Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

28Haz/220

İzmit ve Kurtuluş Bayramları – Mustafa KÜPÇÜ

290769085_10226710662289481_7638063673416277563_n290719192_1071388097095880_596186148737689240_n

İzmit ve Kurtuluş Bayramları - Mustafa KÜPÇÜ

İnsanlar ve toplumlar, geçmişte yaşanan olaylardan ders çıkarmak ve yapılan yanlışları tekrarlamamak için, TARİH bilmelidir.

Tarih bilgisi zayıf olan kişiler ve toplumlar, “tarihi yalanların” tutsağı ve yeni yanlışların kurbanı olurlar!

Osmanlı tarihini bilmeyenlerin, yalanlarla beslenmeleri bu yüzdendir!

Birinci Dünya Savaşı öncesi Osmanlı:

Osmanlı Devleti, o müthiş imparatorluk yıllarından sonra, sürekli toprak kaybetmeye, ekonomik olarak hızla çökmeye başlamış.

Çünkü, Avrupa’da yaşanan “Bilim, teknoloji ve ekonomi” alanındaki büyük değişimden uzak kalmış.

Ekonominin egemeni, “KAPİTÜLASYONLAR” yani “ticari imtiyazlarla” ülkeye çöken Fransızlar, İngilizler ve diğer Avrupa ülkeleri olmuş!

Saraylarda zevk, sefa ve israf içindeki Padişahlar, ülkedeki her türlü bilimsel ve teknolojik çabaya karşı olmuşlar. Piri Reis dahil olmak üzere birçok bilim insanı katledilmiş!

1854’de Kırım Savaşı ile, İngilizler başta olmak üzere yabancı devletlerden BORÇLANMA süreci başlamış.

1881’de DUYUN-U UMUMİYE İDARESİ ile, alacaklı ülkeler,

Osmanlı borçlarının tahsili için tüm vergi gelirlerine, var olan işletmelerine, limanlarına, elektrik ve trenyolu yönetimlerine el koymuşlar!

Son olarak da “Yaprak-Tütün ve Müskirat” işletmesi REJİ adlı konsorsiyuma teslim edilmiş!

Bu koşullarda, bir de ALMANYA çıkmış ortaya!

Osmanlı’ya “dost” maskesi ile yaklaşmış;

“Ordunuzu eğitip geliştirelim” diyerek gelen Alman paşalar, “Deutsce Bank” kredileriyle, Alman ağır sanayiinin yeni silahlarını da Osmanlı’ya satmışlar!

Sonra da İlk “Paylaşım Savaşı’na” Osmanlı’yı da sokmuşlar!

Birçok cephede savaşmak zorunda kalan Osmanlı, Çanakkale Savaşı dışında, diğer cephelerde, özellikle Müslüman Arap Aşiretlerinin ihanetinin de etkisiyle büyük bir yenilgiye uğramış.

“Yemen Türküsü” bu dönemin acılarını yansıtır!

Sevr Antlaşması ve Osmanlı topraklarının işgali:

Avrupalı devletlere büyük borçları olan, üstelik bu savaşta yenik düşen Osmanlı Devleti’nin Anadolu toprakları Sevr Antlaşması ile paylaşılmış.

İngilizler, İstanbul ve yakın çevresinde işgale başlamış, silahlı güç olarak da Yunan Orduları Ege ve Marmara’da işgallere başlamış.

İzmit’in İşgali ve Kurtuluşu:

İzmit ve çevresi, 6 Temmuz 1920’de İngilizlerin, 28 Nisan 1921’de de Yunanlıların işgaline uğramış. Fransızlar da aynı tarihlerde “gözlemci” sıfatı ile bir heyet göndermiş.

28 Haziran 1921’deki Kurtuluş Günü’ne kadar, bu kentte resmi kayıtlara göre; 620 şehit, 151 sakat ve 102 zorla ırza geçme olayı yaşanmış. Yunanlılar 314 kişiyi de esir almışlar.

Büyükbabam, babaannem ve kardeşi büyük dayımız, o işgal yıllarını henüz 13-15 yaşınayken yaşamışlar.

Büyük amcamız “Muhacir Küpçü Hasan” da Namazgahtaki şehitlikte yatıyor!

Yunanlılar, Kazım Paşa komutasındaki Türk askerlerinin Adapazarı’ndan İzmit’e doğru ilerlemekte olduklarını anlayınca, 26 ve 27 Haziran günleri ve gecelerinde katliam yapmış, kent içinde yangınlar çıkarmış.

Bu koşullarda, Fransız grubunun tercümanlığını yapan “Tercüman Ahmet Bey” ve Fransız Papaz Pierre’nin çabalarıyla pek çok insanımız da hayatlarını kurtarmışlar.

Yerel kahramanlarımız da büyük bir mücadele vermişler;

Kandıralı Hasan Çavuş (Uztürk), Gebeşoğlu Mehmet, Akçaovalı Rıfat Molla, Hoca Rıfat Bey (Yüce), Kaymazlı Kasım Kaptan, Eczacı Hasan Behçet Bey, Doktor Sadık ve YAHYA KAPTAN, bu onurlu mücadelenin diğer kahramanları olmuşlar.

Ve, 28 Haziran 1921’de İzmit’in kurtuluşu gerçekleşmiş.

Kurtuluş Bayramları neden yapılır?

Benim çocukluk ve gençlik yıllarımda İzmit’in kurtuluş günleri büyük bir coşku ve bir dizi etkinliklerle kutlanırdı.

Gündüz, geniş bir halk katılımı ile resmi törenler yapılır, işgal ve kurtuluş dönemi anlatılır, kent içinde hemen her meslek grubunun geçit resmi yaşanırdı.

YAVUZ zırhlısı ve Gölcük Donanma Komutanlığı’na bağlı birkaç gemi körfeze gelir, top atışları yaparlar, gece ise boydan boya aydınlatmaları ile heyecan verirlerdi.

Gece, Fener alayı yapılırken, hemen herkes cadde ve sokaklara çıkardı.

Böylelikle, “ULUSAL BİR RUH” oluşur, çocuklar ve gençler bilinçlenirdi.

Ya şimdi?

Sıradan, “formalite” etkinlikleri yapılıyor!

1988’de 8 Mayıs Günü Paris’teydim.

Şanzeli’de, o müthiş bulvarda insan seli yaşanıyordu. Resmigeçit muhteşemdi.

Büyük ve Küçük Tiyatro karşısında, bir eski evin kapısında siyah plaketler ve iki büyük buket dikkatimi çekmiş ve bize rehberlik eden ressam Sedat Bey’e ne olduğunu sormuştum.

Dedi ki;

“Bu gibi evler çoktur. Alman işgaline karşı direnen ulusal kahramanların evleri aslına uygun restore edilmiş, korunmuş, kapılarına “Burası ulusal kahraman filancanın evidir” diye plaketler konmuş. Her kurtuluş günü, tüm kahramanların evlerine belediye bir çiçek koyar. İkinci çiçek de ailesine aittir” dedi.

Çok etkilenmiş, İzmit’e döndüğümde “İzmitliler Derneği’ne” olayı aktarmıştım. İlk Kurtuluş Bayramında Leyla Atakan Caddesi’ndeki evinin girişine “Burası Ulusal Kahraman Tercüman Ahmet’in evidir” plaketini çakmıştık.

28 Haziran okulların tatil günlerine geliyor.

Çok merak ediyorum;

İzmit’in işgal yılları ve kurtuluşu hakkında kaç öğrencimiz bilgi sahibidir?

“Yahya Kaptan Mahallesi” sakinlerinden kaçı bu kahraman insanı tanır?

“Tercüman Ahmet” i kaç kişi bilir?

Bu konuda, çocukların ve gençlerin kolay algılayabilecekleri bir “İzmit’in işgal yılları ve kurtuluşu” konulu kitaplar yayınlanıp tüm okullarda dağıtılamaz mı?

Sonra da her 28 Haziran’da ilköğretim, Lise ve Üniversite öğrencileri arasında aynı konuda KOMPOZİSYON yarışmaları yapılamaz mı?

Bu kentin Valis, Büyükşehir Belediye Başkanı, İzmit Belediye Başkanı, Meclis üyeleri ve Sivil Toplum Kuruluşlarını göreve çağırıyorum.

Dünden bugüne, İzmit’in işgal ve kurtuluş dönemine ilişkin yazılarıyla toplumu aydınlatmaya çalışan Şakir Balkı’yı, Atilla Oral’ı, Sıdıka Cebeci’yi kaç kişi tanır?

Tarihini bilmeyen toplumlar “karşı devrimci” uşaklarca nasıl kandırılır?

DÜŞÜNMEK;  yaşadığı ülkenin dünü ve bugününü “BİLİNÇ ve ÖZGÜR KİŞİLİĞİ” ile araştırmak kaç insanımızın harcıdır?

Yarın, 28 Haziran;

İzmit’in Kurtuluş günü kutlu olsun.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Kategori: Mesaj Yorum gönder.
Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.