Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

31Eki/210

Sevgili Dostlar – İSMET AKKAYA

ismet akkaya

Sevgili Dostlar - İSMET AKKAYA

Geçen yazımda İzmit'e gelişimi göreve başlayışımı özetlemiştim.

Ekim ayı itibariyle derslerime başladım. Asıl branşım "Sekreterlik ve Büro İdaresi" olduğundan ağırlıklı olarak daktilografi dersi verildi. Bunun yanında haftalık ders saatimi doldurmak için, birinci sınıfların Muhasebe, son sınıfların Maliye derslerine girdim.

Mimar Sinan Ortaokulu'nun bir bölümü Ticaret Lisesi'ne tahsis edilmişti, sığıntı konumunda olduğumuz için her sınıftan ancak sabahçı ve öğlenci olmak üzere ikişer şube açılmıştı, ayrıca Akşam Ticaret Lisemiz vardı.

O Yıllarda işe girmek için 10 parmak daktilografi bilmek büyük avantaj sağlıyordu. Ayrıca okulumuz müfredatında Muhasebe, Maliye, Ekonomi, Beşeri Münasebetler, Mal Bilgisi gibi insan hayatına dokunan derslerin olması Okulumuza olan rağbeti artırıyordu.

Ekonomisi ve Sanayii Kocaeli'ne nazaran çok geri olan birçok il ve ilçede birden fazla Ticaret Lisesi olmasına karşın bizde il bazında tek Ticaret Lisesi olması bizim gelişmemizi geciktirdi. Orman İşletmesinin altında kendi binamıza kavuşunca beklenen gelişmeyi gerçekleştirdik.

Velilerimiz orta sınıf dediğimiz memur, işçi, esnaf, çiftçilerden oluşmakta, öğrencilerimizin ekseriyetini kızlarımız teşkil ediyordu.

Kısa yoldan hayata atılmak, ekonomik bağımsızlığını temin etmek isteyen kızlarımız için okulumuz "biçilmiş kaftan" idi. Ayrıca okulumuz açtığı 10 parmak daktilografi Kursları ile diğer okul mezunlarının da iş hayatına atılmalarında da pay sahibi olmuştur. Yüksek Öğretime devam etmek isteyen öğrencilerimiz fark derslerini başararak aynı zamanda Lise mezunu sayılarak çeşitli Fakülteleri de okuyabilmişlerdir.

1970 yılı Ocak ayında düğünümü yaptım, ayrıca Müdür Yardımcılığı görevine atandım. Mezun olduğum okulu konser vermek için İzmit'e davet ettim. Atatürk Spor Salonunda düzenlediğimiz "Ticaret Lisesi Dayanışma Gecesi'nden elde ettiğimiz gelirle Gaziantep Folklor Ekibi kıyafetleri yaptırdık. Teşekkül ettirdiğim koro ve folklor ekibi çalışmaları ile kültür hayatımıza hizmet ettik. Sportif müsabakalarda da gayet başarılı idik. Kocaelispor'un kaptanı Mahir Danabay okulumuz öğrencisi idi. Daktilografi ile resim çalışması sergileri açıyor, Türkiye Daktilografi yarışmalarına katılıyorduk...

Akşam Ticaret Lisemizden özellikle bahsetmek istiyorum. Aslında bir işi olmasına rağmen "Çocuklarının eğitimine yardımcı olmak", "Bir derece veya bir kademe ilerlemesi" alabilmek, "zamanında okuyamamanın eksikliğini giderebilmek" için 4 yılı göze almak her insanın yapabileceği fedakarlık değildi.

Günümüzde nice sahte diplomalı insanların mevki kapma yarışını görünce bu insanların sabah mesaisinden gece yarılarına kadar okula devam etmelerini takdirle karşıladım, mesleğimin en zevkli yıllarını onlarla birlikte geçirdim. İçlerinde imamından, hakeminden, futbolcusundan, polisinden, isçisinden, memurundan, esnafından her grup ve benden yaşça büyük inşanlar vardı.

Akşam Ticaret Lisemiz Üniversiteye öğrenci göndermede yıllarca Türkiye birincisi oldu. Eğitim yılı sonlarında gerçekleştirdiğimiz "Dondurma Geceleri" birlik ve beraberliğimizin güzel bir nişanesi idi.

1970 LI yıllarda İzmit ulaşımı kolay bir kent idi. Dolmuşlar Mehmetalipaşa ile eski cezaevi arasında tür atarlardı. İzmit'i dağ ile deniz arasına sıkışmış, ortasından demir yolu geçen, denize kıyısı olan bir il olarak tanımlardık. Ankara-İstanbul yolu yukarı alınmamıştı. Hallerinin önünden kayık kiralar balığa çıkardık.

Bugünün ulaşım ve yerleşim açısından en güzide "Yahyakaptan" Mahallesi henüz kurulmamıştı, bu arazide atlar yayılırdı, İzmit Doğu Kışlada biterdi. AVM’ler hayatımıza girmemiş idi. Cumartesi günleri yarım gün ders yapardık.

Postahanenin arkasında müşterilerinin çoğunu öğretmenlerin oluşturduğu, arkadaşlarla buluştuğumuz "Yakup'un mekanı" vardı. İşletmeci Yakup bey ve oğlu Raşit öğretmenlere karşı gayet saygılı insanlardı.Bugün "Ögretmenevi"nde gördüğümüz muameleyi kıyaslamak bile istemiyorum.

Söz buraya gelmişken bu mekanın renkli kişilerini de anmak isterim. Recep Testici'yi, Ahmet Palaz'ı, Şükrü Karlıkaya'yı, Hasan Zeytin'i, Callut'u, Urfalı Kara Mustafa’yı, Sivaslı Efe Dayı'yı, Mimar beyi, Tarihçi Ozan beyi, Diyarbakırlı Kara Niyazi'yi unutmak mümkün mü, mekanları cennet olsun.

Gelecek yazımda okulumuzu ve Öğretmen arkadaşlarımı daha yakından tanıtacağım, kalın sağlıcakla...

30 Ekim 2021

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.