Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

26Ağu/220

İNSAN KAYNAKLARINDA Ya LİYAKAT ya da YÖNETİM KRİZİ – Harun DEMİRKAYA

300632874_10160027800647229_6778650296207510326_n

İNSAN KAYNAKLARINDA Ya LİYAKAT ya da YÖNETİM KRİZİ - Harun DEMİRKAYA
Liyakat ya da Yeterlik; layık olma, yaraşırlık, uygunluk anlamları da olmakla birlikte İnsan Kaynakları Yönetiminde belirli bir pozisyona bilgisi, uzmanlığı ve diğer nitelikleri en çok örtüşen kişinin atanması, anlamında kullanılmaktadır.

İnsan Kaynakları Bölümlerinin başarısı doğru insanı doğru iş ile eşleştirmesine, doğru insanın kariyerinin planlamasına, yetenek ve başarıların uygun ödüllerle desteklemesine bağlıdır.

Yani hem işe almada hem de hizmetin devamı süresince yatay ve dikey yer değiştirmelerde, yükselmelerde ve ödüllendirmede (işin gerekleri dışında) etnik köken, din, dil, renk, cinsiyet, engellilik, kısıtlılık, siyasal düşünce, felsefi inanç, aile ve akrabalık ilişkisi veya benzeri faktörlerin hiçbir şekilde etkin olmaması gerekir.

Eğer İnsan Kaynakları Yönetiminde bu ilkeye uyulmaz ise; yani nepotizm, kronizm (akrabayı, eşi-dostu kayırma), hemşehrilik, cemaatçilik, parti yandaşlığı, tarikatçılık ve yukarıda belirtilen benzeri faktörlere göre işlendirme yapılacak olursa, bu kayırmacılıktan yarar sağlayanlarda hizmet yerine “diyet ödeme” olgusu ön plana çıkacaktır.

Dolayısıyla liyakat ilkesine uyulmadan işlendirilen bu kişiler örgüt amaçlarını gerçekleştirmek yerine, kendilerini atayanların amaçlarına hizmet edeceklerdir.

Muhtemel başarısızlığın faturası ise liyakata aykırı işlendirme yapanlara ya da kayırmacılığı yapanlara çıkmakla birlikte, her koşulda kaybeden örgüt ve toplum olacaktır.

Son yıllarda devlet örgütünde yaşadığımız sorun tam olarak budur.

Yaşadığımız YÖNETİM KRİZİNİN en önemli nedeninin İnsan Kaynakları Yönetiminin Liyakat İlkesine uyulmaması olduğu açıktır.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Kategori: Mesaj Yorum gönder.
Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.