Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

15Eki/210

HALKIMIZI MUTLU EDEBİLİRİZ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

HALKIMIZI MUTLU EDEBİLİRİZ - Ruhittin SÖNMEZ

Yıllar önce “Tavuk Suyuna Çorba- Yüreğinizi Isıtacak Öyküler” adıyla bir seri kitap çıkmıştı. Hala kitapçılarda var mı bilmiyorum. Bu kitaplarda “Sevgi Üzerine”, “Ana Babalık Üzerine”, “Öğretmek ve
Öğrenmek Üzerine” gibi bölümlerde tasnif edilmiş küçücük hikayeler vardı.

Bunlardan birini hiç unutmadım.

Hikâyeyi arkadaşıyla beraber New York’ta taksiye binen bir adam anlatıyor:

Arkadaşım taksiden inerken şoföre, “Teşekkür ederiz. Çok iyi araba kullandınız” dedi. Taksi şoförü şaşkın bir vaziyette “niye böyle söylediniz?” diye sordu.

Arkadaşım “bu kadar yoğun bir trafikte böyle serinkanlı hareket etmenizi takdir ediyorum” diye cevap verdi. Taksi şoförü “ya öyle mi” diye mırıldanarak gaza basıp gitti.

Arkadaşıma “Bütün bunlar nesi?” diye sordum.
“New York’a sevgiyi geri getirmeye çalışıyorum” diyen arkadaşım devam etti: “Bu şehri başka hiçbir şey kurtaramaz.”

Bunu nasıl başarabileceğini de şöyle açıkladı: “Sanırım ben taksi şoförünün gününü aydınlattım. Bugün 20 müşteri aldığını düşün, bu yirmi kişiye iyi davranacak demektir. O müşteriler de çalıştırdıkları
elemanlarına, tezgahtarlara, garsonlara ve hatta ailelerine iyi davranacaklardır. Böylece iyilik ve iyi niyet yaklaşık bin kişiye sıçramış olacak.”

Arkadaşım çabasının daha verimli sonuçlar vermesi için “her gün en az on kişiyi mutlu etmeyi hedeflediğini,” böyle böyle New York halkını mutlu etmeye çabaladığını anlattı.

Üstelik “bir adama iyi iş yaptığını söylemek zamanını almıyordu, işe yaramadığı taktirde kaybedeceği bir şey de yoktu.”
“En önemlisi insanın cesaretinin kırılmaması. Bunu birlikte yapabileceğim insanların sayısını artırabilirsem…” diye düşünüyordu.

****

Bu hikâyeyi okuyalı 20 sene kadar oldu. Her aklıma geldiğinde uygulamasını yapmaya çalıştım.

İnsanların işlerini ve görevlerini iyi yaptıklarını gördüğümde takdir ve teşekkür etmeye çalıştım.

Kaliteli yufka yapan yufkacıyı, işini iyi yapan boyacıyı, güler yüzlü tezgahtarı garsonu, görevini düzgün yapan memuru, çalışanlarına adaletli davranan yöneticiyi, vatandaşa yardımcı olan polisi, öğretmen sıfatının hakkını veren eğitimciyi övmenin bana hiçbir zararı olmadı. Daha güzeli, onları mutlu ettiğimde benim de mutlu olduğumu fark ettim.

Bu tecrübeyle gözlem yaptığımda ülkemizde en zor söylenen kelimelerin özür ve teşekkür ifade edenler olduğunu görüyorum.

Yaptığı bir hata veya eksiklikten dolayı özür dilemek bizim insanımıza çok zor geliyor.

Görevini yapan veya görevi olmadığı halde iyi davranan kişilere teşekkür etmek de çoğumuza anlamsız geliyor.

Ama inanın buna değdiğini tecrübe edince anlayabiliyoruz.

*********************************

TÜRKİYE MUTSUZ İNSANLAR ÜLKESİ

Birleşmiş Milletler'in hazırladığı Dünya Mutluluk Raporunda geçen yıl 93. sırada olan Türkiye 104. sıraya geriledi. (Türkiye 2019’da 79. sıradayken geçen yıl da 14 sıra gerileyerek 93. sıraya düşmüştü.)

En mutlu ülkeler olarak Raporda ilk 10;a girenlerin dokuzu Avrupa ülkeleri. İlk on sıralaması şöyle: 1. Finlandiya 2. Danimarka 3. İsviçre 4. İzlanda 5. Hollanda 6. Norveç 7. İsveç 8. Lüksemburg 9. Yeni
Zelanda 10. Avusturya. İlk 10’da Avrupa dışından tek ülke Yeni Zelanda.

Değerlendirme yapılan 156 ülkeden en mutsuzları sırasıyla Lesotho, Botswana, Ruanda, Zimbabwe ve Afganistan oldu.

Raporda benim en çok önemsediğim tespit şu: En mutlu ülke çıkan Finlandiya’yı değerlendiren yazarlara göre, burada insanların birbirlerine duyduğu karşılıklı güven çok yüksek.

****

Bir başka araştırma da saygın tıp dergisi The Lancet’te yayınlandı. Araştırmaya göre 2020’de, Avrupa’da depresyon vakalarında en fazla artış Türkiye’de.

Dünyada depresyon vakalarının en fazla arttığı ülkeler ise Türkiye, Arjantin, Güney Afrika Cumhuriyeti, İran, Meksika, Peru, Şili, Mısır ve Pakistan.

Devlete (yasama, yürütme ve yargıya) ve birbirimize güvenin en düşük olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bu yüzden bizim için bu bulgular şaşırtıcı değil.
************************
DEVLETİNE VE BİRBİRİNE GÜVENEN MİLLET MUTLU OLUR

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda Türk Milleti yorgun, bitkin, fakir, eğitimsiz, ciddi sağlık sorunları olan, genç nüfusunu savaşlarda tüketmiş bir haldeydi.

Fakat devletimizin kurucusu Atatürk’ün, bir devlet başkanı olarak, Türk Milleti için kullandığı övgü ve teşekkür dolu hitaplarını hatırlayınız:
“Türk milletinin karakteri yüksektir, Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir.” / “Türk kuvvet ve zekasının yenmediği ve yenemeyeceği güçlük yoktur.” / “Türk milletini ben değil içimizdeki ruh, damarımızdaki kan kurtarmıştır.” / “Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı bütün medenî âlem tarafından bir kere daha görülecektir.”

O dönemde böylesine yüksek motivasyon sağlayan bir devlet Başkanı, milletine güvenen bir devlet, devletine ve birbirine güvenen bir millet vardı.

Bu yüzden onca yokluk ve yoksulluğa rağmen insanlarımız depresyonda değildi. Mutluydu, umutluydu…

****

Şimdi ise her iyi şeyi kendi marifetinden sayan; Parasını harcadığı Millete hesap vermeyen; Sanki cebinden para vermiş gibi “doğalgaza, akaryakıta zamların hepsini yansıtmadık, fedakarlık yaptık” diye tafra atan; “Öğrenci kredilerini şu kadar artırdık, gözünüze dizinize dursun” diyen; memleketi mülkü, vatandaşı kulları gibi gören yöneticilerimiz var.

Haydi bir hayal kuralım. Bu yöneticilerimizin de her daim halkını öven, onlara şükran duyan, hesap veren ve yanlış yaptığı konularda da özür dileyen bir davranış alışkanlığı olsa…

Devletimize, milletimize ve birbirimize daha çok güvenir hale gelmez miydik?

Hepimiz daha mutlu olmaz mıydık?

14 Ekim 2021

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.