Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

19Eki/190

Şükrü Çelikten 55 yıldır darbuka çalıyor..

226362

Darbukacı Şükrü, 69 yıllık yaşamının 55 yılını darbuka çalarak geçirdi. Zeki Müren’den Emel Sayın’a, Muazzez Ersoy’dan Orhan Gencebay’a tanıdığımız birçok sanatçıyla sahneye çıktı.

O tencere ve teneke çalarak başladığı müzik hayatına Türkiye’nin en önemli aranjörlerinden biri olan Ceyhun Çelikten’i yetiştirmeyi de sığdırdı...

DARBUKAYI KONUŞTURUYOR

Şükrü Çelikten, namıdiğer Darbukacı Şükrü. 69 yıllık yaşamının 55 yılını darbuka çalarak geçirmiş. Öyle sıradan bir darbukacı değil tabi ki. Televizyonda gördüğünüz o ünlü isimlerin hepsi ile çalışan biri. Darbukayı konuşturan, ona can katan biri. Konservatuarlardan mezun olmamış ama Türkiye’nin en iyi aranjörünü yetiştirmiş biri o. Kandıralı Darbukacı Şükrü, evde tencereyle darbuka çalmaktan, Türkiye’nin en önemli müzisyenlerinden biri olma hikayesini bize anlattı.

ahmet-ozhan

AHMET ÖZHAN: Darbukacı Şükrü’nün en eski çalıştığı isimlerden biri Ahmet Özhan. Türk Sanat Müziğinin önemli isimlerinden olan Özhan ile birlikte kemancı olan Saffet Keman ile birlikte sahne aldılar.

ALKOL VE SİGARA HİÇ YOK

Türkiye’de sanat müziğinin, gazinoların en şaşalı döneminde müzik yapan Darbukacı Şükrü’nün en büyük özelliği yaşadığı renkli hayata rağmen hiç alkol ve sigara kullanmaması. Onun tek talebi Türk müziğinin eski saygınlığına kavuşması. Her geçen gün Türk müziğinin saygınlığını yitirdiğini söyleyen Darbukacı Şükrü, eski günleri de özlüyor. Artık Türkiye’de büyük sanatçıların da yetişmemesinin nedenlerinden birinin de müziğin saygınlığını yitirmesine bağlıyor. İzmit’in yetiştirdiği mütevazi ve dünya markası olmuş bir isim o. Hikayesi de en az onun kadar ilginç.

orhan-gencebay

ORHAN GENCEBAY: Arabesk müziğin önemli isimlerinden biri olan Orhan Gencebay ile sahne alan Darbukacı Şükrü artık daha seçici davranıyor. Birlikte sahneye çıkacağı isimlerden çıkacağı programlara kadar daha seçici.

NURETTİN PORTAKAL’DAN DERS ALIYOR

1950 yılında Kandıra’da dünyaya gelen Darbukacı Şükrü ilkokul mezunu. Küçük yaşta evdeki tencereleri darbuka olarak kullanarak başladığını söyleyen Darbukacı Şükrü, “12-13 yaşlarında düğünlerde başladım müziğe. Rahmetli Nurettin Portakal vardı burada. Çok ünlü bir müzisyendi. Bütün birikimimi ondan aldığım eğitimle elde ettim. Ondan öğrendiklerimi asla başkasından öğrenemezdim. Türk Sanat Müziği ve Udi sanatçısıydı. Onun sayesinde başladım.

muazzez-ersoy

MUAZZEZ ERSOY: Türk Sanat müziğinin önemli isimlerinden biri olan Muazzez Ersoy ile de sahne alan Darbukacı Şükrü, en çok Zeki Müren ile sahne almaktan mutluluk duyduğunu söylüyor.

SARAYBAHÇE’DE BAŞLADI

14-15 yaşında heykelin orada bulunan Saraybahçe Yazlık Gazinosunda çalışmaya başladım. O günler çok güzeldi. Ud da çalıyorum. Ama hep darbuka çaldım. 55 yıldır darbuka çalıyorum. Camlar Altı gazinosunda da çalıştım. Düğünlerde de verimli olduğum fark edilince, sanatçılarla da çalışmaya başladım. Askere gittim. Orada Orduevinde hem fasıl okudum hem de çaldım. Teskereyi alır almaz eve gitmeden hemen İstanbul Luna Park’a gittim. Sene 1971. Orada Döner sahnesine gittim.

coskun-sabah

COŞKUN SABAH: Darbukacı Şükrü’nün sahne aldığı isimlerden biri de Coşkun Sabah. Coşkun Sabah ile aldığı sahnelerden çok mutlu olduğunu da söylüyor Darbukacı Şükrü.

MAKSİM’İN FİNALİNİ YAPTI

O zaman orada Emel Sayın, Ahmet Özhan, Barış Manço, Ajda Pekkan, Zeki Müren, Muazzez Abacı gibi isimlerle çalıştım. Ama ilk Emel Sayın ile sahneye çıktım. Tabi o zamanlar orası Maksim ayarında bir yerdi. Çakıl Gazinosunda Zeki Müren’e çaldım. Maksim’de çok çalıştım. Maksim Gazinosunun kapanışını da biz yaptık. Orada başsolist Pınar Eliçe, İzzet Yıldızhan ile finali biz yaptık.

belkis-ozener

BELKIS ÖZENER: Darbukacı Şükrü sadece darbuka çalmıyor elbette. Fasıl da söylüyor. Gönül Yazar’ın ablası Belkis Özener ile birlikte Metin Restoran’da sahnede fasıl söylerken.

NERDE O ESKİ GÜNLER

Eskiden sanatçılara ve sazendelere büyük saygı vardı. Şimdi bunlar yerle bir. Müzik kalitesi müzik kanallarının yaptığı yayın politikaları ile ortadan kalktı. Türk müziğini artık gençlerimiz bilmiyor. Gençler ne dinliyorsa ona aşık oluyor. Bu tarihten sonra Türk müziğine gönül verecek genç olacağını sanmıyorum. Çünkü müzik ile işin ehli olan kişiler ilgilenmiyor. İşin ehli olmayan kişilerin bu işi yapmaları okuyup diploma alanların evinde oturmasına neden oluyor. Şu anda eğitim almış birçok müzisyen evinde zor geçiniyor. Emekçiler çok zor durumda.

davulcu-asim-ekren

DAVULCU ASIM EKREN: Sanatçıların yanı sıra farklı yönleri ile ünlü olan isimlerle de sahneye çıktı. Onlardan biri de eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın damadı davulcu Asım Ekren. Ekren ve Darbukacı Şükrü’nün sahneleri çok beğenildiği söyleniyor.

MESELE TABİKİ EĞİTİM

Okullarda en yüksek puan 5. Bakarsınız her öğrencinin beden dersi, müzik dersi 5’tir. Ama öğretmen emin olun çocuğun ne enstrüman çaldığını biliyor ne de sesini. Müzik eğitimi önemsenmiyor. Çocuklar yeteneklerine göre yönlendirilmiyor. Ünlü bir futbolcu yabancı uyruklu. Eline aldı gitarı en iyi gitaristlere taş çıkaracak şekilde çaldı. Avrupa’da çocuklar küçük yaşta yetenekleri varsa yönlendiriliyorlar. Müzik yeteneği doğuştandır. Sonradan eklenmez insana. Ben müziği kendi kendime öğrendim. Ama çocuğumun yeteneğini 6 yaşında keşfettim. TRT’de Mustafa Yolaşan’ın programına çıkarttım. Orada çaldı canlı yayında. Ben ömrümü verdim. Onun iyi bir müzisyen olması ve yeteneğini kaybetmemesi için bunu yaptım.

DEVAM EDECEĞİM

Müziğe devam edeceğim. Emekli oldum ama müzikten değil. Oğlum evde otur dinlen dedi. Ben parasında değilim ama evde sıkılıyorum. Kendimi zinde hissediyorum dedim. Bayramoğlu Resort Otel’e gidiyorum. Artık daha seçici davranıyorum. Tempoyu düşürdüm. Devam ediyorum. Sağlığım el verdikçe yapıyorum. 69 yaşındayım ama 40-45 yaşındaki eforumu koruyorum. Hala fasıl okuyorum.

HEDEFİMİ TUTTURDUM

Darbuka dersi almak isteyenler var ama ben vermiyorum. Sıkıntıya gelemem. Çabuk sıkılıyorum. Oğluma destek oluyorum. Çok sıkışınca yanına gidiyorum. Ama burası bizim şeyimiz. Burada doğup büyüdük. Benim hedefim oğlumu iyi yetiştirmekti. Bunu yaptığıma inanıyorum. Hedefimi tutturdum. O yüzden artık daha rahatım” dedi.

Darbukanızı çalacağım

İlk darbukasını Sazcı Mümin’den aldığını unutmayan Darbukacı Şükrü, daha sonra özenerek aldığı ve kıymetli olan darbukasını da Sapanca’da Metin Restoran’da sahneye çıkarken kaptırmış. Yanına gelip ‘Darbukanızı çalacağım” diyen genç kıza elleriyle darbukasını teslim etmiş

GÖZ GÖRE GÖRE GİTTİ

İlk darbukamı Saraybahçe çay bahçesinde çalışırken aldığını söyleyen Darbukacı Şükrü, “ Sazcı Mümin vardı. Akça Camiinin yanında ondan aldım” diyor. Tabi daha sonra çok güzel darbukalarda alan darbukacı Şükrü, kaptırdığı darbukaları da olmuş. Muazzez Ersoy ile Sapanca’da Metin restoranda sahneye çıktığı dönemde orada bir düğünde de sahne aldığını söyleyen Darbukacı Şükrü, “Bir düğünde çaldım. İşimiz bitti. Bir kız geldi yanıma ‘Abi darbukanı çalacağım’ dedi. Ben de ‘al kızım’ dedim. Sanıyorum ki gidecek masada çalacak arkadaşları ile oynayacak. Eve geldim, ertesi gün gazinoya gittim baktım çantada darbuka yok. Kız bana baştan çalacağını söyledi oysa.

BİRİ GERÇEKTEN ÇALINDI

Gitti o darbukam. Pahalı ve çok güzel bir darbukaydı. Patronum Metin abi hemen git al aynısını dedi. Bursa’da yapıyorlardı. Gittim aynısını aldım. İstanbul gazinoları kapanınca biz İzmir Fuarına giderdik. Neşe Karaböcek ve Adnan Şenses ile birlikte gideceğiz. Elimde darbuka ve elbiselerim var. Ticari bir taksiye elbiselerimi ve darbukayı bıraktım. Taksinin camını kırıp almışlar. Gittim Neşe Karaböcek’e söyledim. Hemen her şeyimi aldırdı. Çok iyi insanlardı. Halden anlıyorlardı” dedi.

sukru-celikten

ŞÜKRÜ ÇELİKTEN: Darbukacı Şükrü elbette mesleğinin azizliklerine de uğradı. Darbukasını iki kere kaptırdı. Birincisinde göz göre göre kendi elleriyle darbukasını kaptırdı, ikincisinde ise taksi içinde darbukası çalındı.

Türkiye’nin en önemli müzisyenini yetiştirdi

Darbukacı Şükrü sadece kendi ünüyle ve başarılarıyla değil aynı zamanda Türkiye’nin en önemli müzisyenlerinden birini yetiştiren bir olarak anılıyor. Oğlu Ceyhun Çelikten’in yetişmesi ve yeteneğini kullanması için büyük destek verdi

Oğlu Ceyhun Çelikten İstanbul Teknik Üniversitesi Konservatuarını kazanınca İstanbul’a yerleşen Darbukacı Şükrü, orada oğlu mezun olup kendi stüdyosunu açana kadar destek vermiş. Tabi orada da boş durmuyor Darbukacı Şükrü, “Yine orada boş durmadım tüm ünlülere eşlik ettim. Oğlum Ceyhun Çelikten mezun oldu. Çok başarılı bir müzisyen. Birçok bestesini ünlü isim seslendiriyor. Şu anda Türkiye’deki aranjörlerin arasında ilk 4’te. Şu anda dünyaca önemli çalışmalara imza atıyor. “Evli mutlu çocuklu” gibi popüler şarkıları var. Hakan Altun, Alişan gibi isimlerde çok sayıda şarkısı var. 250’inci bestesini tamamladı. 38 yaşında ve gerçekten kendi alanında başarılara imza atan bir çocuk yetiştirdim. Oğlumun kendi besteleri var. Ayrıca AK Parti’nin ‘Er oğlu Erdoğan” şarkısını da yapan isim. AK Parti’nin 2018 seçim müziklerini yaptı” diyor.

birlikte-020

BİRLİKTE: Darbukacı Şükrü aslında kendi başarısının meyvesi olarak oğlunu görüyor. Oğlunun çalışmalarını anlatırken gerçekten büyük heyecan duyuyor. Onunla mutlaka bir araya gelmemizi istiyor. En kısa zamanda oğlu Ceyhun Çelikten’in başarı hikayesini de yazmak isteriz.

Zeki Müren başkaydı

Tanıdığımız neredeyse tüm sanatçılarla birlikte sahne alan darbukacı Şükrü, en çok Zeki Müren ile sahneye çıkmaktan keyif aldığını söylüyor: “Ünlülerden en çok Zeki Müren’le çalışmaktan keyif alıyordum. Sazendelerini de baş tacı ederdi. Hata ile yapsan asla üzmezdi. Bir daha öyle bir sanatçı gelmez. Çok kültürlü biriydi. Zeki Müren dışında Emel Sayın ve Seçil Hepar ile de çalışmak güzeldi. Çok hanımefendi sanatçılardı. Sinema sanatçılarının hemen hepsine çaldım. Nebahat Çehre, Selda Ferda, Esen Püsküllü, Meral Zeren gibi isimlere çalıyordum. Kadroda hep olurlardı. İnsanlar onları merak ederdi.”

Erol Köse belediyeci yaptı

Darbukacı Şükrü, İstanbul gazinolarının renkli yaşamına rağmen İzmit’e dönüp belediye bandosunda çalmaya başlıyor. Tabi bu arada kendi işlerini de sürdürüyor. Ama Belediye bandosuna gelme hikayesi de ayrı güzel: “Luna Park’ta çalışırken bir gün o dönemin İzmit Belediye Başkanı Erol Köse beni izlemeye gelmişti. ‘Oğlum belki burada şimdi iyi para kazanıyorsun ama sigortanı ödemezler. Gel ben seni bandoya alayım’ dedi. Tabi renkli hayat bana daha cazip geliyordu. Ama Erol Köse ‘bana pazartesi günü uğra’ dedi. Pazartesi tatil günümdü. Gittim. Her şeyi hazırlamıştı. Bende oraya başladım. İzmit Belediyesi bandosundan emekli oldum.”

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.