Kaliteli Yaşamda Yaşlılık (Yaş Alma) Analizi – Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
Kaliteli Yaşamda Yaşlılık (Yaş Alma) Analizi - Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
İnsanoğlu, her canlı gibi doğar, büyür ve ölür. Yaratıcımız her birimize ne kadar nasip ettiyse, o kadar yaşarız. Ancak, bize bahşedilen bu yaşantı beyaz bir sayfa iken, kendi irademizle, dış çevre faktörlerin etkisiyle, duygularımızla, heyecanımızla, ürettiklerimizle, paylaştıklarımızla, sabrımızla, çalışkanlığımızla, cesaretimizle, olaylara bakış açımızla, problemlere yaklaşım tarzımızla etc, o beyaz sayfayı renklendiririz.
Bazı insanların biyolojik yaşları ile hissettikleri ve gösterdikleri yaşları arasında oldukça büyük farklar vardır. Bu farklar, hayata pozitif, güzel ve ümitvar bakanlarda daha güzel sonuçlar verirken; negatif, kötümser ve karamsar bakanlar için ise, tamamen kötü sonuçlar verebilmektedir.
Mesela, biyolojik yaşı 25 olan bir gencin hayattan hiçbir olumlu beklentisi yoksa, bütün olayların olumsuzluklarla sonuçlanacağına inanırsa, geçmişin eyvahları ve keşkeleri ile, geleceğin acaba ve korkuları içerisine kendisini hapsederek, anını elden kaçırıyorsa, kendisine yeterince bakmıyorsa, gelecekten hiçbir güzel beklentisi yoksa, bu kişinin çevreye sunduğu görünen yaşı ve hissettiği yaşı 45 leri bulabilmektedir.
Karamsarlık, olumsuz yaklaşımlar, bahane bulmalar, sorun üretmeler, bardağın her zaman boş tarafına bakmalar, bu kardeşimizi çevresine daha yaşlı gösterecektir. Saçları erken dökülecek, cildi daha erken buruşacak, yüzü gülümsemeyi unutacak, cesaret ve heyecanı kaybolacak, hiçbir başarıya imza atamayacak, işinde başarı ve yükselmeyi yakalayamayacaktır.
Diyelim ki, biyolojik yaşı 60 olan bir kimse, kendisini, kaliteli yaş almayı ve hayatı seviyorsa; geçmişinden tecrübeler çıkarıp, geleceğe ümit ve coşku ile bakıyorsa, öz bakımını hiç aksatmıyorsa, 24 saat gülümsemeyi alışkanlık haline getirmişse, her an başarmanın vereceği zevki aklından çıkarmayarak çalışıyorsa, çevresine yardım ederek mutlu oluyorsa, bildiklerini toplumla usulünce paylaşıyorsa, kendisini, ailesini, çevresini, milletini, vatanını çok seviyorsa, bir takım idealler ve ülküler geliştirerek, onların peşinden bıkmadan usanmadan gidiyorsa, aidiyet bağı yüksek – grup dinamizmi etkin ise, paylaşmayı – üretmeyi seviyorsa, problemlere yaklaşım tarzı, soruna değil de çözüme ve başarıya odaklı ise, olumsuzluklara yaklaşım tarzı, sabırlı – rasyonel – çözüm odaklı – çevre faktörleri ile etkileşimli ve paylaşımlı ise, muhtemelen görünen yaşı 45’lerde, belki de hissettiği yaş, 35 lerde olabilecektir.
Yaratıcımız bizlere müthiş bir lütufta bulunmuş ve bizi dünyaya getirmiştir. Yaşamımızda yüksek kaliteli amaç ve hedeflerimiz olmalı, görev ve sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirmeliyiz. Zira yaratıcımız çocukluğumuzda bizi hiçbir kusurdan sorumlu tutmaz iken, akıl baliğ olduğumuzda, bütün yaptıklarımızdan (ister olumlu - ister olumsuz) sorumlu hale gelmekteyiz.
Herkes 12 ay sonra bir yılı bir şekilde geçirmiş olur. Kimisi branşında olimpiyat şampiyonu olarak, kimisi uluslararası bir başarı kazanarak, kimisi yüzlerce yüksek kaliteli eserler üreterek, kimisi ülkesine en yüksek vergiyi vererek, kimisi yepyeni hobiler edinerek, kimisi toplumsal bir konuda farkındalık oluşturup ülkenin veya dünyanın dikkatini çekerek geçirir.
Ama bazıları da ümitsizdir, heyecansızdır, karamsardır, gelecekten hiçbir beklentisi yoktur, akşama kadar “bu ülkeden ve insanlardan hiçbir halt olmaz” sözünü 20 kere tekrarlar.
Torpilsiz hiçbir zaman bir işe giremeyeceğine kendini ve çevresini bile inandırır, (halbuki havlu attığından kendisinin bile haberi yoktur), kendisine çözülmek üzere gelen sorunların asla çözülemeyeceğine dair sözde yüksek nitelikli bahaneler bulur. Sorunu çözmek yaklaşımı yerine, kriz üretme mahiridir, akşama kadar kahvede okey oynarlar (Sorsanız vakit geçiriyoruz – öldürüyoruz – derler).
Zaman, para ile satın alınamayan, herkese eşit dağıtılan, kaçtığı zaman asla geri getirilemeyen çok önemli ve değerli bir nimetimizdir. Zamanımızı ne şekilde geçirdiğimiz, aynı zamanda nasıl yaş aldığımıza çok önemli bir ışık tutar.
Bazı bilim insanları bir yılda yüksek kaliteli 2 kitap ve 15 bilimsel makale üretip toplumun istifadesine sunarken ve bunlardan aldığı gönenç ile mutluluğunu artırıp daha genç kalabilirken; tembel bilim insanları da yazsam ne olacak, kıymet bilen mi var, geçen yıl yazdım da ne oldu, gibi olumsuz yaklaşımlarla biyolojik yaşından çok daha yaşlı görünebilmektedirler.
Kaliteli yaşamın hırsızları olan bütün negatif yaklaşım ve düşüncelerin tamamı, vücudumuzda TOKSİN üretirken, kaliteli yaşamın zenginlikleri olan pozitif yaklaşım ve davranış modellerinin tamamı da, vücudumuzda ENDORFİN, MELETOMİN, SERATOMİN VE DOPAMİN hormonları üreterek, bizlerin daha mutlu, sağlıklı, başarılı, üretken, iyimser, ümitvar, paylaşımcı, yardımsever, güleryüzlü, heyecanlı, atılımcı olmamızı sağlarlar ve bunların tamamı da genç kalmanın iksirleridir.
Bazı insanların 60’lı yaşlarda alzehimer ve demans hastaları oldukları bir gerçek iken, Mimar Sinan ve Picasso gibi tarihe ismini yazdıranlar, en büyük ve kıymetli eserlerini 80 ila 90 lı yaşlarda vermişlerdir. Beynini ve bedenini sürekli çalıştırarak, ruhunu dinlendirerek, uluslararası başarılara imza atanlar; genç kalanlar ve ayakta ruhlarını sahibine teslim edenlerdir.
Selam, sevgi ve dualarımla. Allah’a (cc) emanet olunuz.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.