Kandıra’da Çöp Fabrikası / En küçük 8. il Kocaeli – Duygu MERT
Kandıra'da Çöp Fabrikası / En küçük 8. il Kocaeli / Duygu MERT
Bol rakamlı veriler ortaya koyarak açıklama yapanlardan hazzetmem.
Çünkü ‘bilimsel gerçek sunuyorum’ paravanı altında kimsenin o rakamları hatırlayamayacağı hatta kafasında bile canlandıramayacağı; tersine kafa karışıklığını daha da artıran ya da aslında kaile alınmayan bir tepki almayı hedefler rakamları paylaşan.
Sadece ‘ciddi’ intiba yaratmak için oldukça işe yarar bir formüldür ve bizim siyasetçilerimiz de sıkça bu yola başvurur ne yazık ki.
Ama bu rakamlar başka! Öyle uzun uzadıya matematik bilgisi de gerekmiyor anlayabilmek için.
KOCAELİ;
Türkiye’nin en küçük 8’inci ili (Yaşadığınız kent, yüzölçümü olarak en küçük 8 ilden biri)
Ama bu küçük şehir; Türkiye Araç Üretiminin
- %35,84’ünü, Türkiye Kimya Sanayinin
- %27’sini, Türkiye Metal Sanayinin
- %19,7’sini karşılıyor.
Yani ÖZ TÜRKÇESİ: Türkiye’nin en küçük 8.İli olmasına rağmen, yukarıda belirtilmiş kalemlerinde ülkenin yarı ihtiyaçlarını karşılayan şehir!
Yani ÖZ TÜRKÇESİ: Türkiye’nin en küçük 8. İli olmasına rağmen adım başı kimya, petrol, metal vb fabrikaların alabildiğine doldurulduğu şehir!
Gebze, Çayırova, Körfez, Kartepe, Dilovası, İzmit ve Gölcük tamamen sanayi bacaları ile hemhal.
Sonra sorular, sorular…
“Neden kanser bu kadar yaygın?”
***
Oysa… Zamanında ‘Renkli Kimlikler’ söyleşi dizisini hazırlarken görüştüğüm pek çok eski İzmitliden öğrendiklerim var benim. O kadar da uzak değil daha 50’li 60’lı yıllarda; Astakoz (istakoz) kaynarmış İzmit Körfezi…
Balığın binbir çeşidi akvaryum gibi kaynarmış kristal gibi körfez sularında. Şimdiki hale bakarsanız çok matematiğe gerek yok. Bir 40 yıl sonra Körfez balçık olacak demek ki.
Yarımca, Eşme kirazı, üzüm, incir şeftali, mısır, fındık..
Çayırköy kavunu, karpuzu, sebzenin en doğalı en lezzetlisi…
Bereket fışkırırmış bu topraklardan, ne kaldı şimdi o bereketten?
Daha geçtiğimiz yaz, Değirmendere’nin meşhur fındığının üreticileriyle görüştüğümde içler acısıydı hal..
Kiraz öyle,diğer ürünler öyle…
hatta benim de yaşım küçük değil; gayet net hatırlıyorum çocukluğumdaki sebze meyve tazeliğini lezzetini görüntüsünü..
Şimdi yine yerli üründen şaşmayalım diyoruz ama Kandıra haricinde çok fazla pazarcı ürün getirmiyor artık pazarlara, gelen ürünler de ya ecik cücük ya 'bas bas hormonu' Leyla'ya.
Yeşilin yavaş yavaş değil, hızla yok olduğu, mavinin çoktan 'petrol' mavisine döndüğü ve ne yazık ki gri bir şehir artık bu en küçük sekizinci il.
***
Bugün, kanser ve solunum yolları hastalıkları bu en küçük 8. İlde, tabir-i caize bulaşıcı hastalık gibi!!!
Önüm arkam sağım solum: KANSER Şaşırmıyoruz artık bir yakınımızın kanser haberini aldığımızda.
Yediği, içtiği, soluduğuyla kent insanı her an zehirlenmeye devam ediyor!
Başka bir ülkede olsa, kentli çoktan idari yetkililere 'bizi öldürüyorsunuz' diye tazminat davası açardı. Ancak on yıllardır olan şey sadece fabrikaların artmaya devam etmesi.
2 milyon nüfus ise kentte yaşamını sürdürmeye, her gün biraz daha zehirlenmeye ve bu böyle 'değilmiş' gibi yapmaya devam ediyoruz.
Ve şimdi de fileye çarpıp dönen tenis topu gibi, ateş topu gibi bir ‘çöp fabrikası’ sorunumuz var!
Trajikomik olan şey de: Kimse, ‘bu fabrika yapılmasın!” demiyor, ‘buraya yapılmasın’ diyor!
Çöp fabrikasının kurulacak yeri her değiştiğinde, oradan bir çığlık kopuyor, haklı tepkiler oluyor.
***
Hadi salağa yatıyoruz ya! Sevimli materyallerden örnek vereyim: Alın elinize bir kavanoz, doldurun boncukları. Bir kavanoza ne kadar boncuk sıkıştırabilirsiniz? Siz çoktan dolmuş kavanoza ilave yapma derdindesiniz hala! El insaf! Alikahya’daki çöp fabrikasına methiyeler düzenler orada yaşamın ne hale dönüştüğünü biliyor mu?
Kendine ‘medeni’ diyen insanlar, o iğrenç koku altında balkonlarında evlerinde oturmaktan dolayı ne hissediyor sordunuz mu vatandaşa?
Kaç hamile kadının Alikahya’da ‘biz bu fabrikayı istemiyoruz’ diyerek dövündüğünü hatırlıyor musunuz?
Ağaçların yeşilden koyu griye dönen yapraklarına şahit oldunuz mu o civarda?
Daha birkaç yıl önceki gazete fotoğrafları benim aklımda… Oralarda oturanlardan değilseniz Kocaelispor maçına gitmeyi deneyin mesela. Gidin ve tezahürat yaparken o utanç kokusunu çekin içinize.
Kocaeli yabancı sermayeli ve büyük ölçekli işletmelerin tercih ettiği bir il.
SANAYİ ODASI bir araştırma yapsın bakalım kendileriyle! Yabancı işadamlarının kendi ülkelerindeki yaşam alanlarındaki fabrikaların durumu nedir?
BİR KANDIRA KALDI ŞİMDİ ÖYLE Mİ?
Bu kentin ve hatta İstanbul'un akın akın 'bir parça yeşillik', 'yüzmelik mavi' diye koştuğu Kandıra ve sahilleri mi var şimdi sırada?! Kandıra köylerinde köy bırakmadınız, çiftçi zaten zor bela. O zor şartlar altında bile inatla üretmeye çalışan üreticiden sağladığımız 'nispeten' doğal ve besin kalitesi yüksek süt süt ürünleri, sebze, mısır, meyve vs.. de mi gitsin kentlinin elinden?
Zehir Zıkkım mı olsun bu kent daha da fazla?!
***
Beni yarı Kandıralı sayabilirsiniz Çocukluğum önce yaz boyu süren pansiyon ikameti ile yıllarca Kandıra sahillerinde, ergenlikten itibaren de Bağırganlı’da babamın neredeyse elleriyle yaptığı evcağızında geçti.
Tek kez sektör değiştirip şimdiki Dünya Göz, satılmadan önceki adıyla Avrupa Göz Hastanesi’nde İnsan Kaynakları ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü yaptığım süre boyunca ücretsiz göz taramaları sebebiyle tüm Kandıra köylerini dolaştım ekibimizdeki hemşire ve doktorlarla.
Siyasetle uğraştığım dönemde, teşkilatlarla Kandıra’dan çıkmadım. İsim hafızam kötüdür amma, gördüğüm yüzü unutmam kolay kolay. Kandıra’ya yolum düşse, tüm Kandıra sınırları içinde de 300- 500 eşdost bulur çıkarırım 2 saatte. Bizzat amca oğlum da Kandıra’da o da ayrı. / Demem o ki; Tanırım Kandıralıyı da, inadını da.
***
Kocaeli'nin kuzeyini de 'fabrika' cehennemine çevirmeye nasıl karar verebildiniz hiç bilmiyorum!
Hala bağında, bahçesinde, yeşilinde mavisinde 'bet bereket' kalmış olan Kandıra'yı da heba edemezsiniz!
Siz 30-35 gazeteciyi toplayıp 'yaptım oldu' zihniyetiyle "Kandıra'ya yapılacak" dediğiniz çöp fabrikası işini bir daha gözden geçirmelisiniz.
Keza Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Kocaeli Sanayi Odası ile zaman kaybetmeden ortaklaşa çalışacak bir komisyon kurarak 'Mevcut Fabrikalar' için en azından denetleme mekanizmasının ciddiyetle uygulanmasını sağlamalısınız.
Bu bile hiç yoktan iyidir ne de olsa.
***
Çok mu uzadı? Kısasını diyeyim o zaman: İçinde yaşadığı kentte 'zehir' solumak istemeyenlerin vebali bu kenti turizm değil sanayi kenti yapanlarda ve bugün dahil bunun gelişmesine katkı sunanlardadır.
Bu kente, bu kentliye; bu zulüm çok fazladır! Kandıralı asla o çöp fabrikasına 'eyvallah' demez, demeyecektir.
Kandıralının bu davasına sahip çıkmak da tüm kent olarak, çocuklarımıza borcumuzdur!
https://www.7x24kocaeli.com/kandira-da-cop-fabrikasi-en-kucuk-8-il-kocaeli-makale,886.html
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.