Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

20Kas/200

Hukuk Reformu Ya-pa-maz-lar – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sHukuk Reformu Ya-pa-maz-lar – Ruhittin SÖNMEZ

O kadar çok derdimiz yokmuş gibi, şimdi de Alaattin Çakıcı’nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit eden sosyal medya paylaşımı gündem oldu.

Medyada yer alan haber aynen şöyle:

“Organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı'nın Kılıçdaroğlu'na "Akıllı ol. Seni bakla kazığı ile tanıştırırım" şeklinde tehditler içeren bir mektubu sosyal medyadan yayınlaması, Türkiye'de 90'lı yıllara damgasını vuran devlet, siyaset, mafya ilişkisini yeniden gündeme taşıdı.”

Ana muhalefet liderine karşı bu açık tehdide karşı Cumhuriyet Savcıları kendiliğinden harekete geçip soruşturma açması gerekirdi. Bu olmadı.

Mecburen Kılıçdaroğlu suç duyurusunda bulundu.

Alaattin Çakıcı’nın tahliyesini sağlayan ve koronavirüs salgını da bahane edilerek çıkartılan infaz yasasının mimarı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli idi.

Alaattin Çakıcı’nın CHP Genel Başkanına tehdit içeren paylaşımı konusunda, Devlet Bahçeli’nin bir eleştirisi oldu mu? Hayır!

Üstelik Bahçeli Alaattin Çakıcı’yı “ülke ve millet sevdalısı bir Ülkücüdür ve benim dava arkadaşımdır" diye sahiplenirken, inanılmaz sertlikte bir bildiri ile CHP Genel Başkanına saldırdı:

"Ülküdaşım Alaattin Çakıcı'ya mafya bozuntusu demek, yeraltı dünyasının karanlık yüzü suçlaması getirmek müfterilik, seviyesizlik, rezilliktir."

Oysaki, burada Çakıcı’nın dünya görüşü değil, ülkenin Ana Muhalefet Partisi liderine alenen yaptığı tehdit, hakaret ve bu suretle siyaseti hukuka aykırı yöntemle dizayn etme çabası önemli olmalıydı.

Çakıcı’nın Kılıçdaroğlu’nu tehdidi karşısında Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’dan bir tepki geldi mi? Hayır!

Şaşırmadık elbette. Çünkü Erdoğan CHP Genel Başkanının linç girişimi hadisesinde de, darp edeni ve linç eylemine karışanları kınamak yerine, Kılıçdaroğlu’nu eleştirmişti.

Cumhur ittifakının bu zihniyetteki ortakları, evrensel hukuk ve insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde, bir hukuk reformu yapabilir mi?

Bence YA-PA-MAZ-LAR.

******************************

Hasımlıktan Dostluğa

Küçük bir araştırma yapınca, Alaattin Çakıcı, Bahçeli ve Erdoğan arasındaki ilişkilerin hep böyle muhabbet içinde gelişmediği anlaşılıyor.

Çakıcı’nın, internette halen bulunabilecek, hapishaneden yazdığı mektuplarında (galiba 2014 yılı idi) Bahçeli’ye ve Erdoğan’a ağır hakaret içeren ifadeler görülüyor.

Mesela Bahçeliye “yürüyen Buda kılıklı herif”, “Allah yüzünden nuru silmiş", "teke yumurtası olamazsın" diyordu.

Erdoğan’a “Rizeli, yezit kişilikli, onursuz, dinimizi kullanan, hırsı için ülkemizin fidanlarını telef ettiren, ruhunu şeytana teslim etmiş kişi" gibi cümlelerle hakaret ediyordu.

Çakıcı, Cumhurbaşkanına hakaretten iki defa 11 ay 20’şer günlük cezalar aldı.

Biraz zaman geçince, ne olduysa arada buzlar erimiş olmalı ki, Erdoğan Çakıcı aleyhine açtırdığı davalardan şikayetini geri çekti.

Çakıcı da "bundan sonra Erdoğan'a hakaret etmeyeceğim" dedi.

****

Devlet Bahçeli, Alaattin Çakıcı’yı hapiste olduğu dönemde, tedavi edildiği hastanede, 23 Mayıs 2018’de ziyaret edip başbaşa görüştü.

O günden itibaren Çakıcı’nın tahliyesini sağlayacak infaz yasasının çıkması için çok gayret sarf etti. Kanun çıktı, Çakıcı tahliye oldu.

“2 Haziran 2020’de Yeni İnfaz Düzenlemesi kapsamında tahliye edilen Alaattin Çakıcı, teşekkür için MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi makamında ziyaret etti.”

Çakıcı ziyaretini “Türk dünyasının ve Türk Milletinin yaşayan efsanevi lideri, mensup olduğum camianın Genel Başkanı, değerli ağabeyimi Genel Merkezimizde ziyaret ettim” diye duyurdu.

Alaattin Çakıcı ile Devlet Bahçeli ve Recep Tayyip Erdoğan’ın aralarındaki hasımlığı dostluğa dönüştüren sebebi gerçekten çok merak ediyorum.

******************************

Cumhurbaşkanına Hakaret Davaları

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın avukatlarının şikâyeti ile onbinlerce vatandaşımız hakkında açılmış “Cumhurbaşkanına hakaret” davası var. Bu konuda bir dünya rekoru kırdığımızdan hiç şüphem yok.

Üstelik bu “hakaret” denilen eylemler çoğunlukla Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı olarak değil, AKP Genel Başkanı olarak yaptığı eylemleri ve sarf ettiği sözlerine dair eleştirilerden oluşuyor.

Cumhurbaşkanı sıfatı nedeniyle, Erdoğan’ın siyasi sözleri ve eylemlerinin eleştirilmesi yargı tarafından cezalandırılınca, AKP ile diğer partiler arasında açık bir eşitsizlik meydana gelmektedir. Adaletsiz ve antidemokratik bir yarış söz konusu olmaktadır.

Özellikle demokrasisi gelişmiş ülkelerde devlet başkanı veya siyasiler hakkında çok ağır, rencide edici eleştiri ve tanımlamalar yapılsa bile bu kişiler şikayetçi olmaz, savcılar dava açmaz, dava açılsa bile mahkûmiyet kararı verilmez.

Yerel mahkemelerde kazara verilen mahkûmiyet kararları da üst yargı organlarında kaldırılır. Veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gibi uluslararası mahkemelerde bu kararlar aleyhine kararlar verilir.

Onbinlerce vatandaşına ceza verdirten veya ceza tehdidi ile korkutan bir siyasi lider, evrensel hukuk ve insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde, bir hukuk reformu yapabilir mi?

Bence YA-PA-MAZ.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hukuk Reformu konusunda samimi ise, öncelikle mevcut “Cumhurbaşkanına Hakaret davalarında” şikayetlerini çekmeli, bu davalarda bugüne kadar verilmiş cezaların kaldırılmasını temin eden bir yasa çıkartmalıdır.

İkincisi de sadece fikirlerinden ve yazdıkları haberlerden dolayı yargılanan ve cezalandırılan basın mensuplarının üzerindeki baskıyı kaldırmalıdır.

Son Söz: Yargının gerçekten bağımsız ve tarafsız olmasını istemeyenler Hukuk Reformu YA-PA-MAZ.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.