SEÇİM, GEÇİM, GOLAN, KANDİL – Ruhittin SÖNMEZ
SEÇİM, GEÇİM, GOLAN, KANDİL – Ruhittin SÖNMEZ
Başlıktaki dört kelimenin birbiriyle bağlantısı olmadığı sanılsa da gerçek öyle değil.
Yerel seçimlerde bile ekonomi ve dış politika belirleyici etki yaratabiliyor.
Mesela bu hafta içinde döviz kurlarında ani bir sıçrama oldu. Dolar 5,20 TL civarında iken birden 5,80 TL’ye yaklaştı. Bu tırmanma engellenemese bıçak sırtı yerlerdeki oy dengesi değişebilirdi.
Ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası kurun 5,5 TL’yi geçmemesi için ne gerekiyorsa yapmak üzere harekete geçti.
Dövizin ateşini düşürmek için TL arzını aşırı kıstı, Londra swap piyasasında TL faizlerinin bir anda yıllık yüzde 200-300’e yükselmesini göze aldı. Hatta bir hafta önce yüzde 22 olan, gecelik TL swap oranı yüzde 1320’e kadar çıktı. Yabancılar TL bulmak için Borsa’daki Türk şirketlerine yaptıkları yatırımları sattı. Borsa çakıldı.
Halil İbrahim Bayrakçı, “Yabancı yatırımcılar için Türk lirası varlıklardan kaçış, hele uzun dönemli her şeyden çıkış maalesef başladı. Adamların kısa vadeli 3-5 günlük, hacimsiz swap işlemlerinin önünü kesmenin cezasını başta Türk Lirası tahvil piyasası, borsa ve bankalarımız bilahare topyekun Türk milleti olarak biz ödeyeceğiz.
Kaçınılmaz son başladı. Artık gerçek krize giriyoruz. Tahminimden de önce süreç başladı, güçlü sinyaller geliyor. Bir kaç ay içinde kriz tepe noktasına ulaşır bu gidişle” diyor.
Ege Cansen ise borç bulmadaki sıkıntımızı değerlendirmiş: “%4,5 faizli eski dış borçlara takla attırmak için aldığımız yeni dış borçlara %8'in üzerinde faiz ödemeyi kabul ettik.”
“Dolara %8 faiz ödeyerek borç almak, TEFECİNİN ELİNE DÜŞMEK gibidir. “İkinci el tahvil piyasasında bizim kâğıtların fiili dolar faizi” %10'ların üstüne çıktı.
Bu da, yeni borçlanmalarda dövize %10'dan yüksek faiz teklifi etmek zorunda
kalmak demektir ki; BU FAHİŞ FAİZ, borçlanmada “SONUN BAŞLANGICI” olabilir.”
Seçime kur ve faiz artışı ile girmemek için yapılan operasyonların seçime kadar bu maksada hizmet etse de, Türk Ekonomisine ağır hasarlar verdirdiği değerlendiriliyor. Buna ilaveten yakın gelecekte kur ve faizin birlikte artışına engel olunamayacağı öngörülüyor.
Bu demektir ki seçimden sonra ağır bir geçim sorunu yaşayacağız.
**********************************
GOLAN TEPELERİ VE BÜYÜK İSRAİL PROJESİ
ABD Başkanı Trump, son derece stratejik bir bölge olan Golan Tepelerinin İsrail’e ait olduğunu kabul eden kararı imzaladı.
Golan Tepeleri Suriye’de yaşayan Avşar, Beydili ve Salur Türklerinin toprakları idi. Ama 1981’den bu yana İsrail işgali altında. İsrail bu tepelerin kendisinin olduğunu kabul ettirmek için bugüne kadar çok uğraştı ama Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlardan destek bulamadı.
Esasen Suriye İç Savaşı İsrail ve ABD ikilisinin (içinde “Büyük Kürdistan” planının da bulunduğu) “Büyük İsrail Projesini” hayata geçirmek için sahneledikleri bir oyundur.
İsrail ve ABD oyunun içinde önem verdiği bu aşamayı geçmek için zamanı şimdi uygun buldu.
İç savaş öncesi Suriye’nin Golan Tepelerini geri almak hayalleri vardı ve bu bölge yakınına en güçlü askeri birliklerini yerleştirmişti. IŞİD ve El Nusra’nın ilk saldırdığı gücün bu birlikler olması tesadüf değildi.
Türkiye’nin ısrarla bir dönem “kardeşim Esad” dediği Suriye yönetimine karşı izlediği politikaların da katkısı ile Suriye çok sayıda devletin ve maşalarının çatıştığı bir kurtlar sofrasına döndü.
Zannetmeyin ki Suriye İç Savaşının Türkiye’ye maliyeti sadece 4 milyon sığınmacıdan ve Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmakta olan PKK Koridoru’ndan ibarettir.
Hayır. Büyük İsrail Projesi’nin hedefleri arasında Türkiye sınırları içinden toprak koparmak da vardır.
Güney sınırlarımızı korumak için Golan Tepelerinden savunmaya başlamak gerekirdi. Bunu kendimiz yapamayacağımıza göre, Suriye yönetimi ile işbirliği yapmak, burayı Suriye’nin korumasına yardımcı olmak gerekirdi.
Ama Türkiye, devlet aklını kullanmak yerine tek adamın akıl, inat ve hırslarına göre karar aldığı sürece Büyük İsrail Projesi’nin ilerlemesini durdurmak mümkün gözükmüyor.
**********************************
KANDİL OPERASYONU
MİT ve TSK’nın Kandil’de yaptığı operasyonla Cemil Bayık’ın yakın adamı olduğu bildirilen bir PKK’lı terörist ağır yaralandı, O’nun 3 yardımcısı da öldürüldü.
Kandil operasyonunun zamanlaması manidar bulunabilir. Bazıları operasyonun seçimlere 4-5 gün kala yapılmasının oy kazanma maksadı ile olduğunu iddia edecek.
Ama bazıları da bir başka ihtimali, ABD Başkanı Trump’ın Golan Tepeleri kararına bir cevap olduğunu düşünecektir. Bu ihtimal seçim öncesi olmasa mantıklı olabilirdi. Ekonomik kırılganlık ve bunun seçime yansımasının AKP’yi sarstığı bir ortamda, Trump’a cevap olabilecek bir hamlenin yapılabileceğini varsaymak biraz zor.
Bazıları da Kandil’e bir ihtar gibi değerlendirecektir. Seçimlerde HDP/PKK sempatizanlarının AKP’ye oy vermemesi halinde neler olabileceğinin ihtarı.
Bana göre en kuvvetli ihtimal, böyle manidar bir zamanlama yoktur. Epeydir planlanan operasyon için fırsat çıkınca tetiğe basılmıştır.
***
DEHŞET DENGESİ
Uzun zamandır Türkiye’nin PKK üst kademesine, PKK’nın da Türkiye Cumhuriyeti devletini yöneten tepe yöneticilerine karşı bir saldırısının olmadığı, adına “dehşet dengesi” denen bir olgu yaşanıyordu.
Kandil’de yaralanan terörist tepe yöneticisi değil. Ama ikinci derecede bir PKK yöneticisi.
Bu dehşet dengesi bozulur mu? Türkiye Cemil Bayık ve Karayılan’ı etkisizleştirmek için operasyon yapar mı? Karşı saldırılar olur mu?
Bunları bizim bilmemize imkân yok.
Ama ben yine de dört teröristin etkisiz hale getirilmesinden memnunum.
28.03.2019
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.