Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

23Kas/230

Son Yüzyılın Büyük Türkçüsü Prof. Dr. Turan YAZGAN Hocamızı sonsuzluğa yürüyüşünün 11. yıl dönümünde saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz.

402642185_817557130380845_3614176923851387201_n

Türk Dünyası’nın "dilde, fikirde, işte birlik" ülküsünü gerçekleştirmek için kurduğu Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı aracılığıyla Türk ülkelerinin her noktasına ulaşıp açtığı eğitim, bilim, kültür kurumları aracılığıyla Türk Dünyası’yla ilgili bütün ilk buluşmaları ve ilişkileri gerçekleştiren, Türk Birliği yolunda oluşan tüm kurumların temel fikirlerini oluşturup bu yöndeki girişimleri yön veren, Türklüğün çağımızdaki Bilge Öncüsü.

Son Yüzyılın Büyük Türkçüsü Prof. Dr. Turan YAZGAN Hocamızı sonsuzluğa yürüyüşünün 11. yıl dönümünde saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz.

Ruhu şad olsun…

ADANMIŞLIK, KÜLTÜR VE BİLGİ BİRİKİMİ - Ruhittin SÖNMEZ

Isparta’nın Eğirdir ilçesinde doğmuş sıradan bir halk çocuğu nasıl oldu da bütün Türk Dünyasında tanınan ve saygı duyulan bir bilge kişi olabildi?

Elbette sıradan bir Anadolu çocuğu olarak, Turan Yazgan da Cumhuriyetin bütün insanlarımıza bahşettiği imkânlarla belli tahsil kademelerini geçebilirdi. DPT gibi kamu kurumlarında çalışabilir, İktisat Fakültesi gibi bir eğitim kurumunda akademik kariyer yapabilir, Prof. Dr. Unvanını da alabilirdi. Fakat bunlar O’nu sıra dışı, olağanüstü bir kişi yapmaya yetmezdi.

Prof. Dr. Turan Yazgan’ı “Türk Dünyasının aksakalı / bilge kişisi” yapan en önemli özellikleri neydi?

Sıradan bir akademisyen olsa, “bu işler beni aşar, bir profesör olarak benim elimden ne gelir ki?” diye düşünebilir; risksiz, konforlu bir huzur adasında mutlu yaşayabilirdi. Ama o böyle biri değildi.

Hiç şüphesiz bu türlü adamların birinci vasfı inanç, sevda, dava gibi yüksek voltajlı bir enerji kaynağını ruhlarında taşımasıdır.

Turan Yazgan Hoca da, Türklük ve Türklüğe değer katan her şeye sevdalı bir dava adamı idi.

Dava adamlarının başarılı olmasının kaynağı, kendisini tamamen davasına adamasıdır. Adanmışlık ruhu Turan Hoca’nın da en belirgin vasfı idi.

"Hayatını Türklüğe, Türk dünyasına ve Türk'e dair her şeye vakfeden" bir gönül ve eylem adamı idi.

“Ömrünü Türk Dünyası’nın ‘DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİĞİ’ne adamıştı.”

“Türk Dünyası’nın birliği, dirliği ve gelişmesi yolunda dünden yarına çok kıymetli aydınlık fikirler üretip akılcı çözüm yolları göstermiş” bir fikir ve ülkü devi idi.

********************************

TURAN YAZGAN HOCA’NIN HİZMETLERİ

Prof. Dr Turan Yazgan’ın “Türk Dünyası mensuplarının birbirini bilmesi, gençlerin eğitilmesi ve lehçeler arasındaki farkların giderilip ortak anlaşma lisanına kavuşulması için” koyduğu hedefler ve uğruna yaptıkları inanılmazdır.

1980’de kurduğu Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’yla yüksek düzeyde hizmetleri gerçekleştirdi.

Sovyetlerin dağılma sürecinde Türk Dünyası’nın birbirinin her alanda farkına varması için, ilmi, kültürel ve sosyal alanda ilk buluşmaları gerçekleştirdi.<

1990 yılı Ağustos ayında daha SSCB yıkılmamışken, İstanbul’dan Azerbaycan’a ilk direkt uçuşla 170 civarında seçkin aydını Azerbaycanlı soydaşlarımızla buluşturdu. Hemen arkasından yine aynı miktar seçkin insanımızı Özbekistanlı ve Azerbaycanlı kardeşlerimizle buluşturdu.

Özbekistan ve Azerbaycan seyahatine İzmit’ten ben ve Sayın Meral Akşener de katılmıştık. Hem bizlerin ve hem de bizleri bekleyen soydaşlarımızın heyecanlarına şahit oldum. Bu seyahatte 80 yıllık hasretin susuzluğu ile kavuşmanın coşkusunu yaşamış olmayı hayatımın önemli şanslarından biri olarak görürüm.

Beraber seyahat ettiğimiz kadro içinde dengeli bir sayıda yazarlar, şairler, bilim adamları, siyasetçiler, dernek - sendika yöneticileri, bürokratlar ve iş adamları bulunuyordu. Turan Hoca Türk milliyetçilerinin aydın kesiminin omurgasını teşkil eden bu kadro ile Gaspıralı İsmail Bey’in “Dilde, Fikirde, İş’te Birlik” ilkesinin hayata geçmesi için ilk temelleri atmıştı.

Bu ekibin içinde olmak, Bahtiyar Vahapzade ile Ebulfez Elçibey’le yan yana oturup sohbet etmek büyük şans değil midir?

****

Turan Hoca kurduğu Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı ile Türk Dünyası’nda kurduğu fakülte, bölüm ve liselerle on binlerce çocuğumuzun ve gencimizin Türklük bilinciyle çağdaş eğitim almasını sağladı. 300 civarında ilmi eser, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi ve Akademik Bakış dergileriyle Türklüğün bilimsel hafızasını kayıt altına almak” gibi müthiş işler yaptı…

Prof. Dr. Mustafa Erkal’ın ifade ettiği gibi, “Prof. Dr. Yazgan’ın başında bulunduğu Vakıf ve Kuruluşlar aslında Devletin yapması gereken önemli kamu hizmetlerini yerine getirmektedir. Ancak, bu çapta hizmet veren bir Vakfın Devlet tarafından yeterince desteklendiği söylenemez.”

********************************

İKİ EBEDİ DOST: NEVZAT ATLIĞ VE TURAN YAZGAN

Turan Hoca’nın “ihtisas alanı genelde “Sosyal Siyaset” özelde “Sosyal Güvenlik ve Çalışma Hayatı” idi. Ancak, sadece ihtisas alanıyla sınırlı kalmamıştı. Yakından tanıyanların vurguladığı gibi, O çok yönlü bir kültür adamı idi.

En büyük hedefi Türk Dünyasında alfabe birliğinin sağlanmasıydı. Heba edilen yıllar için üzüntü ve öfkesini ifade ediyordu.

Türk Dili ve Türk Müziği’ni Türk Dünyasını birleştirecek, işbirliğine sevk edecek en önemli kültür unsurları olarak görüyordu.

Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı bu yüzden Turan Hoca’nın sonsuzluğa yürüyüşünün 7. Yılında; 30 Kasım’da yaptığı anma programına, O’nun kültürümüze bakışını yansıtan, bir bölüm ekledi:

“Türk müziğinin korunması ve gelişmesine yüksek hizmetleri olan devlet sanatçısı, Prof. Dr. Nevzat Atlığ’a ‘Türk Dünyası Turan Yazgan Büyük Ödülü’nü takdim etti.

Nevzat Atlığ Klasik Türk Müziğine yeni bir soluk aldıran, Musiki mirasımızın unutulmadan, bozulmadan geleceğe taşınmasında muhteşem hizmetler yapmış, hayatını bu davaya adamış büyük bir sanatçıdır.

Nevzat Atlığ’ın kurduğu Devlet Korosu, hazırladığı nota arşivinin basılması ve klasik eserlerin ses kayıtlarının alınarak CD’lere basılması kültürümüze müthiş hizmetleridir. Ancak Kültür Bakanlığının yapması gereken notaların baskısı ve ses kayıtlarını bakanlık yapmayınca, Atlığ’ın “ezeli ve ebedi dostu” Turan Yazgan bu işin üstesinden gelmiştir.

Törende Turan Hoca’yı anlatan Yağmur Tunalı, “Turan Yazgan’ın adanmışlık ruhu yanında geniş kültürü olmasaydı bu kadar büyük işleri yapamazdı” dedi.

Yağmur Tunalı’nın anlattığına göre, yukarıda bahsettiğim ilk Azerbaycan seyahatinde Ebulfez Elçibey ile buluşan Turan Hoca ve yanındakiler paçalarını sıvayarak gece Hazar Denizi’nde yürürler. Herkes çıktıktan sonra iki ülkü devi Hazar’ın içinde dakikalarca gözyaşlarıyla birbirlerine bakarlar. Sonra 40 dakika kadar karşılıklı şiirleşirler.

İzleyenler Turan Hoca’nın ve Elçibey’in onlarca şiiri ezberden okuyacak kadar geniş kültürüne şahit olurlar.

“Türk milliyetçisi veya Türkçü nasıl olunur?” diye soran olursa, cevaplarımdan biri “Turan Yazgan’ı örnek alın” olur.

02.12.2019

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Kategori: Mesaj Yorum gönder.
Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.