Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

17Oca/180

Belediye otobüsüyle BİR YOLCULUK – Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuBelediye otobüsüyle BİR YOLCULUK – Mustafa KÜPÇÜ

    Yaşam sürecimde 67 yılı geride bıraktım!

Yaşlılığın da güzel yönleri var elbette. Örneğin, dünya güzeli masum bir torun. O’nun sevgisi dünyalara bedel.

Sonra, “yaşamak için zaman” kalabiliyor; sakin, gürültüsüz ve hava kirliliğinin olmadığı bir ülke köşesinde, bahçesi olan küçük bir evde birkaç ay dinlenebilmek. Eski dostlarla çıkarsız ilişkileri sürdürebilmek.

Ne öğrencilik, ne gençlik ne de sonraki yıllarımda “kahve kültürüm” olamadı ama yaz aylarında dostlarla “okey” oynamaktan keyif alıyorum!

Kitap okuyorum. Hala öğrenciyim bu dünyada. Öğrenmenin sınırı yok. Örneğin, ne zaman Cumhuriyet Gazetesi’nin Pazar bulmacasını çözmeye başlasam, “cehaletim” çıkıyor ortaya. Bu nedenle tuttuğum “sözcük defteri” yüzlerce sayfalık bir ansiklopedi oldu!

Her gün ilk işim önce internet ortamında gazeteleri incelemek. Bu bir ölçüde “mesleki gerek.” Yazı yazabilmek için önce “bilgi” sahibi olmak zorundayız. Yaşamın içinde olmak, insanları ve olayları tahlil edebilmek gerekiyor. Sonra, daha da önemlisi “yaşam tanığı” olabilmek; GÖZLEM yapabilmek…

Önce, kişisel bir “özeleştiri”;

ortaokul sonrası edebiyat, sanat, tiyatro derken, “spor” gibi yaşamsal önemi olan bir “kültürden” uzak kaldım. Bunun bedelini ilerleyen yaşımda ödüyorum; Bel fıtığı, yüksek tansiyon bugünkü yol arkadaşlarım!

Bir süredir fizik tedavi görüyorum. Son bir haftadır her gün Değirmendere-İzmit yolculuğu yapıyorum. Emekli olduğum ve gelirim sürekli “yaşam pahasının ve alım gücünün gerisinde kaldığı için” belediye ya da halk otobüsleriyle seyahat ederim.

Her seyahatte, hem şoförleri hem de yolcuları gözlemlemeye çalışıyorum!

Halk otobüsü şoförlerinin çoğu, “yorgun, gerilim içinde, tepkili ve trafik kurallarını –büyük ölçüde-hiçe sayıyorlar! Çoğunun elinden telefon düşmüyor! Özellikle, 65 yaş üstü yolculara karşı hoyrat ve saygısızlar! Ben bu yüzden iki kart taşıyorum; Halk otobüsüne binmek zorunda kalırsam, 60 yaş üstü “indirimli kahverengi kartımı” kullanıyorum! Belediye otobüsü ise, 65 yaş üstü kartımı.

Halk otobüsü şoförleri böyle de, ya yolcular?

“Önden binilir, arkadan inilir” kuralını hala çoğu bilmiyor!

Yaşlı insana saygı, büyük ölçüde unutulmuş! Durak öncesi butona basma ya da şoförü uyarmada geç kalanlar da az değil!

İzmit-Karamürsel arası çalışan 750 No’lu Belediye otobüsü günün hemen her saatinde dolu. Genç insanlar, öğrenciler “yaşlılara yer vermede” hayli cimriler! Geçen gün Halkevi karşısındaki duraktan bindim, koltuklar dolu, ayakta yolcular var. Ön tarafta bir köşeye sırtımı dayadım. Uzun süre ayakta durursam belimde tarifi zor bir ağrı oluşuyor. Ama koltuklarda oturan gençler ne bilsin?

Gölcük’te, ön sıradaki üçlü koltuklarda oturan genç anneler ve çocuklar inince ben de oturuyorum! Koltuk yanında “hamile, hasta ve yaşlılar için” olduğunu anlatan figürler dikkatimi çekiyor!

“Demek bu işaretleri görmüyor ya da anlamıyorlar” diye düşünüyorum!

“İnsana ve yaşlıya saygı, empati kurmak” gibi “Yurttaşlık Bilgileri” önce ailelerde sonra okullarda öğretilmiyor mu? Galiba öğretmiyorlar! Gençler, Beşiktaş’ın yeni rakibi Alman takımının kadrosunu, yıldız oyuncularını biliyor, uzun uzun yorum yapabiliyor, “akıllı telefonları” ile sürekli oynuyorlar ama “yaşlıya saygı ve görgü kuralları” konularında sınıfta kalıyorlar!

Öte yandan üniversite öğrencilerinin de ulaşım sorunları var. Bir yolculuk esnasında bir grup üniversite öğrencisinin sohbetine kulak misafiri oldum; “Halk otobüslerinde balık istifi yolculuk yapıyoruz. Biz neyse ama kızlar perişan! Ortalık sapık dolu” diyordu biri. Bir diğeri; “Biz bu şehrin sağmal inekleriyiz! Bizi öğrenci gibi değil, müşteri gibi görüyorlar” dedi. Bir diğeri; “Bu halk otobüslerinde bir gün çıngar çıkacak ama ne zaman!” diyordu.

Büyükşehir Ulaşın Dairesi ve Halk Otobüsleri Kooperatiflerine görev düşüyor! Halk otobüsleri ciddi şekilde denetlenmeli…

Belediye araçlarının şoförlerinin bir kusuru da bazı durakları görmüyorlar! Çünkü, olağandan hızlı araç kullanıyorlar! Bu yüzden her fren yapışlarında ayaktaki yolcuların bedenleri şiddetle sarsılıyor! Üstelik, çok sık eş-dost ve arkadaşları oluyor! Onlarla sohbetleri bitmiyor! Belediye otobüsleri de denetime muhtaç!

Geçenlerde sayın Karaosmanoğlu belediye otobüsünde halkın arasına karışmış. Acaba, “denetleme” mi yapıyordu?

Sanmıyorum!

Danışmanları; “Seçimler yaklaşırken halkın içine katılmalısın” diye telkinde bulunmuş olabilirler!

O hedef ve heyecan içinde, halkın yaşadığı sorunlara tanık olmak mümkün mü? Elbette hayır.

Karaosmanoğlu acaba Osmanlı Padişahları gibi kılık değiştirip de mi katılsa halkın arasına?

Tiyatro’nun ne günahı var?

Kaba siyaset de bir “orta oyunu” değil mi?

http://www.kocaeligazetesi.com.tr/makale/1482897/mustafa-kupcu/belediye-otobusuyle-bir-yolculuk

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.