22Ara/210
HASARI DEĞİRMENLER – İsmet AKKAYA
HASARI DEĞİRMENLER – İsmet AKKAYA
Dünkü yazımın devamı.....
Yukarı değirmenin alt kısmında "link" veya "seten" dediğimiz ayrı bir bina vardı. Buradaki taş değirmendeki gibi yatay değil araba lastiği gibi dik ve etrafında dönerdi. Islak olan buğday malalarla taşın altına itilir buğdayın zarı-kapçığı temizlenirdi. Bulgur bu şekilde, kaynatılarak yapılır, değirmende veya evlerde el değirmenlerinde çekilir, farklı eleklerden elenerek iriliklerine göre sınıflandırılır.
Hasarı değirmeninin 3.dünü Kadif dayı açtı. Zayıf, kara kuru, çelimsiz, gariban bir adamdı. Derme çatma bir baraka yatacak bir şilte çalışa çalışa ilaveler yaparak kendini geliştirdi. Değirmeni büyüttü, hayvanlar için ayrı bir bölüm yaptı. Kırçıllı bir katırlı vardı, Salı günleri bizim hana çeker, babama nallatırdı.
Bir ekin zamanı tarlada ekin biçiyoruz. Yemek saatine yakın babam ablamla beni ırmağın karşısındaki bir "göze" ye su almaya gönderdi. Elimizde "boduç" ve ibrikle seke seke, güle oynaya giderken ayakkabımın teki tahta köprüden ırmağa düştü, ayakkabıyı bulmamız mümkün değil, ablamla sözleştik bunu babamıza söylemeyecektik. Akşam oldu babam "hazırlanın gidiyoruz" dedi. Ablamla ben ırmakta kaybettiğimiz ayakkabıyı ekin yığınlarının altında arıyoruz. O sırada Kadif tarlanın yanından geçerken ayakkabının tekini gördü, diğerinin kaybolduğu öğrenmiş oldu.
Bir hafta sonra Kadif dayı hana geldi, babama bir sigara sardırdı, yaktı, ayakkabının tekini katırın torbasından çıkarıp hanın ortasına attı. Ayakkabı sellene sellene değirmenin savağına kadar gitmiş, temizleme amacıyla savağa gelen Kadif ayakkabıyı tanımış. Ayakkabı şişmiş adeta iki numara büyümüştü. Babamın yorumu "Ayakkabıyı çaldılar, tekini alamayınca onu da hasarıya attılar" şeklindeydi.
Değirmenler ekonomik ve sosyal hayatımızda yeri olan işletmeler iken bugün işlevini kaybetmiştir. Köylünün tarlaya küsmesi, köylerin boşalması değirmene olan ihtiyacı bitirme noktasına getirmiştir. Sosyal olarak kişiler değirmen nöbetlerinde ahbaplıklar kurmuşlardır. Oğlunu evlendirmek için kız arayanlar değirmenciden fikir alırlarmış. Değirmen sohbetleri, umre ziyaretleri gibi insanımızın hayatında iz bırakmıştır. Halk kültürümüzde</DIV> Değirmenin bendine</DIV> Döner kendi kendine
Herkesin bir derdi var
Yanar kendi derdine
Veya
Değirmen üstü şak-şak
Küskün isek barışak
Araya dağlar girdi
Mektup ile konuşak gibi manilerimiz vardır. Değirmen çevrelerine, gelenlerin yemeleri için meyve ağaçları dikilmiştir. Akranım köylü bir arkadaşım ben dutu ilk defa değirmene zahire getirdiğimizde tattım deyince şaşırmıştım.
Daha sonraki yıllarda Vişneli Göze semtindeki sular depolarda toplanarak bağlar için isale hattı döşendi ve halkımız sağlıklı içme suyuna kavuştu.
Bu yazımda çocukluğumdan bazı anılarımı anlatmaya, kadim bir mesleği tanıtmaya çalıştım. Amacım eskileri geri getirmek değil, "Ekmeğin sofraya nasıl geldiğini bilemeyen" bir torun sahibi olarak mazide nelerin, nasıl yaşandığını gelecek nesillere aktarmaktır.
Yeni yılda bereketli günler ve esenlikler dileklerimle saygılar sunuyorum.
21 Aralık 2021
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.