CUMHURBAŞKANI ÖNGÖRÜLEMEZ BİRİ AMA KİMİN İÇİN? – Ruhittin SÖNMEZ
CUMHURBAŞKANI ÖNGÖRÜLEMEZ BİRİ AMA KİMİN İÇİN? - Ruhittin SÖNMEZ
2020’de ABD Başkanı Trump ikinci defa başkan seçilemedi, o zaman 77 yaşında olan Biden karşısında kaybetti. Bunun sebebini analiz ettiğim yazımda temel sebeplerden birini şöyle açıklamıştım:
Trump öngörülemez bir Başkan oldu. Bugün yaptıklarını yarın tam tersini yapabileceği, bugün övdüğünü yarın yerin dibine geçirebileceği görülen bu başkan, bazılarına göre “dengesiz”, bazılarına göre “deli” sıfatlarını hak ediyordu.
Trump devletin kurumsal yapısı ile çalışmayı sevmeyen, çoğu zaman kuralları hiçe sayan bir “Başkan” idi.
Devleti yöneten kişinin öngörülemez bir yönetim tarzı içinde olması ABD vatandaşlarını tedirgin etti.
ABD seçmeni bir macera dönemi yaşamak istemedi, öngörülebilir olanı tercih etti. Devletin kurumlarının çalışması ve kuralların herkese uygulandığı bir sistemi istediğini gösterdi. O zaman 77 yaşında olan Biden’ı seçti.
Ancak bu yıl Kasım ayında yapılacak seçimde tekrar yarışacak olan adaylardan Biden 81 yaşında ve çeşitli sağlık sorunları yaşıyor. Bu defa Biden için de ülkeyi yönetip yönetemeyeceği yönünden bir belirsizlik ve öngörülemezlik söz konusu. Bu bakımdan Biden’ın adaylıktan çekilmesi için baskı oluşturma gayretleri var. Bu çalışmalar bir sonuç verecek mi, henüz belli değil.
2024 seçimi için de koskoca ABD’de bir “deli” ile bir “bunak” adaydan başkasının ortaya çıkamamış olması ilginç. (Bunlar benim taktığım sıfatlar değil.)
ABD’de en sert şekilde kuvvetler ayrılığı uygulanıyor. Kurumlar çok güçlüdür. Kurumlar ve medyanın
kuralların uygulanmamasına karşı direnci yüksektir.
Başkan’ın ABD’yi yüksek riske sokacak “delice” işler yapmasına karşı sistem etkili bir sigortaya sahip
olduğu gibi Başkan’ın hastalanması, yönetemez hale gelmesi veya ölmesi halinde sistemin aksamadan
çalışmasını sağlayacak mekanizmalar devreye girecektir.
Böyle olduğu halde ABD seçmeninin daha öngörülebilir seçeneği tercih etmeye çalışacağını sanıyorum.
*******************************
ERDOĞAN YÖNETİMİ ÖNGÖRÜLEBİLİR Mİ?
Sosyal medyada, Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın sadece Suriye ve Esed/ Esat hakkında son 12 yılda söylediği çelişkili sözlerinin videolarını bir arada veren bir paylaşıma rastladım. Kardeşim Esat’tan Katil Esed’e ve son günlerde Sayın Esed’e evrilen söylemlerindeki
keskin zıtlıklar bazıları için şaşırtıcı ve öngörülemez davranışlar olarak kabul edilecektir.
Ama tıpkı “Katil ve darbeci” diye suçladığı BAE, Suudi Arabistan, Mısır devlet başkanlarıyla sıcak görüşmeler yaptığında olduğu gibi, bu U dönüşünü de şaşırtıcı bulmayanlar da olacaktır.
Erdoğan ve AKP’nin 22 yıllık iktidarında başka alanlarda da keskin politika değişiklikleri oldu.
AKP iktidarının ilk bölümünde AB üyesi olma hedefi, hak ve özgürlükleri artırıcı hukuk reformları, komşularla sıfır sorun politikası, PKK ile müzakere ve çözüm süreci, Fetö işbirliği ile yargının ve kritik devlet makamlarının Fetö’ye teslim edilmesi süreçlerini yaşadık.
AKP iktidarının ikinci bölümünde ise bu politikaların tam tersini uygulamaya çalıştılar. AKP ve küçük ortağı MHP’nin programlarında yer almayan Cumhurbaşkanlığı Sistemi getirildi.
Parlamenter sistem yerine getirilen bu yeni sistemde tek imzalı bir kararname ile en büyük değişiklikler yapılabilir hale geldi.
TBMM büyük ölçüde işlevini kaybetti. Yüksek yargı üyelerini, T.C. Merkez Bankası, TÜİK, EPDK gibi bağımsız olması gereken kurumların başkan ve yöneticileri “söz dinlemediğinde” bir kararname ile değiştirilmeye başlandı.
“Kuvvetler Ayrılığı” yerine “Kuvvetler Birliği”ne doğru bir değişim oldu. Cumhurbaşkanının iradesini yani Yürütmeyi” dengeleyecek ve denetleyecek mekanizma kalmadı.
Bütün bunlar, bırakın tahmin etmek, önceden hayal dahi edemeyeceğimiz şeylerdi.
Hem iç politikada ve hem de dış politikada böylesine zikzaklar çizmemiz sebebiyle yani öngörülemezlik
riski üstlenen Türkiye ciddi kayıplar yaşadı, yaşamaya devam ediyor.
Mesela Merkez Bankası Başkanı ve Ekonomi Bakanının yönettiği “enflasyonla mücadele” politikasının devam edip etmeyeceği bile öngörülemez bir durum. Böyle olunca yatırımcılar ve vatandaşlar “yarın Mehmet Şimşek bakanlıktan alınırsa” ihtimalini gözetmek zorundalar.
******************************
DIŞ GÜÇLER İÇİN DE ÖNGÖRÜLEMEZ Mİ?
Türk vatandaşları olarak, Erdoğan ve ekibinin öngöremediğimiz politik tavırlarıyla yönetilmekteyiz.
Erdoğan ve AKP yönetiminin bugün uyguladığı politikaların tam tersini uygulamayacağını hiç kimse garanti edemiyor.
Yani bizi yönetenler, bizim için, “öngörülemez politik tavırlar” içindeler.
Ama “dış güçler” dediğimiz ABD/AB, Rusya ve uluslararası sermaye gibi dünya siyasetinde belirleyici olan “dış güçler” için T.C. yönetimi öngörülemez midir?
Bu konuda kanaatim şudur ki, “dış güçler” Erdoğan’ı çok iyi tanıyorlar, onlar için Erdoğan öngörülemez bir muhatap değildir.
Casus oldukları iddiası ile yargılanan ABD’li papaz ile Alman gazetecinin ülkelerine verilmesi gibi;
Libya’da, Mavi Vatan’da attığımız geri adımlar gibi olaylarla bu devletler ikna güçlerini göstermediler mi?
İç politika ve ekonomide, Erdoğan ve yönetiminin “öngörülemez tavrı” sebebiyle Türk vatandaşlarının
yaşadığı ekonomik, sosyal sıkıntılar ve hukuksuzluklar dış güçlerin umurunda değildir.
Çünkü “dış güçler” için, Türkiye’yi yönetenlerin, büyük güçlerin yazdığı senaryolar içinde, onların öngördüğü çerçevede kalması kafidir.
Bu açıdan bakınca “dış güçler” bakımından Türkiye’yi yönetenler öngörülemez değildir. Hatta her tepkisi öngördükleri davranışlardır.
Erdoğan’ın “Sayın Esad’a her an davet çıkarabiliriz” demesi de Onlar açısından öngörülebilir hatta bilinen bir tutumdur. Türkiye ve Suriye ilişkisi, ABD ve Rusya’nın belirlediği güç dengesini bozmayacak kapsamda gelişecektir. (Rusya her iki devlet başkanını yönlendirmese bu görüşme olabilir mi? ABD Rusya’nın bu hamlesini öngörmemiş olabilir mi?)
Bu bakımdan “dış güçler” Türkiye’yi AKP’nin yönetmesinden hiç rahatsız değillerdir.
11 Temmuz 2024