Bir Kandıra efsanesi Turan Güneş… Vefatı 9 Nisan 1982
Kimi zaman büyük bir harekatın aklı, kimi zaman da lider değiştiren fikir babası. O, her şeyi ile gerçek bir Kandıra efsanesi; işte Prof. Dr. Turan Güneş…
Kocaeli, Türkiye için çok özel bir şehir. Bugünkü şartlarda özellikle ekonomik olarak yerimiz çok ayrıdır. Fakat bu özelliğinin yanı sıra çok farklı bir yapısı vardır şehrimizin.
Bünyesinden çok özel isimler, özel siyasetçiler çıkarmıştır.
Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içinden…
CHP kimliği altında tarihte yer alan, oldukça fazla diyebileceğimiz sayıda Kocaelili vardır. Fakat bu kişiler içinde özellikle iki isim benim dikkatimi hep çekmiştir:
Biri Kandıralı Prof.Dr. Turan Güneş, diğeri de Yarımcalı Hüseyin Avni Şirin…
Bugün sizlere ‘Kandıralı’dan söz edeceğiz. Hayatı kitaplara konu olan bir şahsiyet olan Turan Güneş’i anlatmaya çalışacağız. Duygusal ifadelere geçmeden önce genel hatlarıyla biyografisi üzerinde duralım…
1922 yılında Kandıra’da dünyaya geldi. İlk ve orta dereceli eğitiminin ardından İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Paris Hukuk Fakültesi’nde doktora yaptı ve 1951 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi’nde anayasa hukuku asistanı oldu. Güneş’in oldukça hareketli olan siyasi hayatı 1954’te Kocaeli’den Demokrat Parti (DP) milletvekili seçilmesi ile başladı.
Parlamentoya girdikten kısa bir süre sonra parti yönetimini eleştiren bir yapı ortaya koydu. Zira o gerçek manada bir “demokrasi” istiyordu. Özellikle Atatürk’ün de üzerinde sıklıkla durduğu basının özgürlüğü konusunda çok hassastı. Bu konuda basına “ispat hakkı” tanınmasını isteyen kadro içinde yer aldı ve bunun sonucu olarak da 1955’te DP’den ayrılmak zorunda bırakıldı. Daha sonra ise arkadaşları ile birlikte Hürriyet Partisi’ni kurdu. Geçen zaman içinde partinin genel sekreterliğini de yaptı.
Fakat Hürriyet Partisi’nde işler beklendiği gibi gitmedi. Dolayısıyla dağılma süreci de çok çabuk başladı. Pes edenlerin sayısı hızla artarken, Turan Güneş de bu dağılma sürecinde diğer arkadaşları ile birlikte CHP’ye geçti ve burada Parti Meclisi üyesi oldu. 27 Mayıs 1960 yılında yapılan, Başbakan Adnan Menderes ve iki bakanının idam edilmesi ile sonuçlanan askeri darbenin ardından oluşan Kurucu Meclis’e CHP kontenjanından Kocaeli Temsilcisi olarak girdi.
Turan Güneş bir hukukçuydu. Darbenin ardından yapılan çalışmada 1961 anayasasını hazırlayan komisyon içinde yer aldı. Ancak, 1961 seçimlerinde parlamentoya giremeyince üniversiteye döndü ve SBF’deki öğretim üyeliğine yeniden başladı. 1965’ten sonra ise hem kendisi hem de üyesi olduğu CHP’de yeni bir akımın da öncüsü durumuna geldi.
Prof. Güneş, bu dönemde CHP içinde yeni bir görüş ortaya attı, ‘Ortanın Solu’ hareketini başlatıp geliştiren grup içinde yer aldı. Bu yeni politikayı savunan en ön saftaki kişilerden biriydi. Bu dönemin de etkisi ile CHP’deki gücü giderek artıyordu. 1969 yılında CHP’de parti yönetimi tarafından genel sekreter yardımcılığına getirildi ve bir süre bu görevi sürdürdü.
1973 seçimlerinde CHP, parlamentoda en fazla iskemleye sahip parti durumundaydı. Turan Güneş de bu dönemde Kocaeli milletvekili olarak yeniden parlamentoya girmişti. Fakat Güneş için belki de en aktif dönem bu zamanlarda başlıyordu. Zira ufukta görülen bir savaş vardı. 1974 yılında kurulan CHP-MSP koalisyon kabinesinde Dışişleri Bakanlığı’na getirilen Turan Güneş, başlatılan Kıbrıs Barış Harekatı’nın da öncüleri arasında yer alıyordu.
Harekat bitti ve Kıbrıs’taki Rum zulmüne son verildi. Fakat ne hükümetin, ne de Güneş’in işi bitmemişti. Kıbrıs konusu hala gündemdeydi. Turan Güneş, Cenevre’de yapılan Kıbrıs görüşmelerine Türkiye’yi temsilen katılmıştı. Buradaki tavizsiz tutumu, en az yapılan harekat kadar önemliydi.
Turan Güneş, 1977 genel seçimlerinde de Kocaeli milletvekili seçilmeyi başardı. Bu arada CHP tarafından kurulan ve güvenoyu alamayan azınlık hükümetinde devlet bakanı ve başbakan yardımcılığı O’na verilmişti. Türk siyasal yaşamında alışılmışın dışında bir üsluba ve çok renkli bir kişiliğe sahip olan Turan Güneş, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından parlamentonun dağıtılması ve milletvekilliğinin sona ermesine rağmen Avrupa Konseyi’ndeki Türkiye temsiliyetine devam etti.
Bu dönemde Siyasi İşler Komisyonu’nun başkanlığını da yaptı. Bilimsel çalışmalarının yanı sıra, siyasi konulardaki görüşlerini içeren ‘Araba Devrilmeden Önce’ adlı bir yapıtı ölümünün hemen ardından yayımlandı. 9 Nisan 1982 tarihinde, henüz 60 yaşında iken Çanakkale’de yaşamını yitirdi. Ölümü de çok farklıydı Güneş’in. Bugün Piri Reis Üniversitesi’nde eğitim amaçlı olarak kullanılan Ankara Vapuru ile İstanbul’dan İzmir’e giderden Çanakkale açıklarında kalp krizi geçirdi. Gemideki sağlık görevlileri kendisi için seferber oldu. Olay haber alınır alınmaz İstanbul’dan helikopter yola çıkarıldı. Fakat güverteye inemedi. Neticesinde kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Cenazesi ise İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi…
Aslında Turan Güneş ve O’nun gibi siyasilerin günümüzde daha fazla olması gerektiği inancındayız. Güneş’i diğer siyasilerden ayıran en belirgin özelliği belki de gerçek manada demokrasiyi özümsemiş olmasıydı. Düşünün bir kere; Demokrat Parti’de Adnan Menderes’le, CHP’de İsmet İnönü ile çalışan bir siyasetçisiniz…
Bu arada İsmet Paşa’ya hatalarını söyleyecek kadar gerçekçi bir kimliğe sahipsiniz. Bülent Ecevit’in liderliğinin temel taşısınız. Ortaya koyduğunuz ‘Ortanın Solu’ görüşü ile CHP gibi bir partiyi, Atatürk’ün temellerini atıp kurduğu partiyi bugünkü noktasına, yani sosyal demokrasiye yönelteceksiniz. Bu arada Ecevit’ten sonra ikinci bir lider adayına daha kanat gereceksiniz. Deniz Baykal’ın elinden tutup, siyasette önünü açan isim olarak tarihe geçeceksiniz.
Başarısızlığa tahammülünüz olmayacak. Bu nedenle giderek partisine zarar verdiğini gördüğünüzde Bülent Ecevit’e bayrak açan ilk CHP’li olacaksınız.
Ve tabii ki darbe dönemleri…
1960’ı da, 1982’yi de yaşayan bir siyasetçi olacaksınız. İşte Turan Güneş’in Kıbrıs harekatının ardından belki de en olgun dönemleri aslında bu zaman dilimleri arasında olmuştur. Ülkenin bütün bu sıkıntılı dönemlerden zarar görmeden ya da en az zararla çıkabilmesi için birleştirici bir rol üstleneceksiniz. Siyasetinizle özellikle 1950 ve 1982 yılları arasına ışık tutacaksınız…
Kısa ve fırtınalı bir hayat.
Tabi sadece bu kadar değil. Prof. Turan Güneş, geleceği de görebilen bir siyasetçiydi. ‘Araba Devrilmeden Önce’ adlı bir eseri var. Fakat O’nun isteği bu eserin sadece körü körüne okunan bir kitap olması değildi. Güneş’e göre bu çalışma, başta CHP olmak üzere tüm partilere, tüm milletvekillerine bir uyarı mahiyetindeydi.
Özel hayatında çok duygusal bir yapısı vardı. Halk tarafından çok sevilmesinin yaptığı siyaseti ile bir ilgisi yoktu. Turan Güneş siyasette başbakanlık, uzun yıllar bakanlık ya da parti içinde en üst mevki gibi makamlara ulaşmadan yakın siyasal tarihe iz bırakabilmiş bir siyasetçidir.
İsmi caddelere, bulvarlara, meydanlara verilmiştir. Bununla beraber Güneş’in siyasal yaşamı boyunca Kocaeli’de ciddi bir muhalefetle de karşı karşıyaydı. Kentin en eskileri bu durumu iyi bilirler. Turan Güneş, o muhaliflerin bazılarının cenazesinde bile ağlayabilen bir İNSANDI…
İşte bu yüzden Kocaeli’den Prof. Dr. Turan Güneş gibi siyaset adamlarının çıkması çok elzemdir...
http://www.kocaeligazetesi.com.tr/haber/1410831/bir-kandira-efsanesi-turan-gunes
xxx
Prof.Dr. Turan Güneş (D.1922, Kandıra - Ö.9 Nisan 1982)
Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Paris Hukuk Fakültesinde Doktora.
1945 de İstanbul Hukuk Fakültesinde Asistan 1954 de Doçent olarak görev yapmış 1954 - 1957 de Demokratik Partiden Kocaeli Milletvekili 1956 da Hürriyet Partisi kurucu üyesi Hürriyet Partisinin Cumhuriyet Halk Partisine Katılması ile C.H.P. Yönetim Kurulu üyesi 1961 de Kurucu Mecliste C.H.P. temsilcisi olarak bulunmuş daha sonra Siyasal Bilgiler Fakültesinde İdari Hukuku Profesörü olmuştur. 1973 de Kocaeli Milletvekili seçilmiş ve I. Bülent Ecevit Hükümetinde Dışişleri Bakanı olduğu 1974 döneminde Kıbrıs Barış Harekatı gerçekleştirilmiştir. 1977 de II. Bülent Ecevit Hükümetinde Başbakan Yardımcısı olmuş 12 Eylül 1980 sonrasında Parlamentonun dağıtılması ve Milletvekilliği sona ermesine rağmen Avrupa Konseyinde Türkiye'yi temsil etmiştir
Kıbrıs Barış Harekatı (1974) sırasında Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunan siyaset ve bilim adamı.
Ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. 1945'te İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni (İÜHF) bitirdi. Doktora çalışmasını Fransa'da Paris Hukuk Fakültesi'nde yaptı. 1951'de İÜHF Anayasa Kürsüsünde asistan 1954'de doçent oldu. 1947'de Demokrat Parti Kandıra örgütünün kurucuları arasında yer alarak siyasete atıldı. 1954'de DP'den Kocaeli milletvekili seçildi. Bir süre sonra parti yönetimini eleştirmeye başladı. Basına ispat hakkı 1955'te DP'den çıkarıldı. Hürriyet Partisi'nin kurucuları arasında yer aldı. Partinin genel sekreterliğini üstlendi. 1958'de HP'nin feshine karar verilince birçok HP'liyle birlikte CHP'ye katıldı ve partinin merkez yönetiminde yer aldı.
Güneş 27 Mayıs 1960 hareketinden sonra Kurucu Meclis'e seçildi. 1961 TBMM'ye giremeyince öğretim üyeliğine geri döndü. 1965'te Ankara Üniversitesi SBF'nde idare hukuku profesörü oldu. 1965'ten sonra CHP'nin içinde gelişen ortanın solu hareketinin önderleri arasında yer aldı. 1973 seçimlerinde Kocaeli milletvekili olarak yeniden TBMM'ye girdi. 1974'te Bülent Ecevit başkanlığında kurulan koalisyon hükümetinde (6 Şubat 1974 - 18 Eylül 1974) dışişleri bakanlığına getirildi. 20 Temmuz 1974'teki Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan sonra Cenevre görüşmelerinde Türkiye'yi temsil etti. Haziran 1977 seçimlerinde de Kocaeli milletvekili seçilen Güneş güvenoyu alamayan CHP azınlık hükümetinde devlet bakanı ve başbakan yardımcısıydı.
Turan Güneş değişik dönemlerde Avrupa Konseyi Danışma Meclisi üyeliği yaptı. Konseyde Siyasi İşler Komisyonu başkanlığında bulundu. Güneş 1982'de İstanbul'dan İzmir'e giderken Çanakkale yakınlarında gemide geçirdiği rahatsızlık sonucu yaşamını kaybetti. Aynı zamanda ünlü ekonomist Prof. Dr. Hurşit Güneş ve sosyolog Prof. Dr. Ayşe Ayata'nın babasıdır.
AYŞE TATİLE ÇIKSIN
15 Ağustos 1974 gününden itibaren Kıbrıs'ta İkinci Barış Harekatı'nın da başlamasıdır. Bu noktada Cenevre ve Londra'da barış amaçlı görüşmelerde bulunan Türkiye'nin o dönemki Dışişleri Bakanı merhum Turan Güneş ise Türkiye'nin bütün iyi niyetine rağmen Yunanistan ve İngiltere tarafından kışkırtılan Rumların adadaki kanunsuz cuntanın devamı yönünde saldırılarını arttırmaları karşısında tarihe geçecek o ünlü şifreyi verir ve "Ayşe tatile çıksın." der. Bu kadar yoğun diplomasi ve savaş trafiğinin içerisinde kızının tatilini düşündüğü için epeyi eleştirilen rahmetli Güneş'in ne demek istediği ise harekatın başlamasıyla ortaya çıkacaktır.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.