Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

28Eyl/200

Kardeşim Nejat… / Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuKardeşim Nejat... / Mustafa KÜPÇÜ

Bu yazımda size, kısa süre önce yitirdiğim “kardeşim” Nejat’tan söz edeceğim.

Kuşku yok ki, kimi okurlarım; “ne alaka?” diyeceklerdir.

Bu yazıda, yalnızca Nejat’ı değil, Türk “aile düzeninde” yok olan bir değerden söz edeceğim.

Biz, “Büyük Aile” denilen birkaç kuşak bir arada yaşadık.

Büyükbaba, babaanne, anne-baba, amca-yenge ve çocukları. Üç kuşak on nüfus.

Esnaf bir aileydik. Biz çocuklar, yürümeye başladığımız andan itibaren, ailemizin ekmek mücadelesinde yerimizi aldık.

Aynı sofrada aynı ekmeği, yemeği paylaştık.

Aynı sevgiyi, ailevi ve toplumsal değerleri yaşadık.

“Amcamız” vardı ama “amca çocuğu” nedir, bilmedik. Çünkü, bir aynı çatı altında aynı ailenin çocuklarıydık ve “KARDEŞ” idik.

Bayramlarda dört kardeşe de aynı giysiler alınırdı. Ayrım yoktu. Amcamızın eşi, “yengemiz” aynı zamanda “annemiz” gibiydi.

Nejat Küpçü, 1958 yılında katıldı ailemize. Ben, 8 yaşımı doldurmuştum. Öylesine güzel ve sevimli bir çocuktu ki, bebek arabası içinde O’nu İzmit çarşılarında gezdirmekten gurur duyardım.

Nejat, üç çocuğun da kardeşiydi.

Akşamları aile bir araya gelince, Nejat’ı sarıp sarmalamanın, onunla ilgilenmenin mutluluğunu paylaşırdık.

Nejat’ı o coşkulu ulusal ve dini bayramlarda gezdirmek, “ağabeylik” görevini yapmak çoğunlukla bana düşerdi. Ben zaten bu göreve gönüllüydüm.

Nejat yaş aldı, büyüdü, okul yaşamı başladı. İlginç bir zekası vardı. Esprili, sevimli bir insandı. Elektrikli ve elektronik aletlere büyük ilgisi vardı. Evimizdeki birkaç teyp ve radyonun canına okudu ama sonunda “elektronik eşya tamir ve bakımı” ile ekmeğini kazandı.

Gençlik yıllarında “amatör telsiz modası” çıktı! Nejat da bu modaya tutkundu. Yağmurlu bir gece, bir arkadaşıyla Üç Tepeler mevkiinde uygun iletişim ararken, bir trafik kazasında ağır yaralandı. Darbeyi o en büyük hazinesi olan beyninden almıştı.

Sabaha karşı hastaneye getirildiğinde, Dr. Levent Arca’nın büyük insani çabalarıyla İstanbul Çapa’da ameliyat ve tedavi gördü. Tam 23 gün üç kardeş nöbetteydik. Sonra, hayata döndü.

Kentimizin saygın bir ailesinin kızıyla evlendi, aile kurdu. Bir de güzel yavruları oldu. Kuşkusuz, güzel günler de yaşadılar. Ne var ki, kötücül bir hastalık onun yakasını bırakmadı. Hayli de acı çekti.

Sonunda, doğum gününde bedensel yaşama veda etti.

Eş-dost ve yerel gazetelerden soruyorlardı; “Neyiniz olur? “KARDEŞİM” diyordum, sonra da “amcamın oğlu” olduğunu ekliyordum. “Kuzeniniz yani!” diyorlardı.

Hayır, o benim KARDEŞİM idi..

Sevgi ile, “BİZ” kültürü ile, yaşadık.

Bu kültürle yaşayan insanlar, farklı anne babanın çocukları da olsa “kardeş” dir.

Kardeşim Nejat, artık bedensel olarak aramızda değil.

Anıları ile hep gönlümüzde olacak.

“Kardeş” sevgisinin tüm ülkemizde yeniden kök bulması dileğiyle…

</DIV> 27 Eylül 2020</TIME> - Kocaeli Gazetesi, Mustafa Küpçü tarafından kaleme alındı
https://www.kocaeligazetesi.com.tr/makale/5514089/mustafa-kupcu/kardesim-nejat</DIV>

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.