Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

24Eki/210

AYDIN OLMAK, ANLATMAK VE AYDINLATMAK – Cafer GENÇ

AYDIN OLMAK, ANLATMAK VE AYDINLATMAK – Cafer GENÇ

Benim de üyesi olduğum, 3 dönem başkanlığını yaptığım, şu an 2. başkan olarak yönetim kurulunda bulunduğum Bursa Aydınlar Ocağı olarak faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz.

Genel Merkez olarak İstanbul’da, 9 Ekim 2021 tarihinde 25. Olağan Gene Kurul Toplantısını gerçekleştiren, köklü ve etkili bir geçmişi olan, amaçları ve ilkeleri ile günümüzün sorun ve sıkıntılarına çözüm üreten “Aydınlar Ocağı”ndan söz etmek istiyorum.

Günümüzde, bilgi üreten insanların vasıflı olması gerektiğini; medeniyetlerin, üstün meziyetlere sahip insanlar sayesinde kurulup geliştiğini hepimiz biliriz. Topluma hizmet üreten sivil toplum kuruluşları güç birliği oluşturulan birer sivil teşekküllerdir.

Adından da anlaşılacağı üzere, kendi alanlarında aydın olan insanlar, el ve gönül birliği yaparak siyasi, sosyal, kültürel ihtiyaçlar doğrultusunda toplumu aydınlatma görevini yerine getirmektedirler. Resmi bir kurum olmamakla birlikte bildirileriyle, lobi çalışmalarıyla, toplantılarıyla, gösterileriyle ve çeşitli etkinlikleriyle, milletine hizmet etmeyi kendilerine görev ve sorumluluk kabul etmiş idealist insanlar hep birlikte sivil aktiviteleriyle resmi makamlara mesajlar verirler. Yetkililere, yaptırım noktasında etkili olmayı amaçlarlar.

Aydınlar Ocağı, gönüllülük esasına dayalı, ticari amacı olmayan, siyasi partilerle ilgisi ve ilişkisi (yan bahçesi) olmayan bir sivil fikir teşkilatıdır. Bu fikir, Türk milliyetçiliğini savunmakta olup milli ve manevi değerlere sahip çıkmaktadır. Muhafazakâr bir anlayışla milletin bütünlüğü, vatanın bölünmezliği, devletin güçlülüğü prensibiyle milli birliği ve beraberliği savunmaktadır. Türk milletinin karşı karşıya kaldığı içerideki ve dışarıdaki tehlikelere tepki göstererek bu tehlikelere karşı tedbirler alınmasını istemektedir.

cg1

Aydınlar Ocağı, 1960’lı yıllarda bölücü eylemlere ve komünist hareketlere karşı çeşitli fikir kulüpleri adıyla kurulmuş ve bu tehlikelere karşı faaliyetlerde bulunmuş olmakla birlikte, Aydınlar Ocağı ismiyle ve Prof. İbrahim Kafesoğlu’nun başkanlığında, 1970 yılının mayıs ayında kurulmuştur. Böylece, Türkiye’nin ilim ve fikir hayatında ihtiyaç duyulan önemli bir boşluk doldurulmuştur. O yıllardan günümüze kadar olan siyasi ve yönetim sürecini biliyorsunuz. Aydınlar Ocağı’nın, amaçları ve tüzüğü doğrultusunda partiler üstü, yerli, milli, gönüllü ve idealist bir anlayışla ve yaklaşımla ses getiren, fikirlerine itibar edilen çalışmalar içerisinde bulunmuş olması büyük takdir görmüştür. Her şeyi madde ile izah eden ve maddenin kölesi yapmak isteyen batıcı materyalist anlayışın kültür emperyalizmine karşı milli ve manevi değerlerle mani olmak istemişlerdir.

Türk-İslam sentezinin yılmayan, yorulmayan, yıkılmayan savunucuları olmuşlardır. Ülkemizin, siyasi, sosyal, ekonomik ve yönetim hayatında yaşadığı üzücü ve düşündürücü olaylar göz önünde bulundurulduğunda, aydınlarımız, bu sorunlara, sorumluluk şuuru içerisinde, “Bu bir millet ve memleket meselesidir” diyerek sahiplenmişlerdir. Milletini, memleketini seven, devletine, milli ve manevi değerlerine bağlı, milliyetçi pek çok seçkin üniversite öğretim üyeleri, yazarlar, eğitimciler, siyasiler, bürokratlar, iş adamları vb. kimselerin katıldığı Aydınlar Ocağı, etkili kişileri bünyesinde topladı. Birçok konuda konferanslar, toplantılar, seminerler düzenledi ve yayın faaliyetlerinde bulundu. Milliyetçi-muhafazakâr kesimin bir araya gelmesinde, toplanmasında ve kamuoyu oluşturulmasında büyük katkıları oldu. İstanbul’un dışında başka merkezlerde de şubeleri açıldı.

Kuruluşundan bu yana, Prof. Dr. İbrahim KAFESOĞLU, Prof. Dr. Süleyman YALÇIN, Prof. Dr. Salih TUĞ, Prof. Dr. Ayhan SONGAR, Prof. Dr. Nevzat YALÇINTAŞ başkanlık yapmışlardır. Şu an, Prof. Dr. Mustafa E. ERKAL, başkan olarak görev yapmaktadır.

Ayrıca, Aydınlar Ocağı’na üye olmuş ve hayırlı, faydalı hizmetlerde bulunmuş bazı isimleri de söylemiş olursam, bu derneğin ağırlığını ve önemini ifade etmiş olurum diye düşünüyorum. Sait Bilgiç, Muharrem Ergin, Ahmet Kabaklı, Cevat Babuna, Faruk Kadri Timurtaş, Sabri Ülker, Süleyman Yalçın, Ayhan Songar, Refik Özdek, Salih Tuğ, Necmettin Hacıeminoğlu, Mustafa Kafalı, Nihat Sami Banarlı, Tahsin Banguoğlu, Turan Yazgan, Reha Oğuz Türkkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, Altan Deliorman, Ergün Göze, Dilaver Cebeci, Gültekin Samancı ve daha niceleri… Şeref üyesi olarak, Rauf Denktaş, Ebulfeyz Elçibey, Mustafa Cemil Kırımoğlu, İsa Yusuf Alptekin, Mintimer Şaymiyev, Baymirza Hayıt bulunmaktadır. (Vefat edenleri rahmetle anıyorum)

Aydınlar Ocağı, şu alanlarda faaliyet göstermektedir: Şuralar, Kurultaylar, Açık Oturumlar, Konferanslar, İlmi Seminerler, Divan Toplantıları, Durum Değerlendirme Toplantıları, Ödül ve Anma Toplantıları, Mevlitler, İftarlar, Bayramlaşmalar, Basın Toplantıları ve Basın Açıklamaları, Berat ve Şeref Belgesi Verme Törenleri, Konserler, Sergiler, Geziler, Yürüyüşler, Ziyaretler, Tv., Basın Temasları, Yardımlar, Burslar, Sohbetler, İstişare Toplantıları, Güncel Konulu Toplantılar, Sunumlar, Yayınlar, Kitaplar, Destek-Teşvik Çalışmaları… vs. gibi.

Sivil toplum teşkilatlarının bir diğer önemli tarafı da yeni dostlar edinmekle çevrenizin genişlemesidir. Böylece, ilgi ve iletişim adına yardımlaşma, destek verme, paylaşma…vs gibi durumların gerçekleşmesidir. Aydınlar Ocakları’nda uzun yıllar görev alan başkan Mustafa E. Erkal, Sakin Öner, Ahsen Okyar, Süleyman Uluocak, Ruhittin Sönmez, Hayrettin Nuhoğlu, İsmail Tatlıoğlu, Fahri Yağlı, Sinan Demirtürk, Nefi Demirci, Erdoğan Aslıyüce, Zeki Hacıibrahimoğlu, M. Kemal Cerrahoğlu, Şahin Ceylanlı, Rubil Gökdemir, Yunus Özen, Hasan Uzunhasanoğlu, Cengiz Arslan, Hasan Ateşoğlu, Sadi Kurtulan ve diğer gönül dostlarımı tanımış olmanın mutluluğunu yaşadım.

Bursa Aydınlar Ocağı olarak, bu bilgiler doğrultusunda, İhsan Bilgili başkanlığında yönetim kurulumuz faaliyetlerini sürdürmektedir.

Milletimizin ruhunda ve bu devletin kuruluş felsefesinin başında Türk Milliyetçiliği, Türkçülük ve Turancılık bulunmaktadır.

Aydınların, milletin ihtiyaç duyduğu konularda gerçekleri anlatma, doğruları vurgulama, yanlışları sorgulama gibi görevleri ve sorumlulukları vardır. Bilgilendirme, bilgi sahibi olan kişilerin işidir.

Bilge lider Atatürk, “Bu ülke tarihte Türk’tü, şimdi Türk’tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır.” demiş. Aydınlar olarak bizler de muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda olduğunu bilerek "Ötüken’den yola çıktık, Türkiye’de büyüdük, güçlendik, Turan’a gidiyoruz" demek için var olmalıyız...

Ne mutlu Türküm diyene...!

https://www.ipekyolugazetesi.net/cafer-gen_aydin-olmak-anlatmak-ve-aydinlatmak_3644.html?fbclid=IwAR3Otux64Tm1eF6VJo5Oh1MWKLKYHy1K9u20cTLzsB-JNhLlKoSq8OZC0uI

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.