Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

8Eki/200

Kandıra Orhan Camii kitabesi

120755705_3156876124434670_7805996907589009887_o

Orhan Camiİnin dış giriş kapısı üzerinde tarihine ışık tutacak bilgiler yer almaktadır.

1 Ocak 2010 Cuma günü İlçe Müftüsü Dr. İhsan Kara camiyi ziyaret ederek kitabesini tercüme etti.

Bakınız bu kitabede neler  yazıyor: Ebü’l-feth ve magâzî Hazreti Sultân Orhanın Büyük şehzâde-i cemhâsı Pâşây-ı Süleymân ŞânKi ikbâl-i cihâd ile şehîr olmuştur ez-cümle Birinci fâtihidir Rûm İlinin ol bülend-i ünvân Yapıp şu ma’bedi bu beldenin de hîn-i fethinde Guzât ile İslâm eylemişti sücced-i Rahmân İbâdetgâh olup mü’minlere beş-altı yüzyıllar Derûnunda hemîşe berk ururdu pertev-i îmân Kanâdîli nücûm ve kubbesi tâk-ı sipihr oldu Mürûr-i ezmân ile çâr-erkânı olup vîrân Kemâl-i re’fet-i şâhânesi Abdülhamîd Hânın Esâsından bu kere eyledi ma’mûr-i âbâdânZamân-ı pâdişâh masdar-ı âsârü’l-hayr oldu Cenâb-ı Hak kılıp bu ümmete çok rahmet ü ihsân Olundukça salât-ı hamse îfâ dâimâ bunda Şeh-i devrânın olsun şevket ve iclâli bî-pâyân.

Ketebehû Ali Vasfi İzmîdî Senîhî inşâsına târîh-i tâm inşâ ve inşâd et Şu ma’bed sâye-i şâhânede buldu zihî umrân.1305  [1887 – 1888 ]

Bu kitabeden anlaşıldığına göre, camiyi ilk defa inşa ettiren kişi Orhan Gazi’nin büyük oğlu Gazi Süleyman Paşadır ve babası adına yaptırmıştır.  Mevlid şairi Süleyman Çelebi'nin dedesi ve Orhan Gazi'nin kayınbiraderi Şeyh Mahmud'un:"Keramet gösterip halka suya seccade salmışsın Yakasın Rumeli'nin dest-i takva île almışsın." dediği, Orhan Gazi'nin büyük oğlu Süleyman Şah, Rumeli fâtihi olarak tarihlere geçmiştir.

1316'da doğan bu şehzade'nin ömrü; 1359'da bir av esnasında attan düşerek vefatına kadar, gaza meydanlarında, fetihten fethe koşmakla geçmiştir.1331'de babası Orhan Gazi'ye vezir olan Şehzade Süleyman, idarî işlerden ziyade askerî işlerle vazifelendirilmiştir.

Zaten fıtrat icabı cihangir ruhlu olan Şehzade Süleyman, maiyetindeki kahramanlarla zaferden zafere at koşturmuş ve filiz halindeki devletin sınırlarını ikinci bir kıtaya, Avrupa'ya taşırmıştır...Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde, Gelibolu’ya geçerek, önce “Çimpe” kalesini fetheden Süleyman Paşa, ardından bütün bölgenin Osmanlı topraklarına katılmasını sağlamıştır. İstanbul dışında Trakya’nın Osmanlı toprağı olması, böylece İstanbul’un fethinden yaklaşık yüz yıl önce gerçekleşmiştir.

Bu aynı zamanda İstanbul’un fethini de zorunlu hale getirmiştir. Süleyman Paşa, genç yaşta bir av sırasında atından düşerek vefat etmiş, kabrinin geleceğe kalacak bir işaret olarak ilk fetihleri gerçekleştirdiği Bolayır’a yapılmasını vasiyet etmiştir. Bugün Süleyman Paşa’nın türbesinin bahçesinde, 19. yüzyılın büyük vatan şairi Namık Kemal’in de mezarı bulunmaktadır.

Orhan Gazi, İznik'te ilk Osmanlı medresesini kurarken, onun idaresi için, yeterince gelir getirecek gayrı menkul vakfetti. Bu medrese kısa bir müddet zarfında kudretli ilim ve devlet adamları yetiştirdi.

Sultan Orhan'ın yaptırdığı ilim ve hayır müesseseleri bir hayli fazladır. Nitekim günümüzde Adapazarı ve İzmit şehrinde halen Orhan Bey Camii ve Kandıra'da Orhan Camii adı ile anılan camiiler ile yine Adapazarı’nda medrese, Bursa'da bir cami, zaviye, misafirhane inşa ederek bunlara vakıflar tahsis etti. Bu hayır eserlerin görevlileri olan müderris, imam, hafız, nakib, tabbah, hakim ve bevvab gibi kimseleri de tayın etti (Ali Himmet Berki "Vakıf kuran ilk Osmanlı Padışahı" Vakıflar Dergisi V, 127-128).

Kandıra Sultan Orhan Camii, böylece ilk defa 1330 lu yıllarda Gazi Süleyman Paşa tarafından babası Orhan Gazi adına ahşaptan yaptırılmış ve kitabeden anlaşıldığına göre beş-altı yüzyıl bu şekilde hizmet görmüştür.

Ancak daha sonra iyice virane haline gelmiş ve 1887 yılında Sultan Abdülhamid Han tarafından temelinden yeniden bugünkü şekliyle inşa edilmiştir. 1956 yılında hayır severler tarafından çatısı yükseltilerek tadilattan geçirilmiştir.

Şu andaki Orhan Camii bu camidir. Kitabeyi yazan kişi İzmitli Ali Vasfi adında bir zattır. Ayrıca dönemin meşhur şairi Senîhî kitabeye bir tarih düşmüştür. İki zatın isimleri de kitabede geçmektedir.

Kitabede yer alan Arapça 1305 tarihi hicri tarih olup, bugünkü miladi tarihe çevrildiğinde Sultan Abdülhamid Han zamanını (1887-1888) göstermektedir.

120908304_3156881027767513_8627089959363277384_o

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.