AKİF’İ ANMAK YETMEZ ANLAMAK VE ANLATMAK GEREK – Fahri SAĞLIK
AKİF’İ ANMAK YETMEZ ANLAMAK VE ANLATMAK GEREK – Fahri SAĞLIK
İstiklal Marşımızın kabulünün 98. yıldönümünü idrak etmenin onur ve heyecanını yaşıyoruz. Şüphesiz İstiklal Marşımız sarsılmaz bir inancın, azmin, fedakârlığın, umudun ve yeniden dirilişin sembolüdür. Hem İstiklal Marşımızın metninin anlamını hem de yazarının fikri dünyasını dünya ve ahirete bakış açısını çok iyi anlamak ve neslimize anlatmak milli ve dini görevimizdir.
Akifi anlamak için Safahatını iyice tetkik etmek gerekir. “Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince, Günler şu heyulayı da, er geç silecektir. Rahmetle anılmak, ebediyet budur amma, Sessiz yaşadım, kim beni nerden bilecektir…” diyerek tevazu abidesi olan Akif; dünya döndükçe Ay Yıldızlı Bayrağımız O’nun şiiriyle dalgalanacaktır.
Milli mücadele ruhunun oluşmasında Akif’in yazılarının, sözlerinin, vaazlarının ve nasihatlerinin önemi büyüktür. Akif, milli mücadelenin mihenk taşlarından biridir. Cephede amansız mücadele veren kahraman askerlerimiz, yüreğindeki iman ve Akif’in “Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz” sözlerinden aldığı güçle zafere ulaşmıştır.
Bugün yaşadıklarımız göstermiştir ki, milli ve manevi duyguları canlı tutan Asımın nesline her zamankinden daha çok ihtiyacımız vardır. Milli ve manevi değerlere sahip çıkmak, Asımın neslinin en asil görevidir. Bugün Mehmet Akif’i anlayan ve anlatan, Akif’çe yaşayıp Akif’çe düşünen bir nesle ihtiyaç vardır. Vatanımızın, milletimizin birliği ve bütünlüğü için, barışın, huzurun ve kardeşliğin tesisi için, gönül yıkmayı değil gönül yapmayı ilke edinmiş, sıcak bir tebessümün ve selamın her kapıyı açan bir anahtar olduğuna inanmış, bu memleket için ilimde, irfanda, gayrette, çabada kol kola girmiş, kendi kültürü ve değerleriyle donanmış nesle ihtiyacımız var. İşte bu nesil Asımın neslinin ta kendisidir. Çanakkale Şehitleri’ne yazdığı insanın tüylerini diken diken eden satırlarda “Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber; sana aguşunu açmış duruyor Peygamber” diye seslenen Mehmet Akif, peygamber ocağında cansiperane mücadele eden Kahraman Mehmetçiklerimizin yüreğindeki mücadele ateşini her daim güçlü tutmuştur. Ülkemizin ve milletimizin birliği, dirliği için, gözünü bile kırpmadan vazifeye koşan kahramanlarımız, analarına yazdıkları mektuplarda, geri dönmeye değil, şehit olmaya geldiklerini dile getirmekte, şehadet şerbetini içerken de sonsuz inanç ve teslimiyetle son nefeslerini vermektedirler.
İşte bu kutsal davayı anlattığı şiirleri kağıtlara değil, kalplere yazılmış olan Mehmet Akif’i en iyi şekilde anlamak ve bizden sonra gelenlere anlatmak bizler için milli ve dini bir görevdir. Mehmet Akif Ersoy’u, sevgi, saygı, rahmet, minnet ve özlemle anıyoruz. Sözlerimi Mehmet Akif Ersoy’un şu dizeleri ile bitirmek istiyorum.
Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli,
Fahri SAĞLIK - Karesi Müftüsü
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.