Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

18Mar/24Kapalı

İbadet… – Raif KANDEMİR

İbadet… - Raif KANDEMİR

raif kandmirSöze kestirmeden gireyim.

Din, dindar, dinci, din tüccarı, dinsiz, din dostu, din düşmanı… Say sayabildiğin kadar.

Peki bunlar  ne zamandan beri gündemde bu derece önemli yer tutuyor? Yahut  da bu Akım; ne zaman, kimin, kimlerin zamanında başladı ve bu günlere geldi. İşte  bak burası önemli.

Fazla geriler  gitmeye  gerek yok. Son yirmi yıla   bakarsak;

Din, insanlarımızın özel hayatında ve siyaset  hayatında, işine gelenin işine geldiği gibi  anlatılıp kullanılmaya  başladı.

Daha  çok dindar nesiller yetiştirme çalışmaları ağırlık kazandı.

Topluca  muhafazakar  olarak adlandırılan,  tayin edicilerin  düşünce  ve tercihlerine  göre inançlı insanlar  mevki ve hak ettikleri (!) makamlara  geldiler.

Ülkede işler, görünürde  Din  esas alınarak doğrulukla yürütülüyor.

Memleket, alnı secde gören insanlar sayesinde olması gereken yolda ilerliyor.

İslam’a bağlı gençlik yetiştiriliyor.

Eğitimde dini ağırlığa  önem veriliyor…

Efendim bunların hepsi boş laflar. Söylemeye dilim varmıyor ama, bütün bunlar  mukaddes inancımızı kullanarak, idareye hakim olmak. Dünya  malına  konmak için yapılan işlerin  örtüsü…

Yukarıda sıraladığımız başlıklardan sadece din  insanlarımızın hayatında önemli bir yer tutmaya  başladı  başlığını irdeleyecek olursak,  aynı zamanda  diğerlerinin de  cevabı verilmiş olur.

Denilenin aksine gençler arasında  “Deizm”  hızlı yayılıyor.(Deizm veya yaradancılık, din, peygamber veya vahiy aracı olmaksızın bireyin akıl, gözlem, sezgi gibi yollarla Tanrı'nın varlığına inanmasına dayalı bir felsefi görüştür) Bu konuda  zaman zaman  gençlerle yaptığım görüşmelerde  dinimize inanmaları yolundaki  söylemlerime, gençler şöyle bir soru ile cevap verdiler.  Hangi dine ?

Ne demek  tabi ki İslam dinine.

Tamam da  o kadar çok din var ki, hangisine?

Olur mu öyle şey.  Din tekdir. O da İslam’dır.

Her bir tarikat, her bir cemaat  ayrı bir din. Hatta o kadar ki neredeyse birbirlerini dinsiz ilan edecekler.  Hangisi doğru? Hangisine inanalım?

Gördünüz mü başımıza geleni.

İşaret istiyorsanız onu da  göstereyim. Vakit namazların da bir yana  bıraktım. Sadece Cuma namazı cemaatinden söz edeceğim. Dini referans gösterenlerin dediklerinin aksine, dinin ne hale geldiğini göreceksiniz.

45 yıldır namazlarımı aynı camide kılarım.

Evvelce Cuma namazlarında caminin üç katı da  dolardı. Caminin kocaman avlusunda namaza duracak yer bulunamazdı. Cemaat  caminin önünden geçen caddelere  seccadeler, kartonlar, kağıtlar serer namaza dururdu. Adeta  trafik aksardı.

Evvelden  camide yer  bulabilmek için  ezan okunmadan  en az 20-25  dakika önce gider zor yer bulurduk. Peki aynı camide cemaatin  bu günkü  durumu şimdi ne alemde? Söyleyeyim. Cami’nin yarısı  boş.

Şimdi ezana bir iki dakika kala veyahut da ezan okunurken gidiyoruz. Rahatlıkla  yer bulabiliyor hatta yer seçiyoruz. Neden? Çünkü cemaat gözle görülür biçimde ve önemli ölçüde azaldı.

Bütün bunlara kim, kimler sebep oldu dersiniz?

Cemaat  mi?

Diyanet mi? Din görevlileri mi ? 

Din referanslı seçilmiş yöneticiler  mi? Din referansıyla  atanmış görevliler mi?

Rabbim Ku’an ile müjdeleyip indirdiği dinimizi  hurafecilerden, istismarcılardan korusun  inşallah…

https://www.kocaeligazetesi.com.tr/makale/19543498/raif-kandemir/ibadet

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Üzgünüz, yorum formu şu anda kapalı.

Geri izleme yok.