Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

23Ağu/24Kapalı

ŞEHİRCİLİKTE HİÇ BAŞARILI DEĞİLİZ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ŞEHİRCİLİKTE HİÇ BAŞARILI DEĞİLİZ - Ruhittin SÖNMEZ
Türkiye Cumhuriyeti döneminde en başarısız olduğumuz alan bana göre şehirciliktir.
Türkiye, emsali ve daha gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında, son derece kötü şehirleşmiş bir ülke.
Herhangi bir yurtdışı gezisinden dönen Türk vatandaşlarının daha Türkiye’ye ayak basar basmaz veya
uçakta ise havadan baktığında ilk gördüğü manzaradan rahatsız olduğunu bilirsiniz.
Düzensiz yerleşen binalar, yan yana bloklarda farklı yükseklikler, dış görünüşte uyumsuzluklar, çatılarda,
balkonlarda görüntü kirlilikleri oluşturan anten vb fazlalıklar, yeşil alan azlığı, yetersiz yollar, yollara park
etmiş araçlar, trafik sıkışıklığı gibi olumsuzluklar hemen dikkatimizi çeker.
Bu işleri düzenlesin diye yıllardan beri T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı diye bir kurum olan bir ülkede
şehirlerimizin bu kadar kötü düzenlenmiş olmasına şaşırabiliriz.
Bu bakanlık adı Nafia Vekaleti, Bayındırlık Bakanlığı, İmar ve İskan Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı
ve nihayet Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak Cumhuriyet tarihi boyunca görev yaptı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vizyonunu, “Yaşanabilir çevre, afetlere hazır kimlikli ve akıllı şehirler” olarak tanımlamış.
Misyonunu da “Sürdürülebilir çevre ile uyumlu hayat kalitesi yüksek şehirler ve yerleşmeler oluşturmak
üzere; planlama, yapım, dönüşüm ve çevre yönetimine ilişkin iş ve işlemleri düzenleyici, denetleyici, katılımcı ve çözüm odaklı bir anlayışla yapmak” olarak tarif etmiş.
Ama sonuç ortada.
Özal öncesi Türkiye’de her şey merkezi idare tarafından Ankara’da planlanırken, Özal’dan sonra yerel yönetimler güçlendirildi. İmar, planlama, denetleme ve bazı vergileri tahsil etme yetkileri Belediyelere verildi.
Ama bu defa da küçük rantlarda yerel, büyük rantlarda Ankara’daki siyasetçilerin müdahalesi hiç bitmedi.
Bu sözümün en açık delili, 25 Aralık 2013’te Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın bakanlıktan
ve milletvekilliğinden istifa ederken yaptığı itirafıdır:
“Soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan’ın
(R.T. Erdoğan’ın) onayıyla yapıldı.”
Şehirlerimiz kocaman beton yığınlarıyla doldu. Boş alanlar talan edildi. Afetlerde toplanılacak boş arsa dahi
bırakılmadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu sözü İstanbul için söyledi ama bütün şehirlerimiz için söylenmiş sayabiliriz:
“Biz bu şehre ihanet ettik, bundan ben de sorumluyum.”
Gerçekten şehirlerimizin kıymetini bilemedik, şehirlerimize ihanet ettik.
Şehirlerimiz yaşanabilir bir çevreye sahip değil, afetlere hazırlıklı değil.
Şehirlerimiz hayat kalitesi yüksek olmayan, kimliksiz ve kişiliksiz yerleşmeler durumunda.

*******************************

İMAR PLANLARI İLE SERVET TRANSFERİ
Rubil Gökdemir arkadaşımız hesaplamıştı. 2003-2018 arasında sadece İstanbul’da 76 adet markalı inşaat
projeleri sahiplerine kazandırılan servet dudak uçuklatan boyutta idi.
“Son 15 yılda sadece İstanbul’da imar planlarında Belediye, TOKİ ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca
yapılan değişiklik ve ‘emsal artışları’ ile 76 adet markalı inşaat projesi sahiplerine 12 milyon 400 m2 daha
fazla inşaat yapma izni verilerek, toplam 240 MİLYAR TL (2018 dolar kuru ortalamasına göre 50 MİLYAR
DOLAR) haksız kazanç transferi yapıldığı anlaşılmıştır.”
(Bu rakamlar bugün güncellenmiş olsa ve Türkiye genelinde birilerine aktarılan rantın boyutu görülse,
ülkemizdeki milyonlarca kişinin açlık ve yoksulluk içinde olmasının sebeplerini daha iyi anlarız.)

Hadi bu servet transferi sağlandı. Bunun karşılığında yaşanabilir, içinde sağlıklı, huzurlu, mutlu olabildiğimiz
şehirler yaratabilselerdi.

*******************************

KÖTÜ ŞEHİRLEŞMENİN AĞIR MALİYETİ
Kötü şehirleşmenin başka maliyetleri de var. İnş. Müh. Halim Küçükali “Türk ekonomisinin en büyük kara
deliği belediyelerdir” başlıklı bir yazıda bu maliyeti değerlendirmiş:
Nispeten doğru ve düzgün şehirleşme örneği olan (Ataköy ve Eryaman gibi) az sayıda semtlerimiz var. Buna
karşılık çok sayıda plansız, denetimsiz, çarpık şehirleşme örneği olan semtlerimiz mevcut.
Bunların hepsinin de gelir kaynakları arasında emlak vergisi ve çöp vergisi önemli yer tutuyor. Ancak,
“Çarpık ŞEHİRLEŞMENİN yoğun olduğu semtlerden toplanan paralar YETMİYOR, planlı semtlerden
toplanan paralar üzerine ekleniyor, hatta onlar da yetmiyor, belediyeler YENİ İNŞAAT RUHSATLARI vererek
bu AÇIĞI kapatmaya çalışıyor. Tabii ki bu yöntem de problemi ÇÖZMÜYOR, var olan problemlerin üzerine
daha FAZLA YÜK daha getiriyor ve daha da karmaşık hale sokuyor.”
“Bu çarpık şehirleri ıslah etmek için harcanan ve harcanacak paralar ile eski konutlardaki ISI KAYBINI,
sağlıksız koşullarda yaşayan vatandaşlarımızın SAĞLIK harcamalarını, trafikte harcanan zamanı ve fazladan
tüketilmek zorunda kalınan AKARYAKIT gibi savurganlıkları da üst üste koyarsanız” müthiş bir ekonomik kayıp ortaya çıktığını görürsünüz.
Halim Küçükali bu şekilde oluşan yıllık kaybın 35 milyar dolar mertebesinde olduğunu söyleyerek, dehşet
bir tespitte bulunuyor:
“Bizim çarpık şehirlerimiz; Dünya petrol, doğalgaz sektörünün iyi bir pazarıdır.
Dünya ilaç sektörünün iyi bir pazarıdır.
Dünya uyuşturucu, alkol sektörünün iyi bir pazarıdır. Suç örgütlerinin yaşam alanıdır.
Yerel siyaset ağalarının GEÇİM kaynağıdır. İktidarların UCUZ oy deposudur.
Onun için bu alanların düzelmesi kimsenin işine gelmez.”
****

05.11.2018’de yazdığım bu yazının güncelliğini koruyor olması çok acı. Şehircilikte ne kadar ilkel bir zihniyetle yönetildiğimizi 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerin asrın felaketine dönmesiyle anladık. Gördük ki yeni yapılan binalarımızın bile çoğu deprem dirençli değilmiş.
Bütün bunlara ilaveten köyden şehire göçlerle köyleri boşalttılar, şehirleri kalabalıklaştırdılar. Tarım ve
hayvancılığı bitirdiler. Yetmedi, milyonlarca sığınmacı ve kaçakla büyük şehirlerimizi doldurdular, şehirleri
yaşanmaz hale getirdiler.
Anlaşılan şehircilik açısından da sınıfta kalmaya devam edeceğiz.

22 Ağustos 2024

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Üzgünüz, yorum formu şu anda kapalı.

Geri izleme yok.