KURBAN KADAR DEĞERLİ BİR İBADET;TEŞRİK TEKBİRLERİ – Fahri SAĞLIK
KURBAN KADAR DEĞERLİ BİR İBADET;TEŞRİK TEKBİRLERİ - Fahri SAĞLIK / Karesi Müftüsü
Kurban Bayramı'nın arifesinde Sabah namazından başlayarak bayramın 4. günü ikindi namazına kadar farz namazlardan sonra söylenen;
اَللّهُ اَكْبَرُ اَللّهُ اَكْبَرُ لاا اِلهَ اِلاَّ اللّه وَاللّهُ اَكْبَرُ اَللّهُ اَكْبَرُ وَلِلّهِ الْحَم "
Allâhü ekber Allâhü ekber lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber Allâhü ekber ve lillâhi'l-hamd"
“Allah her şeyden yücedir, Allah her şeyden yücedir. Allah’tan başka ilâh yoktur. O Allah her şeyden yücedir, Allah her şeyden yücedir. Hamd Allah’a mahsustur.” cümlelerine 'teşrik tekbiri' denir.
Her yıl arife ve kurban bayramı günlerinde toplam 23 kez tekrarlanır.
Bu sene teşrik tekbirleri 20 Ağustos Pazartesi günü sabah namazı ile başlayıp 24 Ağustos Cuma günü ikindi namazı ile sona eriyor.
İslam alimlerinin büyük çoğunluğuna göre teşrik tekbirleri tıpkı kurban kesmek gibi vacip bir ibadettir. Kimin üzerine beş vakit namaz farz ise, o kimse üzerine Kurban Bayramı'nın arifesi ile bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar farz namazlarda selam verdiğinde hemen tekbir getirmesi vacip olur.
Teşrik tekbirlerinin başlangıcı Hz. İbrahim ve oğlu Hz.İsmail'e kadar uzanır. Cebrail (a.s) dünya semasına girdiğinde "Allahu ekber Allahu ekber" diyerek tekbir getirir. İbrahim (a.s) bu sesi işitince başını gökyüzüne çevirir ve onun bir koçla geldiğini görünce; "Lâ ilâhe illâllahu vallahu ekber" diye cevap verir. Bu tekbir ve tevhîd kelimelerini işiten İsmail (a.s) da; "Allahu ekber velillâhi'l-hamd" der. Böylece kıyamet gününe kadar sürecek bir ibadet başlatılmış olur.
Teşrik tekbirleri konusunda namazını tek başına kılanla, imama uyan, yolcu ile mukim, erkekle kadın eşittir. Teşrik tekbirleri cemaatle de, yalnız başına da eda edilir. Kaza da edilebilir. Bir yılın teşrik günlerinde (arife ve bayram günleri) kazaya kalan bir namaz, yine o yılın teşrik günlerinden birinde kaza edilse, sonunda teşrik tekbiri alınır, fakat başka günlerde veya başka yılın teşrik günlerinde kaza edilse, teşrik tekbiri alınmaz. Namaz kaza edilmedikçe tekbir kaza edilmez. Bir namazda sehiv secdesi, teşrik tekbiri ve telbiye bir araya gelse, önce sehiv secdesi yapılır, sonra tekbir alınır, daha sonra da telbiyede bulunulur.
Teşrik tekbiri getirmek için illa kurban kesmek şart değildir. Kurban kesemeyenler de tekbir getirmekle yükümlüdürler.
Kurban bayramının üç temel direğinden biri bayram namazı kılmak, diğeri kurban kesmek, bir diğeri de teşrik tekbiri getirmektir.
Dikkat edilirse bunların hepsinin dini hükmü aynıdır. Yani hepsi vaciptir. Hepsinin de temel amacı yüce Allah’ın büyüklük ve şanını takdir ederek, sadece O’nu ilah, rab ve ma’bud kabul ederek ilahlık iddiasında bulunan her şeyi reddederek, hamd’i sadece O’na arz ederek, O’na şükrederek O’nun yakınlık ve rızasını kazanmaktır.
Teşrik tekbirinde tekbir, tehlil ve tahmid birlikte ve peşipeşine zikredilir. Bu kavramlar arasında sıkı bir ilişki vardır. Tehlil tekbiri, tahmid de tehlili tamamlar. İşte o zaman Tevhit İnancının bütünlüğü tamamlanmış olur. “Tekbir” “Allâh’u ekber (Allâh en büyüktür) diyerek Allâh’ı yüceltmek, Allah’ı azamet ve kibriya ile anmak” demektir. Her gün ezanlarda, namazlarda, tesbihatta yüzlerce defa yüce Allah’ı anarak ululayan mü’minlerin kurbanlarını keserken ve kurban bayramlarında kıldıkları namazların sonunda teşrik tekbiri getirmelerinin istenmesinde pek çok hikmetler vardır. “Tehlil” ise; lâ ilâhe illallâh (Allâh’tan başka ilâh yoktur) demektir. Lâ ilâhe illallâh kelime-î tevhîdî İslâm’ın ilk şartıdır. Dil ile lâ ilâhe illallâh’ı söyleyip, kalbi ile tasdikleyen kimse îmân etmiş olur. Bu şartı yerine getirerek mü’min olan kimsenin yapması veya yapmaması gereken görevleri vardır. Günümüz Müslümanlarının çoğu lâ ilâhe illallâh’ı dillerine hapsetmişlerdir. Hâlbuki lâ ilâhe illallâh kelimesi kuru bir sözden ibaret değildir. Lâ ilâhe illallâh’ı zikretmek onu kalb ile tasdik etmeyi, organlarla gereğini yerine getirmeyi gerektirir. Mekke müşrikleri lâ ilâhe illallâh’ı kesinlikle söylemiyorlardı. Çünkü onlar Lâ ilâhe illallâh’ı söyleyince neleri red, neleri kabul etmiş olacaklarını çok iyi biliyorlardı. Yaşadığımız pek çok problemin ana kaynağı ve sebebi işte budur.
“Tahmid” kavramı ise, elhamdu lillâh (hamd Allâh’a mahsustur) demektir. Biz Müslümanlar namazlarımızın her rekatında okuduğumuz ‘Fatiha Suresi’ne ‘elhamdu lillâh’ ‘hertürlü hayır ve güzelliğin asıl kaynağı yüce Allah’tır. O’nu ne kadar yüceltsek, O’na ne kadar teşekkür etsek yine de görevimizi hakkıyla yapmış sayılmayız’ deriz. Hamd ve şükür kelimeleri birbirlerine yakın anlamları olan, Allâh’ın en sevdiği kelimelerdir. Kurban Bayramında keseceğimiz kurbanlarla teşrik tekbirlerini bütünleştirerek muradımıza erelim inşallah.
İbadetleri anlamlı kılan hiç şüphesiz huşudur, Yani gönülden bir bağlılık ve içtenliktir.
Kurban bayramında kılacağımız namazlar, keseceğimiz/kestireceğimiz kurbanlar ve getireceğimiz teşrik tekbirlerinde bu içtenliği yakalayarak doyasıya yaşayabilme temennisi ile Kurban Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.