Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

3Nis/120

Tarihten silinişin eşiğindeyiz – Prof. Oktay Sinanoğlu

Tck300212 Tarihten silinişin eşiğindeyiz - Prof. Oktay Sinanoğlu,

“Bu milletin tarihte yaşamasını isteyen varsa yapacağımız ilk iş, kültürel soykırımı önlemektir” dedİ.

Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, “Türkiye, tarihten silinişin eşiğinde” dedi. Sinanoğlu, Türkiye’nin elinde hem çok büyük fırsatların, hem de çok büyük tehlikelerin olduğunu belirtti. Tehlikeden kurtulmak için “Kültürel soykırımın ortadan kaldırılması” gerektiğini ifade eden dünyaca ünlü Profesör Sinanoğlu, Ceviz Kabuğu’nda çok önemli açıklamalar yaptı.

Duayen gazeteci Hulki Cevizoğlu’nun hazırlayıp sunduğu, Karadeniz TV’de canlı yayınlanan Ceviz Kabuğu’nun stüdyo konuğu Türkiye’nin dahi Profesörü Oktay Sinanoğlu idi. Matematik, fizik ve moleküler biyoloji alanlarında üç profesörlük unvanı bulunan Sinanoğlu, 4+4+4 eğitim sistemi ve Suriye ile gerilen ilişkiler konusunda önemli tespitlerde bulundu. MHP Ankara Milletvekili Prof. Dr. Özcan Yeniçeri de telefon konuğu olarak katıldığı programda yeni eğitim yasasını değerlendirdi.

“İnsanlığı yönlendirecek tek millet biziz”

Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu Türkiye’nin geleceği açısından en önemli konunun eğitim olduğunu kaydetti.
“Türkiye’de can alıcı mesele eğitimdir. Tarihten silinişin eşiğindeyiz! Bu milletin tarihte yaşamasını isteyen varsa yapacağımız ilk iş kültürel soykırımı’ önlemektir” diyen Sinanoğlu, Türkiye’nin 4+4+4 gibi, şike davası gibi laf kalabalıklarıyla uğraşmak yerine daha ciddi sorunlarını çözmesi gerektiğini vurguladı.

Sinanoğlu, Batı’nın ve Amerika’nın ekonomik ve sosyal açılardan çökmüş olduğunu belirterek, Türkiye’nin elinde, atacağı adıma göre, hem çok büyük fırsatlar, hem de çok büyük tehlikeler olduğunu ifade etti. Sinanoğlu, şunları söyledi: “Bunlar Amerika’nın sürekli uyguladığı psikolojik savaş taktikleridir. Ki, şimdi daha da geliştirdiler. Türkiye de bunun en iyi uygulandığı ülkedir. Aslında çok iyi bir zamandayız. Batı bitmiştir şu anda. Karşınızda bir güç yok ki... İnsanlığı tekrar yönlendirecek tek bir millet var o da biziz. Bunu kaç kez yaptık.”
“Türkiye sadece Doğu’yu değil daha büyük bölümünü kaybedecek”
4+4+4 eğitim sisteminin tam olarak ne olduğunun bilinmediğinin altını çizen Oktay Sinanoğlu, “Ortada bir fikir görmedim ki, destekleyim ya da desteklemeyim” dedi.
Sinanoğlu, bu tip tartışmaların Türkiye’de asıl önemli konuların tartışılmaması için ortaya atıldığına işaret etti. Aydınların da bu oyuna geldiğini belirten Sinanoğlu, 12 yıllık kesintili eğitime çağdaş kesimin sadece imam hatipleri geri getirecek diye karşı çıkmasını eleştirdi. Prof. Dr. Sinanoğlu “Sahte çağdaş takımından Türkiye çok çekmiştir. 4+4+4’e neden karşı çıkıyorlar? İmam hatip getiriyor diye. Kilise açılsa alkış tutarlardı, çağdaşlaştık diye. Bizim ciddi sorunlarımız var 4+4+4 gibi şike gibi laf kalabalıklarıyla uğraşmayalım. Yakında Türkiye’nin sadece güneydoğusu falan değil, daha büyük bir kısmı gidecekken televizyonlarda şike mike konuşuluyor. Bunlar konuşulmasın diye ortaya atıldı” şeklinde konuştu.
“Amerika'nın elindeki tek kuş Türkiye’dir”
Türkiye’de yabancı dilde eğitim yapılmasını ve Batı’da eğitim alma hevesini de eleştiren Sinanoğlu, “Batıdaki biliminsanlarını da biz yetiştirdik. Çok da büyütmesinler onları” dedi. Hulki Cevizoğlu’nun, “Size vermediler ama, Batı’da yetiştirdikleriniz arasında Nobel ödülü alan da var mı?” şeklindeki sorusu üzerine, Nobel’e de önem vermediğini belirten Sinanoğlu, şunları söyledi:
“Türkiye’de yurtdışı deyince Amerika geliyor. Hâlbuki Amerika’dan başka ülkeler var. Amerika çökmüş, batmış bir ülke. Brezilya var mesela. IMF’yi def eden bir ülke. Malezya yaptı bunu ilk olarak, sonra Rusya yaptı, paçayı kurtardı IMF’den. Ve Brezilya IMF’yi sepetledi ve son sürat gidiyor. Amerika’nın, IMF’nin sözü geçen bir tek Türkiye’dir şu anda. Amerika’nın elindeki tek kuş Türkiye’dir. 60 senedir yaratılan bir şey var. Amerika’ya ilah gibi bakıyorlar.”
Sinanoğlu’nun “kuş” benzetmesi üzerine Cevizoğlu, espri yaparak, “Eskiden hindi (turkey) idik onlara göre, şimdi kuş mu olduk!” dedi.
“Türkiye’deki eğitimi Amerikalılar yönetiyor”
Oktay Sinanoğlu 1950’li yıllara kadar Türkiye’deki orta öğretimin dünyadaki en iyi birkaç sistemden biri olduğunu ifade etti. Daha sonra bazı dış güçlerle yapılan gizli anlaşmaların eğitim sistemimizi bitirdiğini kaydeden Sinanoğlu şunları söyledi:
“Milli eğitim 1946-47’de gizli anlaşmalarla Amerikan danışmanların eline verildi. Orta öğretim o yıllarda dünyanın en iyisiydi. Ben onun ürünüyüm. Üniversitede ‘Biz bunu biliyoruz’</I> dediğimiz zaman şaşırıyorlardı. Eğitimin bağımsız, kendi ülkemizin eğitimi olması gerekirken orta eğitimi en berbat ülkenin danışmanları bizim eğitimimizi yönetiyor. Amerika, ‘300 milyon olduk’ diyor göçmenlerle falan. 299 milyonu cahil bırakılmış bir gariban takımı Amerika.”
Oktay Sinanoğlu, 50’li yıllardan itibaren eğitim sisteminde yapılan değişikliklerin partilerle ilgisi olmadığını söyledi ve “Yapana değil yaptırana bak” dedi. Sinanoğlu, eğitim sistemimizi yönlendirdiğini iddia ettiği bu dış güçlerden cesur davranarak kurtulmanın mümkün olduğunu da belirtti. Sinanoğlu, “Benim içim rahat. Ben atalarıma borcumu ödedim. Gerisi size kalmış. Yaptığım bütün faaliyetlerimle borcumu ödedim. Kibarca sepetleyeceksin bunları. Kimse bu cesareti bulamıyorsa ben söyleyeyim isterseniz. Kendinize güvenin yaparsınız” diye konuştu.
Oktay Sinanoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklaması üzere tartışılmaya başlayan dershaneler konusunda Erdoğan’a hak verdi ve şunları söyledi: “Dünyanın hiçbir yerinde böyle yüzlerce binlerce dershane yok. Bunları ya okul yapın ya okulları dershane yapın. Haram para bakın ona göre... Dershane işi son derece anormal, gençliğe de faydası olmayan bir sistemin parçası.”
“Türkiye kafa oyunlarıyla savaşa sürükleniyor”
Oktay Sinanoğlu, Suriye konusunda da önemli tespitlerde bulundu. “Türkiye Suriye’ye girer mi girmez mi” sorusuna, “Amerika istiyorsa gireceksin. Girmeyiz diyen yok tabii” şeklinde yanıt veren Sinanoğlu, Suriye’nin 1300 yıllık Türk ülkesi olduğunu hatırlattı.
Türkiye’nin, Hama’da binlerce Türk öldürülürken, Hatay’ı haritalarda kendi illeri gibi gösterirken tepki göstermediğine dikkat çeken Sinanoğlu, “1945’ten beri bütün hükümetler aynı şeyi yaptı. Ne olduğunu anlamadı bile, imza attı sadece. Darbeyi Kenan Evren gibi adamlar mı yaptı zannediyorsunuz? Onlar sadece imza attılar. Bu işler için askere falan gerek yok. Birtakım kafa oyunları ile Türkiye’yi bu hale getirdiler” dedi.
“Türkiye’nin Suriye politikası var mı, bilmiyoruz” diyen ünlü Profesör, Amerika’nın elindeki tek kozun Türkiye olduğunu belirterek, “Amerika’nın ne parası var, ne askeri var, ne dünyada itibarı var. Amerika bitmiştir, sıfırdır” şeklinde konuştu.
Sinanoğlu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun kendi politikasını ortaya koyarsa her şeyin iyi olabileceğini de ifade etti. O politikanın varsa da doğal olarak açıklanmayacağını belirten Sinanoğlu, Dışişleri Bakanı hakkında “Herkes Amerika’ya giderken o kendi kendine Malezya’ya gitti. ‘Aferin bu çocukta iş var’ dedim. Türkiye’nin Kissinger’i diyorlar. O kendi politikasını ortaya koyarsa çok iyi olacaktır” dedi.
Prof. Yeniçeri: Eğitim değil ihale yasası
Ceviz Kabuğu’nun telefon konuğu MHP Ankara Milletvekili Prof. Dr. Özcan Yeniçeri, 4+4+4 şeklindeki kesintili eğitimin, milli değil ekonomik bir eğitim sistemi olduğunu söyledi. Cuma günü Meclis’te kabul edilen yeni eğitim sisteminin eğitimden çok ekonomik sonuçları olduğunu ifade eden Yeniçeri, şunları söyledi:
“Eğitim değil, bir ihale yasa tasarısı bu. 24. maddeye göre okullarda dağıtılacak tablet bilgisayarların temini istediği biçimde ihale edilecek. Bunun sadece altyapı masrafı 10 milyar dolar. Sonra sürdürülmesi 70 milyar dolara kadar çıkıyor. Bu kadar açık bu kadar hayasız bir teklifi biz onadık. Bu iktidardan 2015’te kurtulsak bile bu ihalelerin sonuçlarını çekeceğiz. Tasarının asıl sakladığı şey bu. ‘Yerli sanayi geliştirmek, yerli sistem kurmak için bunu yapıyoruz. Aksi halde Çinlilere verilecek, büyük firmalar alacak’ diyorlar. Pamuk, pirinç buğday ithal ettiniz. Et ithal ettiniz, öğretmen, doktor ithal etmeye kalktınız. O kadar büyük KİT’leri yabancılaştırdınız. Şimdi mi aklınıza geldi?”

“Çocuklarımızı teknoloji kobayı yapacaklar”
Özcan Yeniçeri, öğrencilere dağıtılacak tablet bilgisayarların pek çok psikososyal sorunu da beraberinde getireceğini belirtti. Yeniçeri, “Teknoloji ile çocuklarımız bir kobay gibi kullanılacak ama bunların üzerinde durulmuyor. Psikososyal bir sorun olarak ortaya çıkacak bu. Anomik ve yabancılaşma ile ilgili sorunları ileride karşımıza koyacağı çok açık” dedi.
Yeni eğitim yasasının tartışma aşamalarında siyasete, halk önünde biraz daha itibar kaybedildiğini belirten Yeniçeri, “Bu yasa tasarısının eğitimle ilgili yanı çok az. Yap boz, koy kaldır, dene yanıl. Olmadı başa dön sistemi. Yeni iktidar oligarklarının ya da kudret egemenlerinin sistemine göre değişiyor her şey” diye konuştu.
Yeni eğitim sistemi ile imam hatiplerin orta bölümlerinin açılacağını belirten Özcan Yeniçeri, şöyle devam etti:
“Bizim getirdiğimiz öneride ortaokullarda Kur’an ve Peygamberimizin hayatını seçmeli ders olarak sunduk. Başörtüsüne de üniversitelerde özgürce girebilsinler, sorunu çözelim önerisini getirdik. Hükümetler getirip götüren bir sorun olmaktan çıksın istedik ama bize ‘Başörtüsü sorunu yok’ dediler.
Dinine, diyanetine bağlı, Allah’a inanan, peygamberini, kitabını tanıyan bir nesildir dindar nesil. O açıdan biz de dindar nesil istiyoruz. Başbakan bir de dindar nesille kindarı bir arada kullanıyor. Dindar nesil Adalet ve Kalkınma Partisi’ne bağlı bir nesilse ona karşıyız. Bizim istediğimiz yattığı toprak, tuttuğu bayrak, döndüğü kıble belli bir insan yetiştirmek. Onların istediği biat kültürü.”

“4+4+4 pedagojik değil ideolojik”
Ceviz Kabuğu’nu telefonla arayarak programa katılan Eğitim-Sen eski Genel Başkanı Alaaddin Dinçer de, yeni eğitim sistemine fiziksel ve psikolojik altyapı oluşturulmadan geçildiğine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Erken yaşa alınması, çocuk ve aileleri zor durumda bırakacak. Fiziksel olarak hazır değiliz. Ayrıca bizim çocuklar yaş, gelişim, beslenme açısından da uygun değil buna ve pedagojik sorunlar da çıkacak. Ancak ne kadar erken yaşa alınırsa o kadar dini eğitime açılıyor. Dindar olan ve olmayan diye ayrışmaya neden olacak. Bu geçiş süreci için yeterli kaynak yok. Burada en büyük yük öğretmenlerin sırtına binecek. Laik okullar laik olmayan okullar gibi ayrılacak belki de öğretmen odaları da böyle ayrılacak. Bilim eğitimi din eğitimine feda edilmiştir. Bu pedagojik değil, arka planda ideolojik. Arka planda birtakım formatlamalar beklentiler var.”
Yeniçağ, 2 Nisan 2012

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.