TÜRKİYE’YE ABD YAPTIRIMLARI – Ruhittin SÖNMEZ
TÜRKİYE’YE ABD YAPTIRIMLARI – Ruhittin SÖNMEZ
Trump’ın Erdoğan’a yazdığı o edepsiz üsluplu mektuptaki <I>“Daha önce sorunlarınızı çözmek için gayret gösterdim”
ABD Temsilciler Meclisi’nde görüşülen Türkiye aleyhine tasarı büyük çoğunlukla kabul edildi. Tasarı ile “Ermeni soykırımı” iddiaları kabul ediliyor, Türkiye’ye ciddi yaptırımlar uygulanmasını öngörüyor.
Genel Kurul’da yapılan oylamada 16'ya karşı 403 oyla kabul edilen tasarının yasalaşması için, Senato’da da kabul edilmesi ve Trump’ın imzalaması gerekiyor. Senatoda da üçte ikiden fazla oyla kabul edilirse Trump’ın veto hakkı bulunmuyor.
“Tasarı Türkiye’ye birçok alanda yaptırımlar getirirken Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesinin mal varlığının ve iş ilişkilerinin de araştırılıp rapor hazırlanmasını öngörüyor.”
Tasarı, yasanın kabulünden sonra en geç 120 gün içinde ABD Dışişleri Bakanı'nın Hazine Bakanı ve Ulusal Güvenlik Direktörü ile istişare içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin <I>(eşi, çocukları, anne-babası ve kardeşlerinin) </I>net mal varlığı, gelir kaynakları ve iş ilişkilerine dair bir rapor hazırlanmasını gerektiriyor.
Temsilciler Meclisi’nde kabul edilen yasa tasarı, bazı Türk yetkilileri yaptırım listesine alıyor ve Türk ordusunun silah ve finansmana erişimine sınırlamalar getiriyor.
Tasarıya göre şu isimlere yaptırımlar uygulanacak: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez.
Tasarı ayrıca Türk Ordusuna silah, teçhizat, hizmet, materyal sağlayıcı işlemleri yapanlar ile petrol ürünleri üretimine her türlü destek sağlayan kişi ve gruplara da yaptırımlar öngörüyor.
Kabul edilen tasarı her yönüyle Türkiye için son derece rencide edici. Uluslararası ilişkilerimiz açısından da çok başımızı ağrıtacak, silahlı kuvvetlerimizi sıkıntıya sokacak kararlar bunlar.
Tasarıdaki diğer kararlar gibi, T.C. Cumhurbaşkanının “şahsına, ailesine ve bakanlarına yaptırım uygulanması” bırakın “stratejik ortak” olan bir devleti, düşman bir devletin bile yapmayacağı kadar alçakça bir davranış.
**********************************
ŞANTAJ
Barış Pınarı Harekâtı’nı durduran ABD ile mutabakat metni imzalanmıştı. Bir gazeteci, ABD heyetinin başındaki ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'e, "Türkiye şantaj yaptığınız için mi operasyonu durdurdu?" diye sormuş ve Pence cevap vermemişti.
Acaba şantaj denilen şey Temsilciler Meclisinde görüşülmekte olan bu yaptırım kararları mıydı? Öyleyse etkili olan bu yaptırımlardan hangisiydi?
Arslan Bulut ve Banu Avar’ın Nisan 2017’den beri seslendirdiği bir iddia vardı:
Buna göre, Türkiye’de 2002’den itibaren “15 yılda 800 milyar dolarlık ihale yapılmıştı. ABD’nin açıklamasına göre, bu ihalelerde 200 milyar Dolar rüşvet olarak hükümetin çevresindeki adamlara dağıtılmıştı.”
“Köprü, yol, liman, havaalanı vd) toplam ihale bedelinden havuza aktarılan” ve “Katar, Singapur ve Malezya bankalarına yatırıldığı ortaya çıkan, 200 milyar dolara yakın rüşvetin resmi belgeleri de ABD'nin elindedir artık! Şantaj amacıyla, yarı resmi olarak açıkladılar!”
“Şimdi asıl mesele, o paraların Türkiye'ye <I>‘devlet baskısıyla’</I> fakat <I>‘yabancı sermaye gibi’</I> sokulmakta olması ve milletin tapularının, rüşvetten sağlanmış servetle bir-iki ailenin eline geçmesidir!”
Bu durum, “ABD'nin elinde Türkiye'ye karşı şantaj vasıtası oldu!”
Esasen iddia korkunç: Katar, Singapur ve Malezya’daki bankalar ABD bankaları olduğu için, “isim isim biliyorum, Ona göre davran!” mesajını veriyor. ABD böylece dış politikamızı yönlendirmek ve askeri harekâtımızı durdurmak için şantaj olarak kullanıyor.
Arslan Bulut’a göre “Amerikalı senatörler, ellerindeki her türlü bilgi ve belgeyi, Türkiye’yi durdurmak için kullanmaya çalışıyor. Trump da bu durumu, operasyonu durdursun diye Erdoğan’a karşı alenen kullandı.”
**********************************
CUMHURBAŞKANIMIZ MAL VARLIĞINI AÇIKLASIN
Daha önce de ABD, Pastör Brunson davası nedeniyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'e yaptırım uygulama kararı almıştı. İki bakanın ABD'deki mal varlıkları dondurulmuştu. Bu bakanların ABD’de malvarlığı olmadığı için karar sembolik kalmıştı.
Bu defa Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin tüm malvarlıkları konusunda bir rapor hazırlanması halinde de, herhalde açıklanamaz bir servetin çıkmasının söz konusu olmayacaktır. Bu durumda (her ne kadar sadece araştırılması bile rencide edici de olsa) sonuçta bir sıkıntı yaratmayabilir.
Devlet E. Bakanı Önay Alpagu’nun bu konudaki tavsiyesi bana çok mantıklı geldi:
Alpagu, “ABD’de böyle bir araştırma sonucu rapor hazırlanmadan önce Cumhurbaşkanımız, şahsının ve ailesinin, Türkiye’de ve dünyada mevcut malvarlığını açıklasın!” diyor.
Böylece bu konunun şantaj olarak kullanıldığı algısının silinmesi sağlanır. Hem de bütün dünyaya Müslüman bir devlet başkanının görevinden kaynaklanan gücü kullanarak dinen haram ve yasalarca suç sayılan işlere bulaşmayacağını göstermiş olur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan böyle bir açıklamayla krizi fırsata çevirmiş ve kendisine atılan “çirkin iftiralara” da cevap vermiş olur.
31.10.2019
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.