Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

31Ara/210

Bir umut olarak yeni yıl – Fahri SAĞLIK

fahri sağlık

Bir umut olarak yeni yıl – Fahri SAĞLIK

     Bugün koca bir yılın son günü. Acısıyla tatlısıyla ömrümüzden bir yıl daha geçip gitti. Zaman böyle bir şey işte, durmadan akıp gider, geri getirilmesi de mümkün değildir. Bugün sizlere bir yeni yıl yazısı yazayım istedim. İstemesine istedim de bu yazıyı nasıl kurgulayacağıma zor karar verdim. Yeni yıl yazısı iç açıcı, umut verici olmalı diye düşündüm. Tüm ekonomik, sosyal ve siyasal sıkıntılarımıza rağmen bu yazımda sizlere umut verici mesajlar vermek istedim. Yeni yıla girerken insanların kendilerine göre yeni umutları ve hedefleri vardır elbette. Hepimiz yeni yıldan bir şeyler bekleriz. Dostlarımıza “Yeni yılın size ve ailenize…” diye başlayan umut dolu cümleler kurarız. Aslında yeni yıl bir şey getirmez. Biz kendi kendimize getiririz getirmek istediklerimizi. Ama yeni yıldan beklemek umudu artırır diye düşünürüz.

Aslında yüce dinimiz ve milli kültürümüz umut kavramıyla iç içedir. Ana tema olumlu bir umut duygusunun gerçekleşmesidir. Yüce Rabbimiz bizden, umut vadisinde hiçbir şey yapmadan oturup beklememizi istemiyor. Aksine umutlarımızın gerçekleşmesi için yapmamız gereken ne varsa yapmamızı talep ediyor. Müslümanın imanı ile umudu aynı yönde birbirlerine paralel olarak yol alırlar. Bu çizgide herhangi birinin sapması diğerinin de olumsuz olarak etkilenmesine ve sekteye uğramasına sebep olur. Umudunu kaybeden, gücünü de kaybeder.

Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurulur: De ki: "Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin…" (Zümer Suresi, 53) Kur’an, Müminlerin Allah’tan ümitli olmalarının temelinde, güçlü bir imanı ve bu imanın gereği olan yaşantıyı gösterir. İnanç ve ilâhî değerler doğrultusunda yaşamayı ümidin ön şartı sayar. Allah’a inanmak ve O’na ümit bağlamak, bir mümin için sonsuz güven kaynağıdır. Bu güven müminin zorluklar karşısında cesur ve dayanıklı olmasını sağlar. Bu direnç dua ile daha da kuvvetlendirilir. Dua, insanı ümitsizlik ve karamsarlık duygusundan, manevi çöküntüden kurtarır. Dua, özellikle zayıf ve çaresizlik içerisinde bulunulduğu durumlarda insana ümit ve teselli veren önemli bir güçtür. Dua eden bir mümin, Allah’tan her zaman için ümitlidir. O, ümit ve beklentilerinin gerçekleşeceğine inanır. Yaşama dair iyimserliği artar, ruhsal yönden kendini güvende hisseder.

Dua, her şeyden önce bir istek ve beklentinin ortaya konulmasıdır. İnsanda istek ve beklentileri uyandıran, canlı tutan ise ümittir. Kişinin zihninde dua etme eğilimi ortaya çıktığı andan itibaren, onda aynı zamanda bir umut ışığı da belirmiş demektir. Ümit, arzu edilen şeylerin gerçekleşeceğine inanmayı sağlar. Ümit bir hayalcilik değil, insanı besleyen manevi bir güçtür.

İslam kapısı ümitsizlik kapısı değildir. Gönüller sultanı Mevlâna Celaleddin-i Rumi insanlığı bu kapıya çağırırken “ Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...” diyor. Müslüman demek, her zaman umut içerisinde yaşayan insan demektir. Müslümanın hayatında son nefesine kadar umutsuzluk yoktur.

Yaşam dümdüz bir çizgi gibi değildir, inişler ve çıkışlarla devam eder gider. O inişlerde ve çıkışlarda umutlar bazen güçlü bazen zayıf olur. Gün gelir umutlar tükenmiş gibi görünür ama umudun tükenmiş gibi göründüğü an, yeni umutların doğmaya başladığı andır.

Sağlık kadar hastalık, mutluluk kadar üzüntü, başarı kadar başarısızlıklar da hayatın bir parçasıdır. Her şey zıtları ile değer kazanıyor aslında. Örneğin hasta olmadan hiçbirimiz sağlığın kıymetini bilemiyoruz. Dişimiz ağrımasa ağzımıza aldığımız bir lokmayı ağrısız, sızısız çiğnemenin ne büyük bir lütuf olduğunu idrak edemiyoruz.

2022’den umut varız. Umutsuzluk yok! Gün gelir; gül de açar, bülbül de öter. Yeni yılda insanımızın umutlarının ortak paydaları üzerinde kısa değerlendirmeler yapmak istiyorum. Ortak umutlarından birisi dünyayı kasıp kavuran korona virüs illetinden bir an önce kurtulup eski normallerimize dönmektir. 2022 yılı için bu en temel umudumuzun en kısa sürede gerçekleşmesini diliyorum. Geleceğimize ışık tutabilmesi açısından bu illetten gerekli dersleri çıkarıp dünya ve ahirete bakış açımızı güncellediğimizi umuyorum.

Bundan sonra artık ben gördüklerime inanırım görmediğim şeyler beni ilgilendirmez diyemeyeceğimizi, dinimizdeki tevekkül anlayışını doğru anlayıp üzerimize düşen görevleri yerine getirdikten sonra işlerin sonucunu yüce Allah’a bırakmamız gerektiğini, kendi ellerimizle bozduğumuz dünya-ahiret dengesini acilen düzeltmeye mecbur olduğumuzu, duanın gücünü küçümsememiz gerektiğini, yüce Allah’ın kâinat için koyduğu nizam ile kavga edilmemesi ona uyum sağlanması gereğini zihinlerimize yerleştirdiğimizi de düşünüyorum.

Atalarımız “ Tedbirde kusuru olan takdire bahane bulur.” demişler. Bu korona virüs belasından bir an önce kurtulabilmemiz için başta devletimizin aldığı tedbirlere tam olarak uyuyor, üzerimize düşen görevleri yerine getiriyor muyuz? Tedbir bizden takdir Allah‘tandır diyebiliyor muyuz? Bu cennet vatanda yaşayan bireyler olarak hepimiz en zayıf halkamız kadar güçlü bir zincir olduğumuzu unutmadan devletimizin aldığı tüm tedbir ve tavsiyelere tam olarak uymalıyız.

Dua rahmet kapılarını açar. Dua; sınırlı, sonlu ve aciz olan insanın bütün benliğiyle sınırsız, sonsuz kudret sahibi olan yüce Allah’a yönelip O’ndan istek ve dilekte bulunması, yüce Rabbi ile arasında bir köprü ve diyalog kurmasıdır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde “Kullarım, sana benden sorarlarsa (de ki): Ben (onlara) yakınım, dua edip yalvaran, bana dua ettiği zaman onun duasına karşılık veririm…” buyurmuştur. Sevgili peygamberimiz de Müslümanları duaya teşvik ederek “Allah’a duadan daha değerli bir şey yoktur” buyurmuştur. Dualarımızı sadece sözlü değil fiilî olarak ta yapmalıyız. Fiilî dua; insanın sözlü olarak Allah’tan istediği şeyin zeminini hazırlaması ve Allah’ın koyduğu kanunlara (sünnetullaha) uyması demektir. Mesela, sağlık ve âfiyet isteyen bir kimsenin sağlık kurallarına dikkat etmesi fiilî bir duadır.

Bu duygu ve düşüncelerle 2022 yılının barışın, sevgi, saygı ve hoşgörünün tüm dünyada egemen olduğu, umutlarımızın gerçekleştiği bir yıl olması dileği ile hepinizin yeni yılını kutlar, ilimize, ülkemize, İslam âlemine ve bütün insanlığa sağlık, mutluluk ve hayırlar getirmesini yüce Allah’tan niyaz ederim.

<

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.