Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

31Ara/210

HALKA YALAN SÖYLEMEK CAİZ Mİ? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sHALKA YALAN SÖYLEMEK CAİZ Mİ? - Ruhittin SÖNMEZ

Dolar kurunun 18 liradan bir gece yarısı operasyonu ile 10-11 lira bandına düşmesinin perde arkasında yaşananlar açığa çıkmaya devam ediyor.

Bu operasyon yapılmasaydı daha büyük bir badire yaşayacağımız ve bugün dolar kuru için 25-30 liraları konuşacağımız bir başıbozukluk içindeydik. En azından şimdilik bu fahişten de öte kurlar yerine, doların 12-13 TL bandında olmasına şükreder haldeyiz.

Maliye Bakanının deyimiyle “küçük yatırımcının çarpıldığı”, 20 Aralık gecesi ve akabinde olanların az konuşulan başka bir boyutu daha var: Devlet halkına yalan söyledi.

****

SÖYLENEN YALANLAR

O gece Bankalar Birliği Başkanı TV’lere çıkıp “vatandaşlarımız 1 milyar dolar bozdurup TL’ye çevirdi” dedi. Mesai saatleri başladıktan sonra İş Bankası Genel Müdürü vatandaşlarımızın “1,7 Milyar dolarlık dövizini TL’ye çevirdiği” bilgisini verdi.

Maliye ve Hazine Bakanı Nureddin Nebati, “bireylerin gece geç saatten itibaren dövizlerini bozdurmaya başladığına” işaret ederek, "büyük bir heyecan var, bazı internet siteleri kilitlendi, çöktü” dedi.

"Hem yeni bir model öne sürüyoruz hem de öne sürülen modelle dün Cumhurbaşkanımız adeta bir manifesto yayınladı. O andan itibaren de Türkiye'de birçok şey değişti" dedi.

“Halkın koşa koşa döviz hesaplarını kur korumalı mevduata (KKM) çevirdiğini” açıkladı.

Bakan Nebati “Devletin bir müdahalesi olmadığını, kurdaki düşüşün yerleşiklerin satışıyla gerçekleştiğini” söyledi.

****

İŞİN DOĞRUSU

Bu açıklamaların halkı gaza getirmek maksatlı yapıldığı ve gerçek olmadığı, hadi daha açık söyleyelim yalan olduğu ortaya çıktı.

Devletin, kamu bankalarını kullanarak, 19,1 milyar dolar sattığı ortaya çıktı.

· Yani devlet bal gibi müdahale etmişti.

Ayrıca, sürecin başlangıç ânı olan 20 Aralık’ta 259 milyar dolar olan döviz mevduatının, 8 gün içinde azalmadığı gibi, 261 milyar dolara çıktığı görüldü.

· Yani döviz satıp TL’ye dönen yoktu.

Anlaşıldı ki;

· Keskin kur düşüşünün sağlandığı gece devletin sert bir müdahalesi olmuştu. Etki artsın diye iç piyasanın kapalı olduğu, dış piyasanın Noel tatilinde olduğu bir zaman seçilmişti.

· Bakanın ifadesiyle “içeriden bilgi sızdırılması” sonucu yüksek kurdan döviz satanların bir kısmı düşük kurdan döviz almış olmalıydı. Böyle yapan biri 100 bin dolarını 24 saat içinde 170 bin dolara çıkarma becerisini göstermiş olabilirdi.

· Parasının değerini korumak için 15-18 TL’den dolar alan ve o gün gaza gelip döviz satan küçük yatırımcı ise çarpılmıştı.

****

YÖNTEM AHLAKİ OLMALI

Netice itibarıyla, iktidarın “bir başarı hikayesi” olarak sunduğu operasyonla döviz kurlarındaki korkunç yükseliş durdurulmuş ve kurlar geri çekilmişti.

Ama devletin bunu halktan bilgi gizleyerek, yanıltarak ve korku salarak sağladığı anlaşıldı.

Böyle bir olay gelişmiş ülkelerde iktidarın düşmesine sebep olabilecek büyük bir skandal olarak kabul edilir.

Ama ülkemizde, “böyle bir yöntemle kur düşüşünü sağlamak ahlaki mi, değil mi?” diye sorsam çoğu kişiye çok naif bir soru olarak geleceğini biliyorum.

“Yeter ki, ülke menfaatine olsun, kurlardaki köpük gitsin de ister ahlaki yöntemle, isterse ahlaki olmayan bir usulle olsun” diyenler olacaktır.

Aynı AKP iktidarı, Merkez Bankası’nın 128 Milyar dolar rezervini kuru sabit tutmak için sattığında da aynı yöntemi kullanmıştı. Halka yanlış bilgi vererek veya bilgi gizleyerek bu korkunç meblağda para çarçur edilmişti. Bu para heba edilmemiş olsaydı bugünlerde yaşadığımız yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek kur, yüksek işsizlik asla bu boyutta olmayacaktı.

Bunlar yapılmamış olsaydı, halkın devleti yönetenlere güveni daha fazla olacak, yabancı paraya hücum olmayacaktı. “Küçük yatırımcı” denilen orta ve alt gelir grubundaki vatandaşlarımız çarpılmamış olacaktı.

****

YALAN GÜVENİ TÜKETİR

Devleti yönetenlerin bir konuda yalan söylediği anlaşıldığında, her konuda yalan söyleyebileceğine inanılır.

İşte şimdi kimse yöneticilerin söylediklerine inanmıyor, Bakanın “gözlerindeki ışıltıya göre” karar almıyor, rakamların diliyle konuşanlara kulak veriliyor.

Bir yandan “kurlar isterse artsın, biz Üretim – Yatırım - İstihdam öncelikli yeni bir model deniyoruz” demeye devam edeceksiniz.

Öte yandan Merkez Bankasının eksi 51 milyar dolar olan net rezervine rağmen, kısa vadeli olarak tuttuğunuz emanet paraları, dolar kuru artışını frenlemek için, saçacaksınız.

Böyle bir model değişimi halka büyük fedakarlıklar yükler. Bunun için halka güven vermeniz ve istikrarlı bir politika izlemeniz gerekir.

Böylesine ne yaptığı konusunda güven vermeyen, endişe yaratan böyle bir yönetimle ülkenin yeni bir modele geçmesi mümkün olamaz.

Böyle bir yönetim, bu safhadan sonra, mevcut modeli de devam ettiremez. Mevcut kur ve enflasyon seviyelerini de muhafaza edemez.

30 Aralık 2021

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.