Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

16May/190

TURİZMDE HER ŞEY GÜZEL OLACAK MI? – Bahattin YÜCEL

hqdefaultTURİZMDE HER ŞEY GÜZEL OLACAK MI? – Bahattin YÜCEL

Türkiye’de siyaset kurumu dünya ölçeğinde bir marka olan İstanbul’da, yerel seçimleri aradan geçen yaklaşık 1,5 aylık sürede sonuçlandıramadı.

Kötüye değil çok kötüye giden ekonominin, günlük hayatımızdaki etkilerinin daha az tartışılmasına, Ortadoğu’da girilen diplomasi çıkmazını kamuoyundan gizlemeye yarasa da, iktidarın bu tutumu sürerse; önümüzdeki günlerde ülkede “her şeyin çok güzel” olacağı hayli kuşkulu.

Ekonomideki kriz derinleşirken, bölgede henüz yaz gelmeden İran kaynaklı ısınan sular bir yana, dışımızdaki dünyaya açıklanması imkansız bir gerekçe ile İstanbul seçimlerinin yenilenmesine karar verilmesi; son tahlilde -Türkiye’yi yönetenler aksini söylemekte ısrarcı olsalar da-, turizm sektörünü olumsuz etkileyecektir.

Özellikle  YSK kararının ardından, AB ülkelerinden alınan rezervasyonların bıçakla kesilmişcesine durması, başka alemlere dalmış medyamızda yer bulmasa ve muhalefet tarafından pek önemsenmese de, turizm açısından çok ciddi sonuçlar doğuracak niteliktedir.

Kaldı ki, yayılmak istenen bütün iyimser haberlere karşın, geleneksel tatillerinin başladığı 1 Mayıs döneminde; Rus pazarında Antalya dışındaki kıyı bölgelerimize yönelik talep kayda değer biçimde artmadı.

Özellikle yüksek harcama kapasitesine sahip tatilci profiline bakıldığında, Rus pazarından gelen talebin beklenen sayıların altında gerçekleştiği söylenebilir.

ABD ile gerginleşen diplomatik ilişkiler yanında, Türkiye’nin S-400’lerin alımında olası bir karar değişikliğinin, Rusya ile turizm ilişkilerimizi nasıl etkileyeceğini düşünmek bile ürpermeye yetiyor.

Kuşkusuz hiç bir turizmci geçmişte Rus pazarına yatırım yapan, ancak terör saldırısı sonucu düşen uçak yüzünden, bu pazarı tümüyle kaybeden Mısır’ı unutmadı.

-Eskilerin deyimiyle- hal böyleyken, bu tehlikeli gelişmeyi önceden sezinleyerek önlem alması gereken bakanlık, üstelik en yetkili koltuğunda sektörden birisi varken, adrese teslim olduğuna duyulan kuşkuları haklı çıkaracak bir yasa taslağı hazırlama telaşından başını alamamaktadır.

Her sorun çözülmüş gibi, gündemde seyahat acentelerinin gelirlerine –neredeyse- el konulduğu izlenimi uyandıran gelişmeler yer almaya başladı. Örneğin transfer hizmetinin oteller tarafından üstlenilmesine izin verileceğine ilişkin hazırlıklar gibi.

Öte yandan iç pazarda talep alan bölgelerde, turizm belgelerinin ardına saklanılarak lüks rezidans yatırımlarını desteklemek, hangi akla hizmet etmektedir, bilinmez.

Üstelik dünya’nın en seçkin mavi yolculuk rotası olan Gökova’da, imara açılmayan iki koydan birisinde, imar planlarına aykırı yapılaşma izinlerinin aynı zamanda girişimcisi kimliği taşıyan bakanımız tarafından verilmesi, sadece bizde değil sanırım dünyada da fazla rastlanılmayan bir örnektir.

Bölgede geçimlerini on yıllar boyunca mavi yolculuk operasyonlarından sağlayan denizcilerin yoğun tepkilerine yol açan bu iznin, uzun süre tartışılacağını söylemeliyiz.

Söz denizlerden açılmışken, geçtiğimiz günlerde Karaköy’de süren “Galataport” İnşaatı gezisi sırasında, sayın bakanımızın bu limana yıllık 500 gemi yanaşacağını varsayarak, 2 milyon yeni ziyaretçi beklediklerini açıklaması, sanırım gözlerden kaçmamıştır.

Ulaşım sorunlarıyla büyüyen İstanbul’da geçtiğimiz yüzyılın başlarında işlevsel olan, o zamanki adıyla Karaköy Yolcu Salonunun Tarihi Yarımadaya yakınlığı dikkate alındığında, çekici görünen bu projenin tasarlanan trafiği taşıyamayacağı ortada.

İstanbul’da sezon aralıkları dikkate alınırsa, bir kaç saatlik süre içinde gemilerden inerek Tarihi Yarımadayı görmeye gidip-gelecek turistlerin yaratacakları trafik karmaşasını çözmek, ancak el ele tutuşarak gördüklerini birbirlerine anlatacakları bir insan zinciri oluşturmalarıyla gerçekleşeceğe benziyor.

https://www.turizmgazetesi.com/article.aspx?id=88407

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Kategori: Mesaj Yorum gönder.
Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.