Ulu Cami (Camikebir)-Şeyh Müeyyed Çeşmesi- Kadınlar Çarşısı-5
ŞEYH MÜEEYYED ÇEŞMESİ
Muzaffereddin Şeyh Müeyyed, 14. asırda yaşamış ve muhtemelen 1396'da ölmüştür. Kadı Burhaneddin'in Eratnalıların Kayseri'deki yönetimine son vererek idareyi ele almasından sonra, kendisi Sivas'ı başkent yapıp oraya çekildi. Kayseri'nin idaresini ise yeğeni Muzafferedin Şeyh Müeyyede bıraktı.
Şeyh Müeyyed, Kayseri'nin yönetiminde dayısıyla ters düştü. Bu topraklarda kendi idaresini kurmak istedi. Oğuzların Salur boyundan olan Kadı Burhaneddin ise, buna tepki gösterdi ve gelip Kayseri'yi İşgal etti. Bu işgal kırk günden fazla sürdü. Olaydan haberdar olan Kara Yülük Osman, gelip taraflar arasında anlaşma sağladı. Kadı Burhaneddin, yeğeni tarafından şehrin kendisine teslim edilmesine karşılık, onun hayatını bağışlayacaktı. Ancak, bu anlaşma bozuldu ve Kadı Burhaneddin Yeğeni Şeyh Müeyyed'i cezalandırarak idam ettirdi. Buraya defnedildi.
Kayseri de günümüze kadar gelen tek eseri halk arasında " Asmalı Çeşme'' olarak bilinen çeşmedir. Halen faaldır: Kapalı çarşının batı kapısının ağzındadır. Karşısında pamuk hanı vardır.
Kitabesinde şöyle denilmektedir:
'Kaynak olarak akan bu imareti, din ve dünyanın delili, adalet sahibi, devletle Sultan Ahmet, Saltanat günlerinde bina etti. Bu çeşme, sevilen emir, din ve devletin galiba diye bilinen Şeyh Müeyyed eliyle ortaya çıktı. Bu saltanat dostunun sadakatlarıdır.
Muzaffereddin Şeyh Müeyyed, Kadı Burhaneddin'in yeğeni olduğuna göre, bu da onun gibi doğma büyüme Kayserilidir. Ancak, burada Vali iken, saltanata kalkışması hem kendisinin, hem yeğeninin, hem de bu çevrenin bağımsızlığının sonu oldu. Çünkü Kara Yülük Osman , ahdini bozduğuna kızarak Kadı Burhanettinle savaş açtı. 1398 de onu yenerek öldürdü. Kadı Burhaneddin'in oğlu Zeynelabidin, babasının yerine getirildiyse de, çevredeki Akkoyunlu devletinin baskısından çekinerek, bu toprakları Osmanlı hakimiyetine devretti...
ULU CAMİ (CAMİKEBİR)
Kayseri il merkezinde Camii kebir Mahallesi’nde, Kapalı Çarşı’nın hemen yanında yer alan Ulu Cami, eski kayıtlarda Sultan Camisi olarak geçmektedir. Camiyi Kayseri’yi başkent yapan Danişmendlilerin üçüncü hükümdarı Melik Mehmet Gazi 1134-1143 yıllarında yaptırmıştır. Selçuklu hükümdarı I.Gıyaseddin Keyhüsrev’in emirlerinden Muzafferüddin Mahmud bin Yağıbasan 1205-1206 tarihinde onarmıştır. Bu onarımı belirten bir kitabe caminin kuzey yönündeki duvar üzerine yerleştirilmiştir.
Bu kitabe mermer üzerine sülüs yazı ile dört satırlık olup, mealen anlamı şöyledir:
“Bu camiyi, Kılıçaslan oğlu büyük sultan Keyhüsrev devrinde, Allah onun yardımını yüceltsin, h.602 (1205-1206) Yağıbasanoğlu Muzafferüddin Mahmud tarafından onarılmıştır.”Caminin kuzey kapısı üzerindeki bir kitabeden öğrenildiğine göre; h.1126 ( 1714 ) yılındaki depremden kısmen yıkılmış ve Matbah ve Sur Emini Halil Efendi tarafından 1722-1723 yılında tamir edilmiştir.
Bu kitabe sülüs yazılı olup mealen anlamı şöyledir:
“Yalnız matbah emini değil, Sultan suru eminidir de. Malının çoğunu hayra yöneltmek herkesçe malum itiyadı, o temiz müstesna kişi cümle alemin Halili’dir, dostudur. Ser ve azadır. Hayrın gül bahçesi denilse lâyıktır. Arşı asa olan bu ibadet yeri zelzeleden yıkık halde iken en iyi onarımla bu harabe binayı yepyeni yaptı. Güzel kubbesinin üst örtüsü yıkılmıştı. Yine eski şekil üzere binası ortaya çıktı. Yüce Kâbe’nin nuru Mescidi Mevlâ Ona göstermesin imar edilmiş bu eve şöyle bir yeni tarih yazılsın; Halil’in Ulu Camisi’nin binası Kâbe gibi oldu”.
Ulu Cami bunun dışında birkaç onarım daha geçirmiştir. Caminin içerisinde mihrap içindeki kitabeden Salih Paşa tarafından h.1230’da (1814) onarıldığı öğrenilmektedir. Ayrıca caminin mihrap tarafındaki kubbenin doğu kısmında 1856 yılında bir kez daha onarıldığını belirten bir başka kitabe daha bulunmaktadır.
Ulu Cami dikdörtgen planlı olup, 1750 m2’lik bir yer kaplamaktadır. Cami Selçuklu ve Danişmendli Ulu Cami plan tipinin erken örneklerinden birisidir. İbadet mekanı 47.45x27.00 m. ölçüsündedir. Caminin üzeri 12 kemer ayağının taşıdığı düz bir çatı ile örtülüdür. Biri mihrap önünde, diğeri de ortada olmak üzere taş kaplamalı iki kubbesi bulunmaktadır. Yarım yuvarlak olan mihrabı çeşitli motiflerle bezenmiştir. Ayrıca ağaç minberi Anadolu Selçukluları döneminde yaygın olan taklit kündekâri tekniğinde yapılmıştır. İki katlı olan minberin kapısında ortada altı köşeli bir yıldız, geometrik desenler ve Rumiler, kıvrık dallarla bezelidir. Ayrıca Kuran’dan alınma ayetler minber üzerine yazılmıştır. İbadet mekanı mihrap duvarına dik olarak sıralanmış 30 sütunla sekiz sahna ayrılmıştır. Bu sütun ve sütun başlıklarının çoğu Roma ve Bizans yapılarından toplanmıştır.
Caminin batısında sekizgen bir taban üzerinde kalın silindirik gövdeli tek şerefeli minaresi bulunmaktadır. Bu minare mozaik tuğlalarla yapılmıştır
ÇARŞI
Kadınlar Çarşısı Heykeli
Kurtuluş Savaşında Kayseri' li anaların " Ben Şehit Anasıyım. Diğer Askerler de benim evladımdır. Kızımın Çeyizinden Şu Esvapları Çam Sakızı Çoban Armağanı Olarak Vereceğim. " diyerek başlattığı ve Diğer Türk Analarının da Destek Verdiği Kampanya İle elde edilen gelir ile Milli Mücadeleye Cephane alınarak Cepheye Bizzat Kadınlar Tarafından Sevkiyatının Başlatıldığı Kutsal Bir Mekan Olan Kayseri Kadınlar Çarşısının Temsili Heykeli.
KILNAMAZ İŞHANI
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.