Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

12Kas/220

Dijital mecralarda din istismarı – Fahri SAĞLIK

fahri sağlıkDijital mecralarda din istismarı - Fahri SAĞLIK / Emekli Müftü

Bugün içinde yaşadığımız dünya, tarihte eşi benzeri görülmemiş iletişim imkânlarıyla donandı. Dört bir yanımız görünmez kablolarla dolu. İyilik gibi kötülük de ışık hızıyla dolaşma imkânı kazandı. Artık, medya dediğimizde aklımıza sadece gazete, radyo veya televizyon gelmiyor. Herkes kendi kamerasını, mikrofonunu ve klavyesini yanında gezdiriyor.

İnternet dünyasını yok saymak mümkün mü? Hepimiz bu dünyanın bir ferdiyiz. Doğal olarak bu atmosfer, kendine mahsus kültürünü de beraberinde getirdi. Sanal kimlikler, filtreler, yalan-dolan ve istismarlar...   Sosyal medyanın bu kadar etkin kullanıldığı, insanların bu kadar yoğun zaman geçirdiği bir mecranın istismarcılar tarafından boş bırakılması elbette mümkün değildir. Nitekim bu uçsuz bucaksız, sisli iletişim ortamında din (İslam )’da istismar edilerek huzur kaynağı olma özelliğinden çıkarılarak kafa karışıklıklarına kaynaklık eden bir olgu konumuna sokuldu.

Aslında din; hem bireysel huzurun hem de toplumsal barışın temel harcıdır. Bununla birlikte tarih boyunca toplum nezdindeki itibarını kullanarak onu istismar edenlerin eksik olmadığını biliriz. İstismar, yalanın en ileri merhalesidir. Bütün mutsuzluklar yalanla başlar, talanla son bulur. Dijital mecralarda bir yalanı veya istismarı ayakta tutan güç, ona gösterilen ilgidir. Bu konuda hepimize düşen görev, yalanların toplumda yaygınlaşmasına katkı sağlamaktan uzak durmak, kötülüğü yaymamaktır. Dinin herhangi bir menfaat için araç olarak kullanılması ona verilebilecek tahribatların en büyüğüdür. İstismar edilerek tahrip edilmiş din gece karanlığında üzerine zehir damlatılmış gıda gibidir. Din ve maneviyat, insanların her zaman muhtaç olduğu, şifa bulduğu bir ilaçken istismarcılar tarafından zehre, şerre dönüştürülebilmektedir. Dinin dünyevi menfaatler uğruna istismarı, güç ve iktidar devşirmenin manivelası olarak kullanılması, yakın tarihte FETÖ tahribatından bildiğimiz üzere, toplumun göğsüne saplanan bir hançer mesabesindedir.

Maalesef günümüzde dijital medya ortamlarında bilgisizlik te istismar edilebilmektedir. Nasıl ki din, istismarcılar için bir araçsa cehalet tebir istismar ve sömürü aracı olarak kullanılmaktadır. Şu husus unutulmamalıdır ki; bilgisizliği bir istismar aracı olarak kullananlar, tarih boyunca bilgiden yoksun ve bilgiyi kimden, nereden alacağını bilmeyen kimseleri hedef almışlardır. Bu nedenle din ve cehalet istismarına karşı en güzel mücadele bilgiyle ve bilgi ahlakıyla olur. İnsanımızın gönül dünyasında ciddi tahribat yapan din istismarına karşı en güzel mücadele, doğruluğu teyit edilmiş kaynaklardan bilgilenmekten ve bilginin hangi amaçla kullanıldığının tespiti noktasında şuurlu olmaktan geçmektedir.

İslam’la ilişkisini temel ahlak esasları üzerine kurmayan kişi ve gruplar dijital ortamlarda insanın en kutsalını bile istismardan kaçınmıyorlar. Doğru dinî bilgi edinmenin yolu, devletimiz tarafından kurulup uhdesine temel görev olarak “İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” olarak belirlenen  Diyanet İşleri Başkanlığı ve onun en yüksek karar ve danışma organı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun görüş ve fetvalarına uymak ya da alanında uzman ve ilim-amel bütünlüğüne sahip âlimlere sormak veya onların kitaplarını okumaktan geçer. Bilgi diye her şeyin özgürce dolaştığı sanal ortamlarda herkes kendisinin âlimidir. Sosyal medya platformlarında “ aydın/ilerici/çağdaş din adamı olarak lanse edilen, ideolojisini dininin önünde tutan ve dinini ideolojisine uydurmaya çalışan sözde din adamlarının yorum ve yönlendirmelerine aldanılmamalıdır.

Dijital platformların ciddi bir denetim mekanizmasına imkân vermemesi işi daha da zorlaştırmaktadır. Din konusunda toplumu yanıltmak için kasıtlı veya ideolojik saplantılarla yanlış bilgileri servis etmek internet ortamında zor değildir. Bu ortamlarda dine ve dini kurumlara yönelik karalama kampanyaları, dinin kutsallarına yönelik saldırılar kolayca organize edilebilmektedir. Özellikle dine ilişkin bir alt yapısı olmayan kişiler, din konusundaki tasavvurlarını bu yönlendirmelere göre şekillendirebilmektedirler.

Günümüzde şöhret kültürü dini alanı da kuşatmıştır. Bu kültürün gelişim sürecine paralel olarak ortaya çıkan ve yaygınlık kazanan medya vaizlerine de dikkat etmek gerekir. Dijital platformları etkin bir biçimde kullanarak çektiği güya tebliğ videolarıyla şöhret kazanan, reytingi yüksek talk şov programlarına konuk olarak sık sık davet edilen, konuşma, giyim-kuşam ve yaşam biçimleriyle âdeta bir popstarı andıran medyatik vaizlere aldanmamak gerekir.

Ciddiyetle ve ilmi metotlarla konuşulması gereken dinî meselelerin, reyting kaygısıyla kavgacı bir formata dönüştürülerek sunulması dinin mehabetine zarar vermektedir. Bu programlar, eğitim amaçlı olmaktan ziyade reyting amaçlıdır. Bu durum dinin televizyon programlarının içeriğini oluşturmasından ziyade, televizyon programlarının dinin muhtevasına yön vermesi gibi çarpık bir anlayışa yol açmaktadır.

İslam başından sonuna kadar ahlak ve dürüstlüktür. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim ve yol göstericimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) öğretileri hiçbir amacın, hak ve hakikatin, doğruluk ve dürüstlüğün üzerinde tutulmaması gerektiğini bizlere öğretmiştir.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.