“100. Yılında Cumhuriyet’in Anahtarı; Lozan” Konferansı
Kocaeli Kandıralılar Derneği’nden “100. Yılında Cumhuriyet’in Anahtarı Lozan” Konferansı
Kocaeli Fuar içi Sivil Toplum Merkezi salonunda 24 Temmuz 2023 tarihinde gerçekleşen programa Konuşmacı olarak Sakarya Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü Öğretim Görevlisi Adem ARI katıldı.
Dernek Başkanı Sinan YOLCU: “Lozan cephede kazanılan zaferin masadaki tezahürüdür. Spekülatif söylemlerden arınmış gündelik siyasetin girdabından uzak ve somut bir şekilde tanımlanmasını amaç edinen geleceğe sağlıkla bakılmasını sağlayacak yakın dönem tarihinin önemli konularından biri olan Lozan’ı farklı pencereden değerlendirdiğimiz konferansta Türkiye’nin kurucu kadrolarının nasıl bir azim, şevk, sabır ve insan üstü bir çalışmayla mücadele ettiğine tanık olacağız.
“Kocaeli Kandıralılar Derneği olarak sosyal, tarihi sorumluluk bilinciyle hazırladığımız bu program Cumhuriyetimizin ve onun tapu belgesi olarak nitelendirilen Lozan barış anlaşmasının 100. Yılında bize yakışır bir saygı duruşu olmasını diliyorum” sözleriyle yaptığı açış konuşmasından sonra konuşmacı Adem ARI’yı takdim etti.
Adem ARI; “Konferans başlığında Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Dünkü Türkiye Dizisinden esinlendiğini ifadeleriyle söze başladı: Anahtar kelimesini de Yeni Türkiye Dizisi içinde Cumhuriyetin Anahtarı Lozan olarak, Lozan anlaşmasını Türk tarihi içindeki yeri, Lozan'da tapusu uluslararası tescillenen Türkiye Cumhuriyeti Türk ve İslam dünyasının ayrıca mazlum milletlerin tek sesi oldu. Cumhuriyetimiz 100. yılında da bu ülkelerin tek sesi olma özelliğini korumaktadır. Türk devletinin varlığı ve gücü dünyadaki konumu bu gün de devam etmektedir. İşte bu gücü, bu konumu biz öncelikle Lozan’da elde ettik. Anlaşmalar o anlaşmayı yapan devlete, millete, egemenliğine, dünyadaki konumuna ve pozisyonuna ne kazandırdığı ile ölçülür, anlam kazanır. Lozan’ı sadece bir anlaşma metni olarak değerlendirmeyeceğim. Ben Lozan’ı merkez alarak önündeki ve sonundaki olaylarla bağlantı kurarak ele almaya çalışacağım. Olayların tarihi sıralaması içinde analitik değerlendirmesini yapacağım. Konu başlıkları geldikçe Lozan’la bağlantılarını ortaya koyacağım.
Birinci Dünya Savaşında İngiltere Osmanlıya savaş kararı aldıktan sonra Kıbrıs ve Oniki Ada bundan böyle İngiltere’nin kontrolü altındadır.
İtilaf devletleri bize Mondros’u imzalattılar ama bu süreçte kendi imzalattıkları anlaşmaya da uyma ihtiyacı hissetmediler. Savaşla ele geçiremedikleri Türk topraklarını işgale koyuldular. Milli Mücadelenin amaç ve metodu olan Misak-ı Milli uluslararası hukuka uygun olarak kabul edildi. Biz Milli Mücadelenin her aşamasında Uluslararası hukuka uygun hareket ettik. Mustafa Kemal mücadelesinin bütün evrelerinde bunu ifade edecektir. Misak-ı Milliyi kabul eden meclisi dağıtıp vekillerini tutuklayıp Malta’ya sürgüne gönderdiler. Bunların suçu ne? Misak-ı Milli’yi kabul etmek değil. Osmanlı devletinin savaşa girişinden sorumlu olan İttihat Terakkiye üye olmalarıydı.
Nedir Misak-ı Milli; Mondros imzalandığında Türklerin elinde olan daha sonra anlaşmaya aykırı olarak işgal edilen Türk topraklarının kurtarılmasıdır.
Ermenilerle Gümrü’de anlaşma imzalayarak Sevr’deki haklarından vaz geçirdik. Ancak İtilaf devletleri sonraki Londra konferansında, Büyük Taarruz öncesi barış tekliflerinde Ermenilerle ilgili madde koymaya çalıştılar. Ancak bütün uğraşlara rağmen Lozan’a Ermenilerle ilgili hiçbir madde ve ifade koyduramadılar. Londra konferansında TBMM temsilcisinin İtilaf devletleri ile ayrı ayrı yaptığı görüşmelerde ortaya çıkan anlaşma taslakları TBMM hükümeti tarafından onaylanmadı. Çünkü bu devletler toprak isteklerinden vaz geçtiklerini ancak Anadolu’nun tamamında değil bazı şehirlerinde ticaret yapma ayrıcalığı istediler. Ekonomik düşünüyorlar ayrıcalıklarının yani kapitülasyonların devamını düşünüyorlar Lozan’da olacağı gibi. Nitekim Lozan görüşmeleri mali ve ekonomik meseleler yüzünden kesintiye uğrayacaktır.
Mudanya Ateşkes Anlaşmasında kimler var? İngilizler, Fransızlar İtalyanlar var. Yunanlılar yok. Yunan generali denizde bir savaş gemisinde bekliyor bilgi istendiğinde görüş alınıyor.
Mudanya Lozan’ın habercisidir. Bu ateşkes anlaşması Yunanistan ve İngiltere’de iktidar değişiklikleri oldu. Yunanistan’da Cumhuriyetçiler iktidara geldi. İngiltere’de Lloyd George hükümeti istifa etti. Anama baş domuz domuzun başı bu hükümetin güçlü Dışişleri Bakanı Lozan görüşmelerinin de diplomatı Lord Gürzon yeni hükümette de görevini sürdürdü. Burada da İngiltere’nin iç dinamiklerini görüyoruz. Hükümetler değişiyor ama dış politikadaki temel siyasetin değişmemesi bir yana aktörleri aynı kalıyor.
Türkler iki hükümet olarak Lozan’a davet edildiler. TBMM’ne davet mektubunda Büyük Millet Meclisi Hükümeti yazıyor Türkiye adı kullanılmıyordu. Mustafa Kemal İtilaf devletlerinin Londra’da olduğu gibi iki hükümetin varlığından yararlanmak isteyeceklerdi. Mustafa Kemal saltanatı kaldırmaya karar verdi ve TBMM 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırdı. Lozan’a tek Türk hükümeti gidecekti.
Lozan’da iki tur görüşmelerin arasında İzmir İktisat Kongresi var.
Birinci tur Lozan görüşmelerinin iktisadi ve mali nedenlerden sekteye uğraması üzerine Mustafa Kemal kapitülasyonları ve mali ayrıcalıkları kaldırmak için halktan destek almak için İzmir İktisat Kongresini topluyor. 8 Mart 1923’de Maarif vekili İsmail Safa Bey genelge olarak Misak-ı Maarifi ilan ediyor. Kültür noktasında bağımsızlığımızı elde etmek için.
İkinci tur Lozan görüşmeleri İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya. Japonya’nın ne işi var? Japonya birinci dünya savaşında İngiltere'nin müttefiki. Almanların yenilmesinden sonra Uzak Doğu’daki Alman sömürgelerine sahip oluyor. Kapitülasyonların kaldırılmasında İngiltere’den yana tavır alıyor. Japonlar 1923’den sonra Türkiye ile hızla ilişkilerini genişletecektir.
Milli Mücadele ile Misak-ı Milli’yi gerçekleştirme yolunda yapılan 4 yıllık bir işgale son verilme mücadelesi yapıldı. Ancak Misak-ı İktisadi çerçevesinde ekonomi alanındaki mücadele ile 150 - 200 yıllık batının Anadolu’yu sömürmesine son verilmek amaçlandı. Yani Mustafa Kemal’in ekonomi mücadelesi askeri ve siyasal mücadelesinden çok daha uzun çok daha şiddetli geçecektir.
Lozan anlaşması TBMM’ne geldiğinde büyük bir muhalefet oldu. Hatta Saltanatın kaldırılmasından daha şiddetli bir muhalefet. Bu arada meclis seçimleri yenilenecek ve Lozan’ı birinci meclis imzalarken ikinci meclis onaylayacaktır.
Lozan, Uluslararası boyutta yeni Türk devletinin tanınmasıdır ancak Lozan her şey değildir. Lozan konusundaki en büyük yanılgımız Lozan’ı 1923 yılındaki haliyle değerlendirmemizdir. Oysa Lozan bir anahtardır Cumhuriyetten içeri girmemizi dünya ile iletişime geçmemizi sağlayan anahtar. Anlaşma imzalandıktan sonra Batı ile mücadele devam edecek çünkü Lozan’da çözüme kavuşmayan başta Musul meselesi olmak üzere bir çok mesele vardı. 1923 yılında aldıklarımız çok az gibi gözüküyor ancak kazancımız tarihi süreçte büyük. Çünkü 1920’li ve 30’lu yıllardaki mücadele Lozan’dan kalma sorunları çözme mücadelesi olacaktır.
Siyasi bağımsızlığımızı Misak-ı Milli ile elde ettik. İktisadi bağımsızlığa giden yolda mücadelemizi Misak-ı İktisadi kararları çerçevesinde yaptık.
Kültürel bağımsızlığımız Misak-ı Maarif. Tevhid-i Tedrisat Kanunu. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile biz ne kazandık? Medreseleri kapattık okulları tek eğitim kurumu haline getirdik. Böyle biliyoruz. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile Atatürk yabancı ve azınlık okullarını denetim altına aldı. Eğitimde Bağımsızlık sağlandı. Tevhid-i Tedrisat Kanununun temel amacı yabancı ve azınlık okullarını Türk Milli Eğitim sisteminin denetimi ve kontrolü altına almaktır.
Daha sonra Laiklik ilkesinin kabulü ile dini nitelikli eğitim öğretime sıkı kontrol getirilmesinden sonra İtalyan ve Fransız Katolik okulları ard arda kapandı. Protestan ve Ortodoks okullar direndi. Katoliklik daha katı olduğu için bu baskıya daha fazla direnemedi. (Bir misafir misyoner eğitimi bloke edilmiş oldu. Evet tabii ki bloke edildi, dedim. Zaten amaç o. Bir diğer misafir “Tevhid-i Tedrisat Kanunu Ona rağmen kamuoyunda bunlar İslami eğitim veren kurumları kapatmak için baskı yaptılar gibi zannediliyor, dedi. Yani biraz daha biraz virgül açacağız ama içeri gireceğiz ama o konu biraz uzun sürecek.
Musul meselesi Lozan’ın yarası. Lord Curzon usta diplomat. Meseleyi Lozan’dan çıkarıp Türkiye ile İngiltere arasındaki ikili görüşmelere ertelemeyi başardı. Bununla da kalmadı. Türkiye ile İngiltere 9 ay içinde anlaşamazsa Milletler Cemiyeti araya girecekti. Uluslararası bir kurul. Hayır Milletler Cemiyeti uluslararası kurul değildir. Milletler Cemiyeti Birinci Dünya Savaşının galipleri tarafından mağluplara barış anlaşmalarındaki yükümlülükleri kabul ettirmek İngiltere önderliğinde kurulmuş uluslararası bir baskı gücü.
Kabotaj kanunu. 1926 kapitülasyonlar devam ediyor. Lozan’da kapitülasyonları kaldırmışız ama o sömürüyü sahillerimizdeki kangreni söküp atmak 3 yıl sürmüş.
1929 Adana-Mersin demiryolu. Yeni Türk devletinin temel politikası yabancıların elinde olan bütün şirketlerin elinde olan işletmeleri devletleştirmek. 1923 sonrası 1930’lara kadar Türk devleti elindeki kaynakların tamamına yakınını yabancı şirketlerin elindeki işletmeleri devletleştirmeye ayırdı.
Lozan’ı eleştirenlerin hepsi 12 adadan söz eder Batı Trakya’dan söz eder. Ama hiçbir eleştirmen ekonomi konularında fikir yürütmez. Ya anlamadıklarından ya önemsemediklerinden. Hatta kapitülasyonların kaldırılması başarıya etki etmeyen sıradan bir olay olarak gösteriliyor Fesli Kadir tarafından. (Kadir Mısıroğlu, Lozan Zafer mi Hezimet mi? Cilt II. Sayfa 296)
Oysa Lozan’dan sonra en büyük mücadele Batı devletleri ile ekonomi mücadelesi olmuştur.
Adana Mersin demiryolu Türk devleti satın alarak devletleştirdi. El koyma yok.
Türkiye 1929 dünya ekonomi bunalımından sonra Batı ile ilişkilerinde büyük bir düzelme görecek. Çünkü Türkiye bunalımda fırsatçılık yapmayacak bu tavrı ile Batının takdirini kazanacaktır.
1932 Yılında Türkiye Milletler Cemiyetine üye olacaktır. Bu arada Mustafa Kemal Atatürk Milletler Cemiyetine siz müracaat ederek girmeyin. Onların daveti ile girin. Onların size ihtiyaçları varsa davet edeceklerdir. Tavsiyesinde bulunur ve Türkiye cemiyete davet almak suretiyle girer.
Almanya ve İtalya’nın Avrupa’da tehdit gücü olmasından sonra İngiltere Montö’de Türklerden yana tavır alacaktır.
Lozan’da Misak-ı Milli çerçevesinde çözüme kavuşturamadığımız Hatay meselemizde İngiltere Fransa’ya karşı Türkiye’nin yanında yer alacaktır” diyerek konuşmasını bitirdi.
Daha sonra soru cevaplarla konu devam etti.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.