Hangi şehri hangi büyüğüyle tanırız?! / Yusuf Turan Günaydın
Hangi şehri hangi büyüğüyle tanırız?!
Yusuf Turan Günaydın hasretini çektiğimiz manevi haritayı çizdi. Sizin bölgenizde kim var ise, onu da siz ekleyiniz..
Mustafa Miyasoğlu “Devlet ve Zihniyet”te her şehrin bir ‘sâhibi’ bulunduğunu vurgular ve bazı örnekler verir: Buradaki ‘sahip’lik her şeyin sahibi olan Yüce Allah’ın mutlak sahipliğinden bir şemmeciktir. Allah sahip olduğu ‘sahiplik’ sıfatından kullarına da bir nebze nasip etmiştir. Öyleyse bu sıfat ‘subûtî sıfatlar’dandır: Tanrı Teâlâ’nın insanlarda ve mahlûkâtta da sınırlı ölçülerde tezahür eden sıfatlarından.
Bakalım şehirlerimize:
Peygamberler şehri Urfa’dan İbrahim Halilullah geçti. Sofrasını bu şehirde kurdu ve tevhide insanları burada çağırdı.
Kayseri’de Seyyid Burhânüddîn Muhakkik-i Tirmizî.
Konya’da elbette Mevlânâ Celâlüddîn-i Rûmî...
Atasoy Müftüoğlu'nun yaşadığı Eskişehir'de Yunus Emre.
Ankara’da belirgin bir Hacı Bayram-ı Velî ağırlığı vardır. Nuri Pakdil “Bağlanma”da bu ağırlığa dikkat çekiyor.
İstanbul’un manevî fâtihi, Göynük’te bir müderris-sûfî olarak asude bir duruşun temsilcisidir: Akşemseddin!
İzmir’in Birgivî’si var. Merkezden uzak; Birgi’de konuşlanmış salâbet-i diniye sahibi bir âlim.
Orta Karadeniz’in ufak-sevimli şehri Amasya’da öne çıkmak isteyen bir ‘sahip’ yok gibidir. Fakat bu şehir, sırlı bir ereni önce bağrından kopartıp Harput’a fırlatmış; daha sonra bu zâlimane kopartışın ceremesi olarak tekrar bağrına basmıştır: Aşk ve vecd şairi Seyyid Hamza Nigârî’dir bu.
Siirt’te Veysel Karanî’nin bir makamı vardır. Makamının bulunduğu rivayet edilen üç şehirden sanırım sadece Siirt’te bir Veysel Karanî makamı bulunmaktadır. Diğerlerinin âkıbetini bilen var mıdır?
Kastamonu denince akla Halvetiyye büyüklerinden Şâbân-ı Velî gelir; halkın andığı biçimiyle; Hazret-i Pîr. Hisarardı’ndaki kabrinde hâlâ şehrin kalbindedir.
Trabzon’da Ahi Evran Baba Boztepe’deki kabrinde merkezî bir konumdadır. Kırşehir’deki Ahi Evran’la birlikte olaya kuzeyden müdahildir. Sahili gören kabrinden gözlerini Kırım kıyılarına dikmiş ve pusuya yatmış gibidir.
Çorum’da Kerebe Gazî sahabedendir ve yılmaz bir azimle kalkıp bu şehre kadar gelmiştir: Bir ilâ-yı kelimetullah öncüsü… Çorum’un yetiştirdiği âlimlerden Mustafa Vâzıh Efendi Amasya Müftüsü olarak nam salmıştır ve üstelik Amasya üzerine yazdığı “el-Belâbilü’r-Râsiyyye fî Beldeti Riyâzi’l-Amasiyye” adlı eseriyle ünlüdür: “Amasya Bahçelerinde Şakıyan Bülbüller”. Halkevi dergilerinden Çorumlu’da hakkında enfes bir yazı var.
Of’ta medfun Maraşlı bir öncü: Maraş’ta ihtida etti, ihtidaya davet için Of’a kadar gitti. Adıyla anılan köyde basübadelmevte kadar.
Ahî Evran Kayseri’ye şeyhi Evhadüddin Kirmanî ile birlikte geldi; bu şehirde esnaf teşkilâtını bir düzene kavuşturdu ve Moğollara karşı mücadele etti. Moğollar bu tehlikeli adamı Denizli’ye sürdü. En son Kırşehir’de karar kılmıştı. Fakat Moğol zulmü onu burada da rahat bırakmadı. Bu şehir onun son durağı oldu.
Tasavvuf tarihinin ilk simalarından sayabileceğimiz Bayezid-i Bistamî Hatay’da kabir hayatında…
Gaziantep’in yetiştirdiği ünlü “Sahîh-i Buhârî” şârihi (açıklayıcısı) Bedreddin Aynî var. “Aynî” mâlûmuâlî üzere “Antepli” demek… Arapça şerhi Buhârî şerhleri içinde neredeyse en ünlüsü.
Tokat’ın İbn-i Kemâl’i var. Şeyhülislâm İbn-i Kemal edip, müfessir, tarihçi, elsine-i selâsede yed-i tûlâ sahibi…
Manisa’da Mevlevî büyüğü Birrî Dede’yi anabiliriz.
Çanakkale’de Câhidî Ahmed Efendi; üstelik eser sâhibi.
Bilecik deyince Şeyh Edebalı geliyor akla. Gerçi bir makamı da Eskişehir’de a<IMG style="FLOAT: right" height=296 alt=hat src="http://www.dunyabizim.com/images/news/27981.jpg" width=270>ma…
Gelibolu birçok âlim yetiştirmiş bereketli bir topraktır: Ünlü tarihçi Gelibolulu Mustafa Âlî’yi mi zikretsek, Pirî Reis’i mi, yoksa Anadolu’da yüzyıllarca en çok okunan kitaplardan “Envârü’l-Âşıkîn” müellifi Ahmed Bican Efendi’yi mi? Mustafa Âlî devlet memuru olarak gönderildiği Cidde’de ölmüş, kabri elbette belli değildir. Bican Efendi’nin kabri ise bu şehirdedir.
Niğde’nin Bor kazasından Ahmed Kuddusî, hem şair hem vaiz. Divanı bugün de zevkle okunan Kuddusî Anadolu’da halk arasında iz bırakabilmiş gönül adamlarındandır. Kabri Bor’dadır.
Diyarbakırlı Ahmed Mürşidî, “Pend-i Ahmediyye” adlı eseri hem tıpkıbasımı hem de yeni harfli metni hâlâ çokça basılıp yayılan bir maneviyat önderi olarak ayrıcalıklı bir yere sahip görünüyor. Kabri, şehre bir saat uzaklıktaki Ali Pınarı Köyü ile şehri merkezi arasında bir yerdedir.
Altun Silsilenin önemli halkalarından Ebu’l-Hasan Harakanî Kars Kalesinin Kağızman kapısı yakınında yatmaktadır. Maveraünnehir’den onu buralara çeken neydi acaba?
Cemaleddin Aksarayî, Aksaray’da Ervah Mezarlığında medfundur. Ders verdiği Zincirli Medrese günümüzde de şehrin en görkemli binasıdır.
Edirne’de Hasan Sezaî, mütevazi türbesinde yatmaktadır. Divanında tatlı tatlı mânâ incileri saçan bu velî Edirne’nin medar-ı iftiharıdır.
Ya Eşrefoğlu Rûmî? “Müzekki’n-Nüfûs”u ve şiirleriyle Anadolu’da yüzyıllar boyunca en etkili olmuş şahsiyetlerin başında gelen bu zât İznik’te doğdu ve orada öldü. “Kendüyü oda atmaktır, adı aşk” diyerek yol gösterdi.
Muş’ta Bitlisli Müştak Baba medfundur. Şiirleriyle sevilen bir isimdir.
***
Şüphesiz her belde, her şehir için birden fazla isimden söz edilebilir. Bu durum manevî zenginliklerimizin boyutlarını gösterir.
Yusuf Turan Günaydın haritamızı çizdi
GYY notu: Zikredilmeyen beldelerin manevi büyüklerini sizler de ekleyebilirsiniz değerli okurlarımız.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.