Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

5May/190

OKUMAK AMA NASIL – Fahri SAĞLIK

fahri sağlıkOKUMAK AMA NASIL – Fahri SAĞLIK

6 Mayıs Pazartesi Ramazanın başlangıcıdır. 5 Mayıs Pazar günü akşam ilk teravih namazı kılınacak ve o akşam ilk sahura kalkılacaktır. Hepimize hayırlı olsun. Hayırların fethine şerlerin def’ine vesile olsun. Hoş geldin ey rahmet, mağfiret ve kurtuluş ayı.

“İşte Ramazan ayı; hem kendi iç dünyamızı hem de etrafımızı temizlemeyi, arıtmayı, kendine gelmeyi, hayatı anlamlandırmayı sağlayan bir zaman dilimidir. Ramazan, her yıl insanın katıldığı bir ruh şölenidir. Ramazan, yaşama alanımıza şuuraltında yatan ve hep yarınlara bırakılan niyetleri gün ışığına çıkarır.” (Sezai Karakoç, Yazılar I, İstanbul 1967, s.42, 51.)

Ramazan; kavurucu, şiddetli, kızgın sıcak anlamına geldiği gibi, yeryüzünü tozdan temizleyen, güz mevsiminin önünde, yaz mevsiminin sonunda yağan yağmur anlamına da gelir. Peygamber Efendimize ilk gelen ayet, “İkra” yani “Oku” diye başlar. Bu okuyup geçmek değil, oku ve anla, oku ve öğren, oku ve uygula… vb anlamlarda anlaşılması gereken dinimizin temel kavramlarından biridir. Tilavet kelimesi de bu manadadır. Tilavette, okuduğunu güzelce, tane tane okumak, anlaya anlaya yürekten okumak vardır; bir de anladığını uygulamak, yaşamak vardır.

Tertilde ise daha çok sindire sindire, hiç acele etmeden, yavaş yavaş, tane tane okuma boyutu var. Bütün bu okuma faaliyetlerinde mutlaka anlama söz konusudur. O yüzden “ Okumak, anlamaktan; anlamak da yaşamaktan koparılamaz.” Bunlar bir bütündür. Kur’an-ı Kerim okumak, anlaşılmak ve yaşanmak için gönderildi. Kur’an-ı Kerim’i okumanın fazileti, kıymeti de bu cümlelerin içinde saklı.

Ramazan Kur’an ayıdır. Ramazan bize Kur’an’ı getirdiği için Ramazan’dır. Ramazanlarımız Kur’an’ı çokça okuduğumuz, anladığımız, yaşadığımız ve yaşattığımız kadar mübarektir. Elbet Kur’an’la ilişki Ramazan’a hasredilemez. Zaten Ramazan, Kur’an’ın “indiği” değil “indirilmeye başlandığı” aydır. Kur’an bir Ramazan gecesi olan “Kadir Gecesi” indirilmeye başlamış yaklaşık 22 yıl kadar uzun bir süre indirilişi sürmüştür.

Vahiy ilahi bir inşa projesidir. Amacı, kendisiyle inşa olmuş insanlar aracılığıyla hayatı inşa etmektir. Ramazan’ın etkisi de tıpkı vahiy gibi sadece bir ayla sınırlandırılamaz. Düşünün ki bir ölümcül hastalığınıza o hastalığı tedavi eden bir tabipten bir reçete aldınız. Bu reçeteyi bardağa koyup suyunu mu içersiniz? Yoksa onu ezberleyip sabah akşam okur musunuz? Yoksa onu altın yaldızla yazdırıp duvara mı asarsınız? Ya yoksa onu besteler en güzel nağmelerle terennüm mü edersiniz? Bunları yapar da derdinize derman olmazsa, doktoru mu suçlarsınız? Yoksa reçeteyi mi?

Sevdiğiniz birinden aldığınız mektubu açıp okumak için bir gün bile sabredemezken Rabbiniz ’den size gelen mesajın kapağını şunca zaman geçtiği halde hâlâ açmamışsanız, Mevla darılmaz mı? Her gün namazda onlarca kez tekrarladığınız Fatiha’nın ne dediğinden dahi habersizseniz, Kur’an kırılmaz mı?

Kur’an’ın doğum ayının oruçla ihya edilmeye çalışılması tesadüf değildir. Oruç, ruhun doyurulması için bedenin aç bırakılmasıdır. Eğer insan ilahi bir inşa projesi olan vahiyle ilişkisini yüzeysel tutarsa, ibadetlerle ilişkisi de yüzeysel kalmaya mahkûmdur. Yapılacak şey belli: Ramazan’ı fırsat bilip onun varlık sebebi olan vahiyle candan yürekten bir ilişkiye girmek. Vahyin inşasına kendini açmaktır.

Başta Karesi ve Balıkesir halkı olmak üzere yüce milletimizin ve İslam âleminin mübarek Ramazan ayını tebrik eder, sağlık ve mutluluklar dilerim.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.