Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

22Şub/200

İzmit üzerine aydınlık düşünceler… / Hakan YAĞCIOĞLU

İzmit üzerine aydınlık düşünceler… / Hakan YAĞCIOĞLU

avatar

Başlık, Adnan Filiz ağabeyimin yıllarca köşesinde kullandığı köşe başlığıydı… Ondan izinsiz burada bu yazımın başlığı olarak kullanıyorum ve biliyorum ki bana kızmaz…

HHH

Bu kentte doğup büyümüşüz. 30 yıl pis havasını, 24 yıl da temiz havasını soludum, soluyorum. Ekmeğini, Eskişehir unundan yeni çıktı fırından sloganlarıyla simidini hem sattım hem de yedim. Dünya meşhuru pişmaniyesini afiyetle mideye indirirken, buz gibi dünya güzeli suyunu içtim. Pekala bu kente borcumu ödedim mi?.. Kesinlikle hayır… Hatta kenti satan bile engelleyemedim. Kentte kazanan eski İzmitliler, tası tarağı toplayıp, İstanbul başta olmak üzere Avrupa kentlerine, hatta Amerika’ya göç etti ve bir daha kentini arayıp, sormaz oldu… Bir garip kenttir Kocaeli ve merkezi İzmit ilçesi… tabii ki Kocaelispor… 1966 İzmit doğumlu biri olarak, Çukurbağ gibi dünyanın merkez antik yerleşiminde doğdum. Mahalleme aşığım, mahallem için ne yaptınız derseniz, sadece ve sadece adını duyurma gayreti içinde oldum, bir de terk etmedim…

Şairin dediği gibi; aslında terk etmedi İzmit ve Çukurbağ sevdası beni…

kitap-20180530225301-97562-3

Kocaelispor devrimcilerin takımıdır… Bu kural değişmez, devrimci olmayan da bu takıma yakışmaz zaten. Devrim önce kendi çocuklarını yer derler. Ama devrimin kentini maalesef çocukları yiyor. 80 öncesinin aydınlık günleri, neden bu kentin üzerine kâbus gibi çöktü. Çünkü, önce kendi çocukları ihanet etti. 80 öncesi stokçuluk yapan esnaf, 80 sonrasının kapitalist ülkesine uygun olarak, Özalizm peşinden gidip, hileli hurdalı ne varsa üretip, bizzat bu kentin insanına tükettirdi. Milletin boğazına zehirli gıda kakalarken, kendi de bol bol haram lokma yedi. Sonra da dini partilere katılarak, ‘Günah temizlemeye’ çalıştı.

Sonra kent hızla göç almaya ve yabancılaşmaya başladı. Buna da hiç ama hiç hazır değildi. Nitekim şimdi garabet bir kent haline geldik. İzmit beyefendisi ara ki bulasın !.. Tatlı Körfez melodisi yerine bir kaka-foni oluştu bu kentte. Bu kaka-foniyi de en başta bu kentin eski yerleşimcileri alkışladı, en ön sıralardan. Sırf menfaatlerinden olmasın diye. Halbuki hiç birinin yüreğine sinmiyordu bu kaka-fonik orkestra.

Kültür denince Fuar içerisindeki açık hava gazinoları, açık Oğuz’lar, Şafak, yeni Melek, Papağan sinemaları gelirdi bu kentte. Şimdi ağır bir arabesk ve kebap kokusu sardı Yürüyüş Yolu’nu ve tüm kenti. Popüler kültür bile arabeskleşti hızla. Bir zamanlar Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur’a burun kıvıran biz İzmitliler, şimdiki baldırı çıplak ve aptal pop yıldızlarını izlerken, arabeskçilere rahmet okumaya başladık. Kültür erozyonu aldı başını gitti.

KENDİNE YABANCILAŞAN BİR KOCAELİSPOR…

Çarşıda, pazarda, tramvayda, kahvede, kafede, lokantada güzel Türkçe unutuldu adeta. Türkçe konuşanları mumla arar hale geldik. Bunu 100 yıllık New York belki kaldırır ama, binlerce yıllık bu antik kent kaldıramaz. Her an bir ırkçı çatışmadan endişe eder hale geldik.

Toplumda insanlar arısındaki gerilim boşanma rekorlarına, hatta hatta intihar ve cinayetlere kadar gidiyor. Sosyal medyayı kullanıp arkadaş bulanlar, kendi karısını kocasını beğenmez oluyor. Aileler de hızla çökerken, görgü kuralları, farklı kültürlerin çatışması, hemşericilik oyunu, kentin altını oyuyor. Kentsel barışı bozuyor. Gerilim hızla tırmanıyor. Bir zamanlar rahmetli Alaettin Nemutlu, ‘İzmitliler Derneği’ni kurarken hayli tepki almıştı. Şimdi ise bu derneğin güçlenerek canlandırılması herkesin ortak arzusu olarak öne çıkmaya başladı. ‘Biz İzmitiz’ grubu onun için hızla reyting aldı. İstanbul’da eski İstanbul beyefendilerinin, şimdi derme çatma ashap binaların köşelerinde sessizce ölü bulunması gibi, bu kentte de hızla evinde ölü bulunan eski İzmitlilerin sayısı artıyor.  Uzun sözün kısası, Kocaelispor sevgisi eriyip bitiyor, yok oluyor. Sanayi devi Körfez’in masmavi sularını hızla yutarken, 17 Ağustos 1999 faciasından sonra, bir büyük depremi de 2020’de kültürel anlamda yaşıyoruz…

Nasut Kayalı amcayı anmak…

Kocaelispor’un değil Türk futbolunun efsanesi. Zamanında ona yapılan ihanetleri hiç unutmadı. Ona ihanet etmek demek, kulübe ihanet temek demekti. Neyse ki, sevenleri çok fazla ve anma töreninde bunu herkes fazlasıyla gördü…

HHH

Her zaman yazarım ve yine bıkmadan gururla yazacağım…

1966 Baç Çukurbağ doğumluyum…

Kulübümüzün hemen arkasında 150 metre ilerideki evde doğdum…

Babama anemi Nasut amcam istemiş…

Benim ismimin konmasında da fikir babası olmuş…

Rahmetli kaleci babamın ilk lisansını da o çıkarmış…

Musa Kazım Çıkmazı’nda dünyaya geldim…

Gebeşoğlu Sokak’ta oturdum…

Şimdi de Yusuf Şen Sokak’tayım…

Portakal Hafız Konağı’nın hemen karşısında…

Şimdi bu ortamda, Nasut Kayalı amcam için destan yazabilirim…

Onun kitabı hala başucu kitabım olarak evde de, spor servisindeki masamda da gururla durur…

Sembollerle fanatikliğimi gösteriş haline getirmeyi sevmem…

Ama yaşlanıyorum herhalde ki, spor servisindeki minik bir Kocaelispor köşesi yaptım…

Nasut amcamın kitabı ile beraber, bir de güzel Kocaelispor atkısı var…

İşte benim dünyam…

Muammer Çelik gibi, benim hiçbir zaman ikinci takımım olmadı…

Nasut amcayı anma törenini düzenleyen Hüseyin Erol ağabeyimi kutluyorum…

Baç’taki bina satılırsa da, en büyük ihanetin Nasut Kayalı’ya yapılacağını da buradan duyuruyorum…

21 Şubat 2020</TIME> - Kocaeli Gazetesi, Hakan Yağcıoğlu tarafından kaleme alındı
https://www.kocaeligazetesi.com.tr/makale/3668220/hakan-yagcioglu/izmit-uzerine-aydinlik-dusunceler

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.