serap Mutlu Akbulut, Fatih Salgar ve kardeşi, Bünyamin Aksungur, Rahmi Oruç Güvenç ve TÜMATA topluluğu.. Vakıf Nota Külliyatını da yayınlandı.
Türk illerinden Kazakistan’dan hediye gelmiş taze kımızı ilk kez bu Vakıfta içtim. Atalarımızın yüzyıllarca içtiği lezzetli şifalı bir içecekti. Hocamız sayesinde bana da içmek nasip oldu.
Bir iftar yemeğinde közde pişmiş patates ve çok lezzetli patlıcan kebabının lezzetini hala unutamam. Anadolu’nun közde pişmiş patates geleneğini de hocamız bize yaşatmıştı.
1991’de Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra, Azerbaycan müziğinin en seçkin sanatçıları hocamızın girişimi ile Türkiye’ye geldiler. Zeytinburnu Abdi İpekçi Kültür Merkezinde o kadar güzel o kadar görkemli, o kadar haşmetli bir Azerbaycan Müziği şöleni yapıldı ki, o türkülere, o mahıllara, o oyunlara mest olduk, hayran kaldık. Türk Dünyasının renk cümbüşü ne kadar hoştu. 21 yıl oldu hiç unutamam. Başarı Turan hocamızındı.
Turan Yazgan Hocamız insani birçok meziyetleri ile temayüz etmişti. Haluk(2) bir insandı. Yardımseverdi. Mükrim(3) bir insandı. Çalışanlarının sosyal haklarını daima korurdu. Vakfında her çalışan hemen sigorta ettirilirdi.
İlim insanlarını, Türk Dünyasına hizmet etmiş büyükleri, sanatkarları daima saygı ile anar, yüksek hatıralarını ve değerlerini dile getirir ve yad ederdi. İnsanlara karşı müşfikti. Allah’ın yarattığı bütün varlıklara şevkat ve muhabbet beslerdi.
Kendisini tanımaktan büyük bir gurur ve şeref duyuyorum. Anadolu insanının ve Türklüğün tevazu, alçak gönüllülük ve ağırbaşlılığı hakim karekteriydi.
Turan Yazgan Hocamızın ruhu şad ve mekanı cennet olsun. Türk Dünyasının ve sevenlerinin başı sağ olsun.
Tanrı Türk’ü korusun.
xxx
1 tahsin: Beğenmek, hoş addetmek
2 halûk: Temiz huylu, iyi ahlâklı.
3 mükrim: İkram eden. Ağırlayan. Lütf eden. Misafirsever
03 Mayıs 2012 Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı
03 Mayıs 2012 Prof. Dr. Turan Yazgan, Prof. Dr. Atilla Çetin
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.