Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

16Eki/230

Sanatını, doğayla buluşturan şair: Erdem Arcan – Vildan YILDIZ

whatsapp-image-2022-08-11-at-153010-1660227534

Sanatını, doğayla buluşturan şair: Erdem Arcan – Vildan YILDIZ

Erdem Arcan fotoğrafı ve şiiri birbirinden ayırmayan bir doğa sanatçısı. Doğa benim için sanat atölyesi diyen, sanatına ve kentine bağlı tutkulu bir şair. O, hayatını Doğa ve Ben diye tanımlıyor. Röportaj: Vildan Yıldız

-Erdem Arcan kimdir? Biraz bahseder misiniz?

İzmit doğumluyum. İzmit Lisesi mezunuyum. Daha sonra Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü’nü ardından aynı üniversitenin iktisat fakültesi uluslararası ilişkiler bölümünü bitirdim. Yerel basında, sanata dair yazılar yazdım. Benim birbirinden ayıramadığım iki sanatım var. Biri fotoğraf, diğeri şiir. Fotoğraf çalışmalarımı Kocaeli Fotoğraf Sanatı Derneği'nde sürdürüyorum. Fotoğrafla ilgili açtığım sergiler, okullarda yaptığım sunum, söyleyişler var. Çektiğim fotoğrafları da Kocaeli'deki ve Türkiye'nin çeşitli illerindeki fotoğraf severlerle buluşturmaya çalışıyorum. Şiir çalışmalarımı Aydili Sanat Derneği'nde yapıyorum. Şiiri lise yıllarında tanıdım. Şiirlerim çeşitli yerel ve ulusal dergilerde yayınlandı. Saklambaç Bahçesi adlı şiir kitabım var.

-İçinizde hep bir yerlerde üretme aşkı yatıyor bunun farkındayım. Bu da sanırım doğaya olan tutkunuzdan kaynaklanıyor. Doğru mu?

Doğa benim için bir yaşam biçimi. Ben ürettiklerimin birçoğunu bu kentte üretiyorum ve birçoğunu da doğada üretiyorum. Kendimi doğa aktivisti olarak görüyorum. Zaman buldukça kendimi doğaya atıyorum.

DOĞA BENİM İÇİN SANAT ATÖLYESİ

-Sizi şair kimliğinizle tanıyordum ama daha sonra hakkınızda araştırma yaparken fotoğrafçı kimliğinizi de öğrendim. Fotoğraf sizin için ne ifade ediyor?

Fotoğraf benim için belgelemek demek. Yaşadığım dönemi belgelemek adına benim için çok değerli. Daha çok çektiğim fotoğraflar doğada çektiğim fotoğraflar. Bir anlamda doğada çektiğim fotoğraflarla, doğanın yazmış olduğu hikayeleri fotoğraf severlerle buluşturmaya çalışıyorum. Bence doğa bir sanat atölyesi. Çok heybetli bir açık hava müzesi. Orada doğayla iletişime girerek doğanın üretmiş olduğu sanatı izleyicilerle buluşturuyorum. Doğada daha çok soyut fotoğraflar çekiyorum. Ama tabii bir de Balkanlar aşığıyım. Zaman buldukça yılda bir veya iki sefer Balkanlar'a giderim. Balkanlar'da yaşayan Türkiye diye bir fotoğraf portfolyom da var. Orada Türklerin yoğun yaşadığı, kimsenin ulaşamayacağı dağ köylerinde, oradaki yaşamı çekmeyi de çok seviyorum.

-Duyduğuma ve araştırmalarıma göre kurumuş yaprakların ve taşların üzerine resimler çiziyormuşsunuz. Aynı zamanda çizime de ilgi duyuyorsunuz sanırım. Doğru mu?

Yapraklar benim için çok önemli. Sonbaharı çok seviyorum. Sonbaharda o renk cümbüşü benim için çok değerli. Kitabımda da sonbaharla ilgili şiirler var. Yapraklar yok olurken, ben onları tekrar canlandırmaya çalışıyorum. Onların üzerine çizdiğim resimler benim için çok değerli. Doğadan taş toplamayı çok seviyorum. Doğada insansı taşlar bulmaya çalışıyorum. Onunla ilgili de küçük bir koleksiyonum var. Doğada gezdiğim yerlerde o taşları aramaya çalışıyorum. Bulduğum taşlardan da küçük bir koleksiyonum var. Umarım çok ileride onları da sergileyeceğim bir hale getiririm. Çok değerli olur diye düşünüyorum.

whatsapp-image-2022-08-11-at-153011

DOĞANIN YAPMIŞ OLDUĞU SANATI KİTLELERLE BULUŞTURDUM

-Fotoğraf çekmeye nasıl başladınız ve çektiğiniz fotoğraflar genelde neleri anlatıyor sizin açınızdan?

Kocaeli Fotoğraf Sanatı Derneği'nde, fotoğrafa hobi olarak başladım. Fotoğrafa başlayan kişilere şunu söyleyeyim; kesinlikle bir alt yapınız olsun, temel fotoğraf eğitimi alın. Bunun için Kocaeli Fotoğraf Sanatı Derneği çok değerli bir adres. İlk temel fotoğraf bilgilerimi oradan aldım. Temel eğitimden sonra fotoğrafa bakış açım değişti. Doğaya çıktıktan sonra çektiğim fotoğraflar herkesin ilgisini çekti. Ben doğanın yapmış olduğu sanatı kitlelerle buluşturdum. Açtığım sergiler de çok fazla kitleye ulaştı. Yedi sekiz tane sergim var. İstanbul'da da bir sergim oldu. Doğayı kentte yaşayanlarla tanıştırdıktan sonra benim çektiğim fotoğrafları izleyenler doğaya başka bakmaya başladılar. Orada bir mesaj verdim bu fotoğraflarla. Ve birçok insan sergiden ayrılırken bunların fotoğraf değil de bir resim olduğunu dile getirdiler. İzleyicilere başka bir doğa tanıttığımı, fotoğraflarla doğayı sevdirdiğimi düşünüyorum.

SALONLAR ÖKSÜZ KALMASIN DEDİLER

-Doğanın Dili adlı fotoğraf serginiz çok beğenildi. Bu konu hakkında görüşleriniz nelerdir?

İzleyicisi çok oldu. Özellikle pandemi döneminde salonların kapatıldığı dönemde, valilikten beni İl Kültür Müdürü aradı. Bir sergi açmamı istediler gar sanat galerisinde, herkesin kapandığı bir dönemde salonlar öksüz kalmasın dediler. Kente, sanatla bir nefes aldıralım diye beni davet ettiler. O dönemde biz insanlara moral olduk bu kentte. Bu sergiyi de yüzlerce insan gezdi. Benim için çok değerli bir sergi oldu. Pandemi döneminde açılan sergi; sanatla, fotoğrafla, doğayla insanları buluşturmak adına çok değerliydi.

whatsapp-image-2022-08-11-at-153011-1

ORHAN VELİ'NİN ŞİİR KİTABI HAYATIMDA ALDIĞIM İLK HEDİYEYDİ

-Aydili Sanat Derneği Yayınları’ndan çıkartmış olduğunuz şiir kitabınız var. İsmi Saklambaç Bahçesi. Nasıl başladınız şiir yazmaya?

Liseye giderken şiiri bilmiyordum. Şiir de okumadım. Bir münazaraya katıldım, edebiyat öğretmenim bana Orhan Veli'nin bir kitabını hediye etti. Ve hayatımda aldığım ilk hediyeydi. Lisede çok başarılı bir öğrenci de değildim ama o hediye beni çok motive etti. Çok anlamlandırdı. Şiirle buluşturdu. Orhan Veli'nin şiirlerini okuduktan sonra şiiri sevdim. Çünkü Orhan Veli şiir kalıplarını yıkan bir şair. O kadar çok şiire ısındım ki ve şiir yazmaya başladım, şiir okumaya başladım. Daha sonra Naci hocam vardı lisede, o hocamdan Nazım Hikmet'i tanıdım, Hasan Hüseyin'i tanıdım. Cemal Süreya'yı tanıdım. Gülten Akın'ı tanıdım. Şiire aşık oldum. Kitap okumak, şiir kitapları okumak bana bambaşka bir kimlik kazandırdı. Gençlere de şunu söylüyorum. Çok kitap okuyun. Çok şiir kitabı okuyun. Şiir yazmak istiyorsanız elli tane yüz tane şiir kitabı alın okuyun ve daha sonra bambaşka şiirler yazacaksınız diye düşünüyorum.

whatsapp-image-2022-08-11-at-153010-1

RÜYAMDA YAZDIĞIM ŞİİRDİR SAKLAMBAÇ BAHÇESİ

-Neden ismini Saklambaç Bahçesi koydunuz?

Saklambaç Bahçesi benim rüyamda yazdığım şiirdir. Ben bu şiire rüyamın bana hediyesi diyorum. Belki de içimde kalan çocuk yanım yazdı bu şiiri. En son kalktığımda aklımda kalanları bir kağıda döktüm:

"Çocuk, saklambaç bahçesinde kaybolurdu bile bile.

Hiç çıkmak istemezdi büyümesin diye.

Büyüdü çocuk aydınlığa sığındı karanlıklar boğmasın diye."

Bu şiir kitabımın adı oldu. Fotoğraf sanatıyla uğraşmam nedeniyle, kitap kapağını kendim tasarladım.

-Şiirlerinizi okurken az sözle çok şey anlatma durumu sezdim. Şiir sizce az sözle çok şey anlatma sanatı mıdır?

Bütünsellik, sezdirme, özgünlük şiir estetiği açısından baktığımızda bu ögeler şiiri şiir yapan ögelerdir. Şiirin olmazsa olmazlarındandır. Bu ögeleri varsayarak şiirlerimi yazmaya çalışıyorum. Amacım şiir denemesi değil, şiir yazmaktır. Taklit sadece aslını yaşatır, şiir taze olmalıdır. Bu yüzden şair kendi kalıplarını yaratmalıdır. Ben de şiirlerimi kendime özgü bir tarzla yazmaya özen gösteriyorum. Şiirde anlatmayı değil, sezdirme yolunu seçiyorum. Okurlar kitabımı okuyunca, şiirlerimde bunu hissedeceklerdir. Yazın yolculuğum şiiri aramak üzere kurulu. Gerçek anlamda ne zaman şiir yazmaya başladınız derseniz de benim son on yılım derim.

-Saklambaç Bahçesi'nin istenen okuyucu sayısına ulaştığını düşünüyor musunuz?

Şiirlerimi düşünce lirizmi ile yazmaya çalışıyorum. Kısa yazmam bu tarzın avantajı. Benim amacım şiirin ilk tanımından yola çıkarak az sözle çok şey anlatmak. İlk kitabımdaki şiirler sanırım bu tanıma uyuyorlar. Saklambaç Bahçesi'ni okuyucular çok sevdi. İlk hafta 1000'in üzerinde kitabım okuyucuyla buluştu. Okuyucularımın talebiyle kitabımın ikinci ve üçüncü baskıları da çıktı. Şiir kitabı okunmuyor tabusunu yıkıp kısa zamanda kitaba bu kadar ilgi gösteren okurlara çok teşekkür ederim. Türk edebiyatnda sesini duyurmaya çalışan biri olarak, bu kentin sokaklarında yürürken kitabımı gençlerin elinde, dizelerimi dudaklarında duyarsam hayalim gerçekleşmiş olur.

whatsapp-image-2022-08-11-at-153012

AŞIK OLDUĞUM ŞAİR NAZIM HİKMET'TİR

-En çok sevdiğiniz şiir kitabı ve en çok sevdiğiniz yazarlar kimlerdir?

Her dönemden tutku duyduğum bir şair var. Ancak Orhan Veli bana şiiri sevdiren şairdir. Aşık olduğum şair Nazım Hikmet'tir. Resim çizer gibi şiirler yazmış, onu okurken gözümün önünde engin tablolar canlanır. Bir de Hasan Hüseyin, Gülten Akın ve Özkan Mert'i söylemek isterim çünkü onlar kalbime çok dokunurlar. Aynı zamanda çağdaşlarını takip etmeye özen gösteren biriyim, özellikle ilk kitaplarını yayınlamakta olan şairleri eksiksiz izlemeye çalışıyorum. Hatta şiirinin dokusuyla uyuşmadığım şairlerin de yeni kitaplarını alır, neler yazmış olduğunu incelerim.

-Sizce herkes şiir yazabilir mi?

Teknik bazı meseleler öğrenilir tabii. Herkes şiir yazabilir, aslında günümüzde birçok insan yazıyor da. Ama şiir öğretilir mi bilemiyorum. Kısacası şiiri tanımladığın ve anlamlandırdığın yere göre, çalışmakla ve belli bir düzenle herkes değil belki ama isteyen şiir yazabilir. Sanatsal birikim kadar kültürel bir donanıma da gereksinim var. Şiir denizinde yüzmek için.

HAYALİM GENÇLER İÇİN ŞİİR ATÖLYESİ KURMAK

-Toplum için sanat ve sanat için sanat anlayışıyla yazan yazarlarımız var. Siz kendinizi hangi kısımda görüyorsunuz?

Şiir edebiyattan biraz daha ayrılıyor. Şiiri edebiyattan biraz daha farklı düşünmek gerekiyor bence. Ben genelde toplum için sanat yapıyorum. Fotoğrafı da şiiri de toplum için yapıyorum ve benim hedef kitlem gençler, onlara şiiri sevdirmek. Hayalimde, bu kentte şiirleri seven, şiir yazmak isteyen gençleri bir şiir atölyesinde buluşturmak var. Bu da benim yaptığım işin toplum için olduğunu, gençler için olduğunu gösterir diye düşünüyorum.

-Kendi hayatınız bir kitap olsaydı kitabın ismi ne olurdu?

Doğa ve ben olurdu.

whatsapp-image-2022-08-11-at-153012-1

-Katıldığınız "Gez-Çiz-Yaz" etkinliğinin temel amacı nedir?

Kentte çeşitli sanatçılarla bir araya gelip oluşturduğumuz bir etkinliktir. Geç çiz yaz etkinliğinde, kentte on bir on iki sanatçı dostlarımızla (karikatürist, ressam, şair, fotoğrafçı, heykeltıraş) bir proje ortaya çıkardık. Amacımız, kentin tarihi dokularını tanımak, belgeleyip daha ileriye taşımak. Her sergimizde de kırk bir tane eser üretiyoruz, kırk birin anlamı Kocaeli olmasından dolayı.

-Bu etkinliğin amacının gerçekten ulaşılması gereken yerlere ulaştığını düşünüyor musunuz?

Ulaştığını düşünüyorum. Bu sergiyi pandemi öncesinde 2018-2019 döneminde alışveriş merkezlerinde açtık. Bir tanesini sembolde açtık, Mimarlar Odası'nın orada tarihi taş binası var ve son olarak Kongre Merkezi'nde açtık. Çok sayıda izleyicisi oldu bu serginin ve aynı zamanda bunları kitap haline dönüştürürsek daha çok anlamlaşacak. Etkinlik 2022 yılında da devam edecek.

FOTOĞRAF VE ŞİİR BENİM İÇİN ÇOK DEĞERLİ

-Son olarak fotoğrafçılık ve şiirle ilgileniyorsunuz. Hayatınızda hangisi sizin için önce geliyor?

Fotoğraf ve şiiri ikisini birbirinden ayıramam. Benim fotoğraflara yazdığım şiirler de var. İkisi de benim için çok değerli. Büyük bir anlam ifade ediyor. Fotoğraf da bir anlamda şiirin görsel hali. Sanat benim için bir tutku. Bu kent adına üretmek bir tutku. Kentimi çok seviyorum, İzmit'i çok seviyorum. Özel koşullar olmadıktan sonra hiçbir yere gitmem.

https://www.kocaelihurkus.com/roportaj/11625723/sanatini-dogayla-bulusturan-sair-erdem-arcan

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.