MARTILARIN GÜNLÜĞÜ VE ŞÜKRÜ ÇAKIR – Ahmet SARGIN
MARTILARIN GÜNLÜĞÜ VE ŞÜKRÜ ÇAKIR - Ahmet SARGIN 16.02.2017 - 06:00
"Martıların Günlüğü" Yozgat Vali Yardımcımız Sayın Şükrü Çakır'ın eseri...
Eser sabahın seher vaktinde başlamak üzere martıların izlenmesi sonucu Oluşan yazarın duygu ve düşüncelerini dile getiriyor. Seçkin ve Özgün duyguları ihtiva ediyor.
Vali Yardımcımız Şükrü Çakır kimdir?
1954 yılında Antalya'nın Korkuteli ilçesinde doğmuştur. 1980 yılında Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye mezunu olarak mezun olmuş Milli Eğitim Bakanlığı'nda göreve başlamıştır. 1983 yılında İçişleri Bakanlığı Maiyet memurluğu sınavını kazanarak Şanlıurfa da "Kaymakam Adaylığı stajına başladı.
Sivas Yıldızeli ile Şırnak ilçesinde Kaymakam vekilliklerinde bulundu. 1987 yılında asaleten Kayseri Tomarza ilçesine kaymakam olarak atandı. Sırasıyla Van-Çatak, Manisa-Sarıgöl, Diyarbakır-Bismil, Trabzon-Çarşıbaşı, Denizli-Tavas ve Hatay Reyhanlı kaymakamlığı yaptı.
2004 yılında Hatay Vali Yardımcılığı yapan Çakır, 2006-2009 Yılları arasında Tokat Vali Yardımcılığı görevinde bulundu. 2009 Ağustos ayında Kocaeli Vali Yardımcılığına, daha sonra Adana Vali Yardımcılığına 2016 yılı sonu itibariyle de Yozgat Vali yardımcılığına atanmış oldu.
Şiirlerinde vatan, bayrak, Doğa ve aşk konularını işleyen Çakır, serbest tarz da Şiirler yazmak da yazı çalışmalarını çeşitli dergi ve antolojilerde yayınlamaktadır. Eserleri: kendini Anlatabilmek (şiir), Koşan Adam Destanı (şiir), Martıların Günlüğü (Anı- günlük) Altı şair Üstü Şiir (antoloji)
Martıların Günlüğü eserine gelince:
Eserin takdiminde Hayrettin Geçkin şöyle diyor: " Martıların Günlüğü belli bir bilgeliğin, belli bir birikimin sonucu ortaya çıkmış ilginç bir eser..."
"Yazarın kendi iç yolculukları, martılarda Kurduğu o derinlikli ve duygusal iletişimi İzmit Körfezi'nde dışlaştırılmıştır adeta... Eser aynı zamanda bir İzmit Aşkı... İzmit Körfezi'nde duyulan vurgunluk ve de... Açık ara her yerden daha farklı sevmek bu yeri..."
On bir günlük Anılarını Martıların Günlüğüne döken Çakır; şu ilginç cümlelerle devam ediyor:
"Onlar narin ve vakurdurlar. Çatılara konduklarında kiremitlerin üstünde sekerek yürüyüşleri vardır. Uçarken süzülürlerse havada geniş yaylar çizmeleri" narin" sıfatının sadece onlar için üretildiğini düşündürür insana... Sonra renkleri "ak gerdanlı" beyaz atlar gibi duruşlarını görürsünüz. Kuşça tavırlarında bile bir heybet vardır. Kanatlarının üstündeki griliğe ne demeli? Ben onların ak Tolgalı başları ile beyaz üstüne gri pelerin giymiş prensler ve prensesler Topluluğu'na benzetirim...
"Şafak vaktinde daha ayrı bir güzellikler vardır. Onlar artık karanlığa düzensiz atılan mızraklar değildirler. Bir intizama girerler, bir yüce anlam kazanırlar, gafleti yırtıp namaza ve duaya kalkacak vakittir o anlar... ve bu yeni gün için Rabbin Yeryüzüne lütfedeceği bereket ve huzurdan tahsilat isteyecek Müminlerin kalplerine değer manevi mızraklardır onlar..." Kalkın, "Kalkın" diye.. Ötüşlerinde “Kalkmadıysan ey mü'min o Mızrak yarasının kanlarıyla göğsünü tembel tembel Güneş'e açarsın" ve Yanarsın!"
"Dünya'nın en Güzeli, ihlaslı dillerinden biri Türkçe. Neden bu asil kuşlar bu dilden bir kelimeyi konuşmasınlar? Çok önemli bir kelime: "Erkenden kalkın rızkınızı aramaya Çıkın Allah'a Hamd ve dua edin" anlamına geliyor olmalı. Martılar asalet ve nezaketleriyle Türkçe'yi tercih etmişler, birileri tercih ettirmiş, ilham etmiş olabilir!.. Belki de dünyamızın, çağınızın dili olacaktır. Hoşgeldin Türkçe...."
"Bu sebeple o narin ve vakur dostlarımı daha bir düzenli ve dikkatli izleyerek gördüğüm, duyduğum, Anladığım tepkilerini davranışlarını yorulmadan, üşenmeden yazdım. Ben Mart'ı dostlarımı ciddiye aldım. Bu notları okuduktan sonra belki sizler de ciddiye alır, belki de daha fazlasını tespit edersiniz, hayatın bizi şaşırtan sırlarının bazen kuşların kanadında, bazen bir yalçın Kaya'nın gölgesinde, bazen bir Kartal'ın gözünde olabileceğini düşünmek gerekir. Madem insanız, her şeyi düşünmek gerekir..."
Ben bu şehrin en çok Martılarını sevdim
Bir de çınarlarını
Çınar gibi adamlarını.
Yapraklarını dökmüş olduklarını da gördüm
Yapraksız Çınar olmak ne acıdır.
Temmuz 2012 yılı notlarını içeren " Martıların Günlüğü" müthiş benzetmeler duygusal yorumlar ve güzel tasvirlerde devam ediyor. Martılarda kurulan bir dostluk var. Duyguların, hislerin ve Düşüncelerin birleştiği eserde martılarda kurulan bir dostluk ve insanlarla bir kıyaslama söz konusu.
Zevkle okuyacağınız eserde yazarın iç dünyasını, duygu ve düşüncelerini martılarla insan gibi dertleşmesini hissediyorsunuz.
Martılarla insanlara verilen hoş ve seçkin dersler var. Özgün bir anlatıma sahip olan eserde; Benzetmeler, tasvirler, kinayeler ve edebi sanatlar esere orijinallik ve muhteşemlik kazandırmış. Martıların Günlüğü okumaya değer bir yapıt...
MAVIYE BOYADIM
Saçlarımı maviye boyadım
Martılarla uçabilecek için.
Şahince gökleri, yarmak istiyorum
Boğulmaktan, vurulmaktan korkuyorum.
Yeter ki Şahince olsun ölümüm
Martılar gibi kırk bir kere abdestli olsun.
Ellerim, ayaklarım; arkam, önüm,
Saçlarım neden mavi artık anlarsın.
Ve bir saha sormazsın.
Şükrü Çakır
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.