Akça Koca Kültür Platformu’nun Özbekistan Seyahati (1 ) – Musa ORDU
Akça Koca Kültür Platformu’nun Özbekistan Seyahati (1 ) – Musa ORDU
Akça Koca Kültür Platformu’nun her sene tertip etmiş olduğu yurt dışı seyahatler serisinden olarak bu sene de 01—07 Mayıs 2018 tarihleri arasında Başkan Hasan Uzunhasanoğlu’nun riyasetinde VİZYON TURİZM ile Özbekistan seyahati yapılmıştır. Yapılan bu seyahate her zaman olduğu gibi ilgi ve alaka büyük olduğundan 44 kişilik seyahati seven kalabalık bir grup iştirak etmiştir. Katılanların ekseriyetini İzmitliler teşkil etmekle beraber, Ankara dan, İstanbul’dan, Adana’dan ve Trabzon’dan gelen değerli misafirlerimiz de olmuştur.
İzmit ekibi olarak seyahate başlamak üzere, 01 Mayıs 2018 Salı günü saat 15.oo de ANTİKKAPI önünde toplanıldı. Bütün arkadaşlar geldikten sonra İstanbul’a müteveccihen hareket ettik. Yolların kalabalık olması sebebiyle ancak saat 18.oo sıralarında Atatürk Hava Alanı’na vasıl olabildik. Kontrol kapılarından geçtikten sonra uçuş biletlerimizi aldık. Bundan sonraki işimiz artık uçağın kalkış saatini beklemekti. Zira uçağın kalkış saati 21.25 idi. Bu arada durum ve vakit müsait olduğu için Akşam ve Yatsı Namazlarını ayrı ayrı hayırlısı ile tam vakitlerinde cemaat halinde kıldık.
Uçak, ilan edilen saatte tam 21.25 de kalkarak. 4 saatlik bir yolculuktansonra mahalli saat ile hayırlısıyla Semerkant Hava Alanına indi. Bu arada şu hususu ifade edeyim ki, Türkiye ile Özbekistan arasında tam iki saat zaman farkı bulunmaktadır. Hava Alanındaki pasaport işlemleri kısa sürdü. Çıkışta valizlerimizi alarak bizi beklemekte olan VizyonTurizm’e ait arabaya binerek kalacağımız otele hareket ettik. Otel çok yakın imiş . Yürüyerek dahi gidilebilinirmiş. Fakat firma buna rağmen, nezaketen misafirlerini araba ile götürmeyi uygun görmüş. Firmanın göstermiş olduğu bu incelik münasebetiyle hassaten teşekkür ederim.
Kalacağımız Otelin ismi Regal Semerkant idi. Otel görünüş itibariyle şirin bir yer. Hava alanının hemen yakınında bulunuyor. Otele gelince bize tahsis edilen odaların anahtarlarını alarak odalarımıza çıktık. Biraz dinlendikten sonra saat 8.oo de kahvaltıya indik. Zira programa göre saat 10.oo da şehir turuna başlamamız icap ediyordu. Burada açık büfe kahvaltımızı yaptık.
Şehir turuna başlamadan önce kısaca Özbekistan ve Semerkant’tan bahsetmek istiyorum. Şöyle ki,
Özbekistan, İpek Yolu’nun en önemli geçiş yollarından biri olan bu ülke, Orta Asya’da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nindağılmasından sonra bağımsızlığın kazanmıştır. 448.978 Km2 yüz ölçümüne sahip olan bu Ülkenin 32,5 milyon nüfusu bulunmaktadır. Günümüzdeki 7 bağımsız Türk Devletlerinden biri olup, TÜRKSOY’un üyesidir. Denize kıyısı olmayan ülkenin Komşuları kuzeyde ve batıda Kazakistan, doğuda Kırgızistan ve Tacikistan ile güneyde Afganistan ve Türkmenistan’dır. Ülkenin başşehri Taşkent, Rusya döneminde Moskova ve St. Petersburg’dan sonra en büyük şehirlerden biriyken, şimdi Orta Asya’nın en büyük başşehirlerinden birisi ünvanına sahip bulunmaktadır. Ülke nüfusunun %95 nin Müslüman ve Sünni olduğu ifade edilmektedir.
Semerkant ise, Ülkenin en eski ve üçüncü büyük şehri olup, Cengiz Han ve Abbasiler gibi pek çok kültürün egemenliğinde kalmış 14. yüzyılda Timur İmparatorluğu’nun Başşehri olmuştur. Bu dönemden şehrin merkezindeki Bibi Hanım Camii, Timur’un anıt mezarı Gur Emiri, İmam Buhari Türbesi, Uluğ Bey Rasathanesi ve Medresesi,İmam Maturidi Türbesi, Arslanlı Medrese, Hillekari Medresesi, gibi yapılar günümüze kadar ayakta kalmayı başaran önemli ve tarihi yapılar halen şehri süslemeye devam etmektedir. Şehirde eski ve yeni camiler olmakla beraberi bizim Memleketimiz de olduğu gibi yüksek minareler olmadığından ve sayıları az olduğundan ilk bakışta dikkati çekmemektedir. Diğer taraftan halen hoparlör kullanılması yasak olduğundan şehir halkı Ezan sesine hasret bulunmaktadır. Şehir içinde anayollar temiz ve bakımlı olmakla beraber ara yollar için ayni şeyi söylemek mümkün değildir. Bizde ki gibi seçimle gelen belediye başkanı bulunmamaktadır. Belediye başkanı yerine Hakim adı verilen bir yönetici, şehirdeki imar dahil bütün işlerden mes’ul bulunmaktadır. Hülasa olarak kısaca ifade etmek icap ederse, Semerkant, geçmişi ve sahip olduğu tarihi eserleri, geniş yolları ve parklarıyla yeşillikler içinde halis bir Türk şehridir.
Diğer taraftan Semerkant denilince ilk akla gelen, bizim tarih kitaplarından Timurlenk veya Aksak Timur diye bildiğimiz Timurgelmektedir. Timur Semerkant’a çok muhteşem eserler bırakmış. Timur her ne kadar bizim tarih kitaplarında bir düşman gibi görünse de neticede Müslüman bir Türk Hakanıdır. Timur hayatı boyunca Özbekistan topraklarında çok büyük eserler ve medreseler bırakmıştır. Hatta her hanımı için çok büyük bilim yuvaları ve medreseler yaptırmıştır. Bunun muhteşem örneklerini Semerkant’a gidenlerin görmeleri mümkündür. 126 yıllık Rus istilası döneminde birçok tarihi eser tahrip edilmiş olmasına rağmen, bugün halen Semerkant topraklarında Timur’un kabri, hanımlarına bıraktığı eserler Semerkant da büyük bir yer işgal etmektedir. Burada şu husus dikkati çekmektedir ki, Semerkant da Timur için bu kadar çok ve muhteşem eserler yapılmış olmasına karşılık, Biz Koca Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezid Han için pek fazla bir şey yapamamışız. Sadece onun adını taşıyan Bursa da bir külliye ile İstanbul Bayezid Meydanında mütevazı bir cami bulunmaktadır.
Tekrar Semerkant’a dönecek olursak, şehirde görülmesi gereken yerler arasında yukarıda kısaca isimlerinden bahsettiğimiz Emir Timur Türbesi, Registan Meydanda bulunan Üç Medrese, Uluğ Bey Medresesi ve Rasathanesi, Şahı Zinde Türbesi (Sahabe Türbesi),Bibi Hanım Cami, İmam Buhari Türbesi, İmam Maturidi Türbesi,Tarihi Çarşı görülmeye değer yerler arasında bulunmaktadır.
02 Mayıs 2018 Çarşamba günü sabah kahvaltısından sonra saat 10.oo da ilk ziyaret yerimiz Emir Timur’un Türbesi oldu. Timur’un türbede yattığı ve gerçek mezarı ancak 1941 yılında Rus Arkeologlar tarafından tespit edilmiş. O yıllarda mezarı açılarak kemikleri incelenmek üzere geçici bir süre için Moskova’ya götürülmüş. Rehberin anlattığına göre, mezarın açılması esnasında türbe yakılarında oturan iki yaşlı adam heyetin Özbek görevlisine mezarın kati surette açılmamasını, aksi takdirde büyük felaketlerin meydana gelebileceğini söylemişler. Fakat her şeye rağmen mezar açılmış ve o gece Almanya Rusya’ya saldırmış.
(DEVAM EDECEK)
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.