Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

1Ağu/160

Ben Gurion Uluslararası Havaalanın da -3

IMG_5691  Ben 13 Temmuz 2016 Salı /  Uluslararası Havaalanına sağ ve salim olarak Saat: 20:30 sularında indik. Ben Gurion Havaalanı İsrail'in Tel Aviv'deki  en büyük uluslararası havalimanıdır.

IMG_4132Ahsen Okyar Ben Gurion Uluslararası Havaalanında

IMG_4133Hasan Uzunhasanoğlu, Ahsen Okyar

IMG_5691Rüya Kiremetçigil, Fehmi Atay, Recep Topal, Zeliha Doğan, Ahsen Okyar, Hasan Uzunhasanoğlu Ben Gurion Uluslararası Havaalanında

David_BG  David Ben-Gurion (asıl adı: David Grün; d. 16 Ekim 1886 - ö. 1 Aralık 1973), İsrailli devlet adamı ve siyasi lider, İsrail'in ilk başbakanı ve ikinci savunma bakanı. 1942 yılında New York'ta düzenlenen Biltmore Konferansı'nın programını hazırlayan kişi oldu. 14 Mayıs 1948'de Tel Aviv'de İsrail Bağımsızlık Bildirgesi'ni okudu. 1948 Arap-İsrail Savaşı'nda ülkenin liderliğini yapmıştır. Hükümetteki görevinden ve daha sonra Knesset'ten ayrıldıktan sonra Ulusun Atası payesi ile onurlandırılmıştır.

David Ben Gurion (1886 - 1973)

1886 yılında Polonya’da dünyaya geldi. Babası siyonist bir gruba üye olan Ben Gurion, okul yıllarında babasının yolunu takip ederek siyonist grupların içinde faaliyet göstermeye başladı. Fakat o daha ziyade dinden uzaklaşarak politik siyonizme doğru kaydı.

Henüz yirmi yaşlarında iken o dönem Osmanlı toprakları olan Filistin’e göç etti. İlk yerleşim birimlerinin portakal bahçelerinde ve şarap mahzenlerinde çalışmaya başladı. O dönemde osmanlı topraklarında gizli faaliyet gösteren Sion Çalışanları örgütünde etkin rol oynadı fakat burada da örgüte muhalif tavır takındı. Örneğin göçmenlerin ve yerleşimcilerin kendi işlerini Diaspora’nın müdahalesi olmadan yürütme hakkı; İsrail’e göç etmenin her parti üyesinin zorunluluğu olduğu; ve İbranice’nin partisinin tek dili olması gerektiği gibi.

I. Dünya Savaşı ile birlikte İngilizler’le işbirliği içine giren siyonist örgütün önde gelenlerinden olan Ben Gurion, dönemin iktidarı tarafından yurt dışına sürgüne gönderildi. Ben Gurion, New York’a gitti ve orada da siyonist faaliyetlerini sürdürdü. Özellikle I. Dünya Savaşı sırasında İngiltere hariciye sekreteri Arthur Balfour’un geliştirdiği “"Majestelerinin hükümeti Filistin'de Yahudi halkı içi milli bir anayurdun kurulmasına olumlu bakmaktadır.” deklerasyonuna uygun olarak faaliyetlerini hız kazandırdı. New York’ta Ahdut ha-Avoda’yı (Birleşik Çalışma Partisi) kurdu.

1934 yılında İsrail’e gerin döndü ve bugünkü İsrail gizli servisi Mossad’ın ilk nüveleri olan Yahudi Ajansı’nı kurdu. Bu ajans İsrail devletinin kurulmasında önemli faaliyetlerde bulundu, dağınık olan yahudi toplulukların birleşmesinde çok etkin rol oynadı. Ben Gurion’un özellikle bu dönemde İngiltere’nin Filistin politikasına karşı sert tedbirler aldığı göze çarpmaktadır. Nihayet Mayıs 1948’de İsrail’in ilk başbakanı olarak İsrail’in kuruluş belgesini dünyaya deklere etti. İki dönem İsrail başbakanı olan Ben Gurion 1973 yılında öldü.

http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=1329

IMG_5695  Yedi Kollu Şamdan (Menora) Nedir? Neyi Simgeler?

Menora'nın (Menorah) birçok sembolik anlamı vardır. İlk anlamı "Daimi Işık"ı simgelemesidir. Tanrı yeri ve göğü yarattıktan sonra ilk olarak "Yei Or - Işık olsun" demiştir. Bu ışık bir bakıma evrenin ve ruhlarımızın aydınlığını simgelerken, ışığın bilimin aydınlığını ifade etmesi noktasından hareketle, Menora aynı zamanda bilimin devamlılığını ve sonsuzluğunu sembolize eder. Kısaca Menora ya da Menorah, Kudüs Tapınağı'nda ve Çadır Tapınak'ta (Mişkan)(İbranice: משכן) zeytinyağı ile yakılan Yedi Kollu Şamdan. Yahudilerin en eski sembollerinden biridir.

Midraş, Moşe Rabenu'nun Menora'yı tam olarak görüp algılayabilmesi için Tanrı'nın onu, kırmızı, beyaz, siyah ve yeşil ateşlerle çizdiğini, böylece Moşe Rabenu'ya bunu netlikle gösterdiğini ve nasıl yaptıracağını tarif ettiğini anlatır. Tanrı'nın Moşe Rabenu'ya talimatı aynen şöyledir :

"Ve som altından bir şamdan yapacaksın. Şamdanın kaidesi ve kolları çekiçle işlenecek. Sütun başları, çanakları, çiçekleri tek bir parça halinde olacak. Hepsi bir talant altından yapılacak. Bak ve sana dağda gösterilen örneklerine göre yap." Şemot (Çıkış 25:31-30).

Moşe Rabenu, dağda Tanrı'nın kendisine ateşlerle çizip gösterdiği Menora figürünü aklında tutarak Sinay Dağı'ndan aşağı inmiş çok yetenekli bir çizimci ve sanatçı olan Yeuda Kabilesi'nden Betsalel Ben Uri Ben Hur'a bu Tanrısal gerecin tarifini vermiştir.

Menora'nın boyu, ortalama bir insan boyu veya biraz daha uzun olacak, ortadaki merkez kolun iki yanında üçer kol daha olacaktır. Kolların başlıklarında badem çiçeği biçiminde içleri saf zeytinyağı ile dolu kaseler olacaktır. Menora tek parça altından yekpare yapılacak, dövme işçiliğiyle, sadece çekiçle vurularak şekillendirilecektir.

Menora ve Simgeledikleri

Menora'nın birçok sembolik anlamı vardır. İlk anlamı "Daimi Işık"ı simgelemesidir. Tanrı yeri ve göğü yarattıktan sonra ilk talimatında "Işık olsun" demiştir. Bu ışık bir bakıma evrenin ve ruhlarımızın aydınlığını simgelerken, ışığın bilimin aydınlığını ifade etmesi noktasından hareketle, Menora aynı zamanda bilimin devamlılığını ve sonsuzluğunu sembolize eder.

Menora yedi kollu oluşu itibariyle, antik Dönem Bilimi'nin 7 ana temeli olan aritmetik, geometri, astroloji, simıa, retorik, müzik ve etniği simgeler.

Menora'nın 7 ışığı yaradılışın 7 gününü sembolize eder. Altı çalışma günü ve yedinci dinlenme gününü yani Şabat'ı.

Menora aynı zamanda İsrailoğullarının Mısır'ı terk edişleri ile Sinay Dağı eteklerinde Tora'yı alışları arasında geçen 7 haftayı (Şeva Şavuot) temsil eder. Bu bağlamda Menora; özgürlüğe kavuşma mutluluğu ile bir disiplin zorunluluğu arasındaki zamanı simgeler ki, disiplinsiz özgürlüğün hürriyet değil, başı bozukluk olduğu düşüncesinin temelini oluşturur.

Menora'daki merkez kolla diğer kollar arasındaki mesafe ve yükseklik eşittir. Bu da adaleti simgeleyen merkez kola göre, yanlarındakilerin durumu adalet karşısındaki eşitliğin göstergesidir.

Ortaçağ'da bu 7 kol astrolojik anlamda 7 gezegeni simgelemektedir; ortağa güneş ve her iki yanında üçer gezegen. Bu savı ortaya atan kişi M.Ö.40'da İskenderiye'de yaşayan, Yunanlı Yahudi fizolof Philon'dur. Hermes felsefesinden etkilendiği anlaşılan Philon'a göre ortadaki ışık, kainatın nizamını yani güneşi simgelemektedir. Philon "Tora"dan esinlenerek, alegorik olarak ortadaki merkez kolu Sara'nın figürü olarak çizmiştir. Çünkü Sara Yahudi birliğinin annesi ve ışığın koruyucusudur.

Menora bunlardan başka, hayat ağacı olarak nitelenmiştir. Ona bir badem ağacı kimliği kazandırılmış, ölümsüzlüğü simgelenmek istenmiştir. Bilindiği gibi ilkbaharda ilk çiçek açan ağaç badem ağacıdır. Ağacın dalları çiçeklerle bezendiği zaman, yaprakları henüz yeşermemiştir bile. Bu saflığı ve kutsallığı simgeler.

Yahudi mistisizmine göre hayat ağacı simgesi 7 tanrısal erdemi ifade eder. Menora insanoğlunun Tanrı'nın suretinde yaratıldığının sembolüdür. Bir başka anlatımla Menora Tanrısal gücün insanda şekil bulduğunu ifade eder. Aırıca Menora, moral gücün, fiziksel karanlıklara üstünlüğünü simgeler. Sonuç olarak Menora, Tanrı'nın İsrailoğullarına vaat ettiği, ruhların kurtuluşunu simgeler.

Menora'nın Tarihi

İlk orijinal Menora, Betsalel Ben Uri Ben-Hur tarafından Tanrısal yönergelere göre çizilmiş, yapılmış ve çölde bulunan Kutsal Çadır "Mişkan"ın en kutsal iç bölüm "Kadoş aKodaşim"e yerleştirilmiştir. Menora "Parohet"in (Günümüzde sinagoglardaki Sefer Toraların bulunduğu dolabı örten perde) karşısında bulunmakta, kendisi güneyde iken, gölgesi kuzeyde belirmekteydi. Işıkları geceden sabaha kadar yanar, Kohen Gadol tarafından yakılır ve söndürülürdü.

Daha sonra, Kutsal Topraklara ayak basıldığı zaman, Yeoşua Bennun tarafından Şilo'ya getirilmiştir.

Şlomo Ameleh Yeruşalayim'de "Bet-Amikdaş"ı inşaa ettirdiği zaman, bütün kutsal objeler "Bet-Amikdaş"a taşınmıştır.

Şlomo esas Menora'nın iki yanına beşer tane daha menora yerleştirmiştir. Bundan amaç esas Menora'yı korumak ve tapınağı gümüş ve altınlarla donatmaktır.

M.Ö.586'da I.Bet-Amikdaş yıkılınca bütün bu kutsal objeler Babil'e taşınmıştır. Fakat Perslerin Babil'i fethinden sonra Cırus bu hazinelerin büyük bir bölümünü, Yeruşalayim'i ve mabedi yeniden inşaa etmek amacıyla, kutsal topraklara geri getirtmiştir. Menora o sıralarda muhtemelen ya tamir görmüş veya kaybolanın yerine yenisi yapılmıştır.

II. Bet-Amikdaş inşaa edilirken, Babil'deki sürgünden Kutsal Topraklara geri dönen peygamber Zeharya'ya bir melek Menora'nın şeklini göstermiştir.

"Altın bir şamdan gördüm. En üst tepesinde bir yağ kabı vardı. Üstünde 7 boru olan 7 lamba vardı. İki tane zeytin dalı vardı. Biri yağ kasesinin sağında, diğeri solundaydı." (Zeharya 4:2-3).

Bu ağaçlar David Ameleh'in soyundan gelen Zerubavel'i ve Kohen Gadol olan Yeşu'yu simgeliyordu. Bu iki kişi iktidardı. 7 lamba Tanrı'nın yerıüzündeki 7 gözünü simgeliyordu ve genç prense şu mesajı veriyordu: "Orduların Rab'bi diyor, kudretle değil, kuvvetle değil, ancak benim ruhumla."

Helenistik Çağda Antiyohus Epifanes Menora'yı ve diğer objeleri kaldırmış, sunağın üzerine Olimpos tanrısı Zeus'un resmini yaptırmıştır.

Makabiler savaş kazanıp mabede girince orayı temizlemişler ve teneke kapları olan demir bir Menora yapmışlardır. Daha sonra gümüş bir menora yapmışlar ve en sonunda gerekli imkanlara kavuşunca som altın bir Menora tekrar eski yerine konulmuştur.

Menorayı, Haşmonay hanedanının başı Matatıau Haşmonay'ın bastırdığı bir madeni paranın üzerinde de görmekteyiz. Matatıau Haşmonay M.Ö.40-37 yılları arasında üç yıl hükümdarlık ve dini liderlik etmiş, Antiyohlu Mark Antonıus tarafından tutuklanmış ve idam ettirilmiştir.

Büyük Herod M.Ö. 37-4 yılları arasındaki saltanatı sırasında II.Bet-Amikdaş'ın geliştirilmesi için uğraşmış yeni Menoralar yaptırmıştır. Bunlar eski kent kazıları sırasında ortaya çıkarılmıştır.

Kutsal topraklar Romalıların egemenliğine geçtiğinde, ikinci mabedin yıkılışından sonra geriye kalan Menorayı ele geçiren Romalılar onu İmparator Titus'un Zafer Takı'nın sembolü haline getirmişlerdir. Bugün bile hala cevaplandırılamayan sorulardan biri Romalıların neden Menorayı kendi sembollerinden biri haline getirmek istedikleridir. Romalılar menoranın üzerine mitolojik tanrılar ve Greko-Romen Mitolojisi'nden alınma grifonlar, aslanlar, kartallar ve çeşitli deniz yaratıklarının figürlerini işlemişlerdir. Bir düşünceye göre bütün bu tanrısal figürlerin hepsi en iyi şekilde bir araya getirip aynı anda taşıyabilmek için Menoranın şekli çok elverişli sayılmıştır.

Bütün II.Tapınak hazineleri imparator Vespasian tarafından, Roma'daki forumda bulunan barış tapınağında muhafaza ediliyordu. Daha sonra M.S.455'de Vandallar Roma'yı istila ettiklerinde Menora imparatorluk başkenti olan Kartaca'ya taşındı.

6. yüzyıl tarihçilerinden Kesaryalı Procopius, Menora'nın Bizans İmparatoru Belisarius'un şerefine birçok hazineyle birlikte Bizansın başkenti Constantinopl'a gönderildiğini yazar. Daha ileri tarihlerde İmparator Jüstinıen Menorayı uygun bir vakte kadar muhafaza ettikten sonra, tekrar Yeruşalayim'e göndermiş ve onu kiliselerden birinde sıkı bir koruma altında saklamıştır.

M.S.638 yılında Arapların Yeruşalayim'i fethetmelerinden itibaren Menora bir daha hiç ortaya çıkmamıştır. Belki de Persler M.S.614 yılında Yeruşalayim'i terketmek zorunda kaldıkları zaman onu götürmüşlerdir.

Efsaneye göre Menora ya Yeruşalayim'de, ya da Şilo'da gömülüdür. O Maşiah'ın gelmesini ve mabedin yeniden inşaa edilmesini beklemektedir.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.