Camiler ve Mimarlar – Fazlı KÖKSAL
Camiler ve Mimarlar – Fazlı KÖKSAL
Aynı anda on binlerce kişinin namaz kılabildiği camiler yapmak tabii ki önemli.
Ama çok fazla kişinin aynı anda namaz kılabildiği her büyük camii ulu cami midir?
Ulu camileri “ulu” yapan estetik değerleri ve mimarlarıdır... Camiler mimarları ile bilinirler, mimarları ile ulu olurlar...
Birazcık genel kültürü olan birisi; Bursa Yeşil Caminin Hacı İvaz'ın, Bursa Ulu Caminin Ali Neccar’ın, Selimiye, Süleymaniye, Mihrimah Sultan Camilerinin Koca Sinan'ın, Sultanahmet Caminin Sedefkar Mehmet Ağa'nın, Dolmabahçe ve Ortaköy Camilerinin Balyan'ların, 20. yüzyılda yapılmış en büyük camilerden İslamabad Faysal Camisinin Vedat Dalokay'ın eseri olduğunu bilir...
Pekiyi Camlıca Camisinin mimarı kim?
Ve mimarları kamuoyu tarafından bilinmeyen, kötü bir Sinan taklidi olmaktan öteye geçmeyen, Çamlıca Camisi, Adana'daki Sabancı Camisi, Kahramanmaraş'taki Abdülhamit Camisi cesametli, camilerdir, ama bunlar ulu cami olabilirler mi? Çamlıca Camisini görmedim. Fakat diğer iki camiyi gördüm. Ne doğal iklimlendirme var, ne usta işi taş veya ahşap işçiliği, ne akustik .. Ne de tarihi camilerde ve yeni yapılmış bazı modern camilerde hissettiğiniz uhrevi dinginliği hissedebiliyorsunuz. Koca taş yığınları…
Ya ince işçilik… Selçuklu Camilerindeki o muhteşem ahşap ve taş işçiliği… Muhteşem cami kapıları… Bunların hiç birisi yok cesametleri nedeniyle “Büyük Cami” diye tanımlanan Sinan taklidi camilerde…
On binlerce kişinin aynı anda namaz kıldığı Çamlıca Camisine, Abdülhamit Han Camisine, Sabancı Camisine; mesela muhteşem taş işçiliği ile göz kamaştıran ve günün belirli saatlerinde giriş kapısında beliren Kitap Okuyan İnsan Silueti ile ünlü Divriği Ulu Camisinden, kapısındaki işlemelerin uygun ışık aldığında taçlı kadın başı siluetine dönüşen Niğde Alaattin Camisinden, Muhteşem Ahşap İşçiliği ile göz kamaştıran Ankara’daki Aslanhane (Ahi Şerafettin) camisinden büyük demek için, bir insanın hiçbir estetik duygusu taşımaması gerekir..
Böyle bir kıyaslama, üçüncü sınıf bir romancının 500 sayfalık romanının, Franz Kafka’nın yalnızca 100 sayfadan oluşan muhteşem romanı Dönüşüm’ünden, Steinbeck’in 120 Sayfalık Fareler ve İnsanlar’ından, Albert Camus’un yine 120 sayfalık Yabancı’sından daha büyük roman olarak görülmesiyle eşdeğerdir…
Aslında Mehmet Akif bu konuda söylenmesi gerekeni çok net olarak ifade etmiştir;
“Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen,
İki kazma kürek, iki de ırgat gerek,
Ancak hadi gel yapalım şunu geri desen,
Bir Sinan, bir de Süleyman gerek.”
Yani;
Ulu camiler yapmak için yalnızca para ve güç kafi gelmez....
Büyük Mimarlar ve o mimarlara destek verecek, sanattan, edebiyattan, musikiden ve mimariden anlayan estetik zevki gelişmiş yöneticiler gerek...
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.